Görüş Bildir

MİLLETİN ZİHNİ YERLİ VE MİLLİ OLMAYAN KADROLAR TARAFINDAN KUŞATILMIŞTIR?!

 

Dünkü sohbetimizde ele aldığımız bazı önemli konu başlıkları içerisinde, Suudi Arabistan Kraliyeti ile Suudi destekçileri tarafından Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine yönelik vahşi cinayet yer alıyordu..

Ki kapsamlı sizinle paylaşmıştık.

Ve demiştik ki; Yemame Sarayı çok yakında şiddetli bir sarsıntı ile karşı karşıya gelecektir…

Selman ailesine de ilahi şamar inecektir…

Bu minval üzerine sohbetimize bugün de devam edeceğiz…

Tabi ki, Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul'da bir okulun açılış töreninde yapmış olduğu tarihi konuşmaya da değineceğiz..

Bu paralelde, ülkenin ve bölgenin temel mevzularını hasb-i hal edeceğiz…

Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti, Suudi Arabistan Kraliyeti'nin her yönüyle "maskesini" düşürmüştür…

Varlıkları da, siyasetleri de, hükmettikleri coğrafik alandaki felsefeleri de, tamamen saraylarına verdikleri "Yemame" anlayışının, dışa vurulmasıdır..

İslam'ı gerçek ve samimi bir noktada yaşamadıklarıdır..

Bakınız Kaşıkcı ailesi ve iki oğlu, ABD'de basının karşısına geçip, dünya kamuoyuna seslendi..

Ve dediler ki..

"Babamızın cesedi bize verilmeden, ailemiz yas tutamaz ve bu konuyu kapatamaz…"

Dünya kamuoyuna böyle seslendiler..

Bakınız, Kaşıkçı ailesi ve fertleri "Biz Amerika'ya değil, Türkiye'ye yerleşmek istiyoruz.." diyorlar..

Bu da demektir ki, Aile Amerika'dan da, Suudi Arabistan'dan da ve bütün medeni(!) dünyadan da ümitlerini kesmişlerdir..

Onların da yegane ümidi Türkiye'dir…

Pek tabi ki Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır.

Bundan da anlaşılıyor ki; Başkan Erdoğan artık neredeyse tüm mağdur, mustazaf, güçsüz mazlum insanların bir ümit kaynağı ve dayanak noktası olmuştur..

Yer yüzünde sığınabilecekleri, güvenebilecekleri tek kişi olmuştur…

***

Dünkü yazımızda "Yemame Sarayının" çok yakında şiddetli bir sarsıntı geçireceğini söylemiştik…

Bu sözümüzü teyiden bugün de diyoruz ki; Yemame Sarayı 1500 yıl önce sahte ve yalancı peygamberlerin barınak yeri ve yaşama mekanıydı...

Bilindiği gibi Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in(S.A.V) vefatından sonra Hilafet ilan edildi..

Ve Hilafet'in başına da Hazreti Ebubekir Sıddık getirildi..

İşte bu dönemde, bazı arap kabileleri arasında İslamdan "irtidad" edip dönme hareketleri başladı…

Bazı kabile reisleri kendilerini "peygamber" ilan edip, kendi çevrelerini inandırmaya başladı..

Aslında Resulullah efendimiz vefat etmeden evvel de bunlar İslam’a yönelik gizliden gizliye nifak tohumu ekerek insanlar arasında dinsizlik aşılanmasını yapmaya çalışıyorlardı..

Ama çok gizliydi.

Zira Peygamber efendimiz bundan haberi olsa idi hemen onlarla savaşırdı..

Onları doğru yola getirme mücadelesi verirdi..

Onları tüm pislikleriyle beraber ortadan kaldırırdı.

Ki bu düşünceyle hareket edip, zehirli kirli ideolojilerini açığa vurmadılar.

Hz. Ebubekir zamanında açığa vurdular.

Ve bunların başını çeken de üç kişi idi…

Yemendeki yalancı peygamberden biri Esvedül Anefi…

Yemamedeki yemame sarayının sahibi ise Müseyllemetun Kezzab idi…

Irak tarafında da Talihetül Esedi isimli kabile dinozorları..

Bunlar İslama karşı yeni bir peygamberlik sevdasına girdiler..

Sahabelerle, Hazreti Ebubekir in gönderdiği ordularla savaştılar.

Nihayet en son çare Hz. Ebubekir Sıdık, Hz. Halid Bin Velidi görevlendirdi…

O yalancı münafık mürtetlerle savaşarak, köklerini kuruttu.

Ve Yemame Sarayı çatırdamaya başladı…

Sahipleriyle ve taşıdıkları kirlik ideolojileriyle; yerleyeksan oldular.

***

Suudi Arabistan yarım adasında hala da böylesine birçok münafık zındıkların varlığı söz konusudur..

Ki inkar edilemezdir…

Onlar bugün değil Osman imparatorluğuna karşıda baş kaldırmışlardı..

Nitekim Osmanlı dağıldı...

Tabi, Osmanlı'nın dağılışıyla, İngilizlerle, Fransızlarla, Emperyalist haçlı ordularla işbirliği yaparak kendi devletçiklerini kurdular…

Yani Osmanlının ve hilafetinin dağılmasından sonra aynı o uzantı bugünde devam ediyor…

Kral ailesinin fertleri birer mürtettir…

Haçlı emperyalistlerin emir komutasında Kralıyet ailesinin yetişen genç murtetleri, İslam düşmanlığı yaparak, İslamı savunan gazetecilere ve iş çevrelerine, aman vermiyor..

Göz dikerek onlara gizli suikastler yapmaktadırlar…

Hatta Mısır da, Tunusta, Libya olduğu gibi enjekte ettikleri zehirlerini, Türkiye'ye de enjekte etmek istediler..

İstiyorlar..

Hain düşünceleri ile Kaşıkçıyı öldürüp, Türkiye'yi suçlayacaklardı..

Erdoğan'a karşı, operasyona "bahene" edeceklerdi..

Ama plan tutmadı, dikişleri patladı…

Allah onları rezil etti.

Bütün pislikleriyle suçüstü yakalandılar.

Öyle inanıyoruz ki Museyllemetun Kezzab gibi Riyad'daki Yemame Sarayı çatırdağı gibi, yıkılacaktır…

Zira onlar için en büyük alâmetifarika İslama karşı çıkmalarıdır..

Mekke ve Medine…

Her iki harameyn şerifteki yapılan o dev binalar hep kabettullaha karşı yapılmıştır.

Ve ne yazık ki dünya Müslümanları bir türlü bunların iğrençliklerine karşı uyanmıyor.

İslamın ana hükümlerine bir türlü sahip çıkamıyor.

Neredeyse kendi elleriyle fermanlarını çekiyorlar…

Büyük ekonomiksel varlıklarını götürüp o hain mürted olan Suudi hükümetinin hegemonyasına teslim ediyorlar…

***

Evet sevgili can dostlar

Bugünkü İslam dünyasının, yani hepimizin hali pur melali bu merkezde…

İslam dünyası, artık kendini gaflet uykusundan uyandırmalıdır…

Kendine çeki düzen vermesi lazım.

Özellikle Türkiyede…

Gaflet uykusuna dalmadan bu FETÖ, PKK, CHP değil, yegâne çare Recep Tayyip Erdoğanın etrafında kenetlenmemiz lazım.

Erdoğan gerçekten çağımızın sembol liderlerinden birisidir.

Öyle inanıyoruz ki; bugün yeryüzünde özellikle İslam dünyasında böyle bir siyasi lider bulunamaz.

Türkiye için bu her zaman söylediğimiz gibi Başkan Recep Tayip Erdoğan son çaredir.

Bundandır ki, Emperyalist ve Siyonist güçler hem dıştan, hem içten saldırmaktadırlar..

Fırsat bulduklarında komplo teorileri kurmaya çalışıyorlar. 

Ama Allah'ın izniyle başaramıyorlar ve başaramayacaklardır…

***

Bakınız sevgili okurlar…

Başkan Erdoğan dün bir okulun açılış töreni sırasında "tarihi" nitelikte bir konuşma yaptı…

Ülkenin ve bölgenin temel mevzularına değindi..

Konuşmasını özetleyerek, sizlere aktarmak istiyorum…

Erdoğan şunları söyledi?

"Şimdi önümüzde 2023 hedefimiz var. Bizi bu hedeflerimizden uzaklaştırmak için her türlü kumpas kuruldu.

Devletimizle, milletimiz arasındaki o güçlü bağ, geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayan en önemli umut kaynağımızdır.

Bin yıldır yaşadığımız bu coğrafya bize sadece yaşayacak bir ev değil, aynı zamanda insanlık tarihinin en büyük medeniyetlerinin birikimini de bırakmıştır..

Sorumluluğumuz, sadece kendimizle sınırlı değil, geleceğini bizimle birlikte gören, bölgemizdeki ve dünyadaki yüzlerce milyon insanın beklentilerine de karşılık vermek mecburiyetindeyiz."

***

İşte bakınız sevgili can dostlar…

Allah aşkına bu zamanda, bu Türkiyede,  bu dünyanın mezalim yağdıran emperyalist güçlerine karşı, hangi lider böyle konuşmuştur..

Gerçekleri yüzlerine haykırmıştır..

Bu konuşmalar az öz bir şey değildir.

Bunlar tarihin derin sayfalarına altın harflerle yazılması gereken mesaj ve meselelerdir..

Bugüne kadar bu gerçekleri dile getiren hiçbir lider bulamadık… 

Allah korusun Erdoğan bu görevden ayrıldığı zaman kesinlikle Türkiye artık kendini düzeltebilecek şansa sahip olamaz…

***

Nitekim Erdoğan, dünkü mesajlarının son bölümünde şöyle bir cümle kurdu..

Dedi ki;

"Türkiye kendisiyle birlikte bölgesindeki ve dünyadaki herkes için yepyeni bir dönemin kapılarını aralayacak.

Bunun için bizim birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkmamız, fitnecilere, fesatçılara, provokatörlere fırsat vermememiz gerekiyor.

Bu güne kadar saflarını sıkı tutan, milletimizin önümüzdeki dönemde de aynı dirayeti göstereceğine inanıyorum."

İşte gerçek bir siyasi lider…

Milletin nabzını dinliyor, kalbini dinliyor..

İslam dünyası işte böylesi bir lideri bekliyor..

Suudi Arabistan krallığını, Cemal Kaşıkçı cinayetiyle sıfıra indiren ve dünyaya gerçek yüzlerini gösteren yine bu liderdir.

Muhterem Sayın Recep Tayyip Erdoğandır.

En derin saygı ve sevgilerimizle…


Bu Makale 13494 kere okunmuştur.