Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

SANAT SOKAĞI ESNAFI…

Esnaftan mesaj var.. Doğrusu, burayla alakalı çok yazılarım oldu.. Özellikle "ahlaki" erozyona dair.. Buradaki bazı işletmelerin, "gayri ahlaki" faaliyetlerine dair… Yazım sonrası, "ıslah" açısından bir hayli ciddi müdahaleler oldu.. Ki esnafta bu yönde, "memnuniyetini" hep ifade ediyor… Gelirsek hal-i hazırdaki taleplerine.. Yani mesajlarında ne var…

***

 Tabi mesajın muhtevasına geçmeden, ilgili kurumlara ithaf olunur diyorum.. Büyükşehir Belediyesi, Yenişehir Belediyesi… Ve tabi ki, Kaymakamlık ile İl ve İlçe Emniyeti…

***

Mesaj şöyle… Sanat sokağımız "zabıta hizmetleri" açısından, sahipsiz. Sokak "Seyyar satıcıdan" geçilmiyor.. Yayaların geçiş yolları işgal altındadır. 2016 yılında sokağın yapılan "karo taşları" tamamen, harap vaziyette. İnsanlar yürüyemez hale geldi. Taşların altına sızan sular, yürümek isteyen vatandaşın üzerine sıçramaktadır.. Ofis Camisine giden yol, cemaat ve sokak sakinlerine geçit vermiyor.

***

Beri yandan, Sanat Sokağıyla ilgili Belediye ve biz esnafların katkı sunduğu "yeni sanat sokağı" projesinin hayata geçirilmesini ivedilikle bekliyoruz. Hayati önem taşıyor. Proje, Ofis semtini yeniden eski canlılığına kavuşturacağı gibi, ticari faaliyetlerinin artmasına de vesile olacaktır.. Bölgenin aydınlatılması, çevre düzenlemesi, Sanat sokağımızın olmazsa olmazıdır. Bu yönde; yetkili ve etkili kurumlardan destek bekliyoruz..

***

AĞAÇ DİKMEYLE ALAKALI?..

Malum hafta sonu; "bir fidan, yarın nefes" sloganıyla, ağaç dikme kampanyası vardı.. 81 İl'i kapsayan bir kampanya idi.. 2 bin 23 noktada, 11 milyon fidan dikimi gerçekleştirildi.. Diyarbakır'da da, fidan dikimi yapıldı….

***

Çok güzel bir faaliyet.. Bakan Pakdemirli'yi bu noktada "alkışlamak" gerekir… Özellikle, yarınlar adına "ümit" verici bir organizasyon!.. Çünkü; yer küresi giderek "çoraklaşıp-betonlaştığı" bir süreçte yeşillik, hele ki ağaç dikimi slogandaki ifade gibi "yarınlar için bir nefestir..."

***

Tabi, Türkiye'nin hal-i hazırdaki ruh halinin yarattığı travmatik durumdan dolayı, her faaliyet farklı bir mülahazayla, "libas" giydirilir.. Pozitif ve negatif…

***

Nitekim, kampanyaya dair gelen ilk negatif soru şu.. "Kasım" ayı içerisinde, soğuk ve don olasılığı karşısında; "fidan" dikimi olur mu?.. Soru, politik mi, siyasi mi, yoksa "muhaliflik" kimliğine odaklı işi "önemsizleştirmek" adına mı, vücut bulduruldu.. Her ne ise; iş izahat gerektiriyor..

***

Tabi, Ziraatçılar ne der bilmem..! Ama Bakan Pakdemirli bu ayrıntıyı mutlaka hesaba katmıştır diye düşünüyorum.. Neyse dedik ya; bu soru, yanıt ister…?

***

İkinci soru ise, hem iktidardan hem de kampanyaya katılan sıradan vatandaşın fikriyatıyla vücut buldu.. O da şu; "muhalefet" kampanyaya neden katılmadı?… Bir takipçimin ifadesiyle.. Muhalefet "Gezi Parkı" olaylarında, kızıl-kıyamet koparmadı mı?.. "Bir iki ağaç" kesiliyor diye.. Aha 11 milyon ağaç dikiliyor.. Niye yoklar?..

***

Ağaç dikimi değil de, kesimi "muhalefete" siyasi malzeme derim, katılmama noktasında ise, "organizasyon iktidarın" olduğu içindir. Ne diyor, muhalefetin temsilcilerinden biri.. "En hayırlı işi yapsalar bile, biz kötüdür diyeceğiz..!" Değişmeyen bir zihniyet.. Yoksa; dışarıda elin-gavuruna, "kendi ülkesini" jurnaller miydi?

***

Velhasıl!.. "Bir yudum nefesi" bile, siyasi ve ideolojik çekişmeyle birbirimizden esirgiyorsak!.. Ya da, üzerinde tepiniyorsak; Vay ki vay halimize!…

***

Peki kar kalan ne.. O da, Türkiye'nin fidan dikiminde, "Guinness rekorlar" kitabına dahil olduk.. Öyle ya, daha önce rekor Endonezya'ya ait idi..

***

HAKİM VİCDANLA BAĞLANTISINI KESER Mİ?…

Elbette ki, kesmemeli.. Hiç bir gerekçe, bir hakimin kararında, yargılama yaptığında verdiği hükümde "vicdanla" bağlantısını "kesme" bahanesi olamaz… Olmamalıdır..

***

Baksanıza Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç ne diyor?.. Diyor ki.. "Hakimler; hain, uşak ve örgüt üyesi gibi ithamların korkusuyla bazen vicdanla bağlantısını kesmek zorunda kalıyor…"

***

Siz ne dersiniz bilmem!.. Ama söylenecek söz şudur.. Adaletin tecellisinde, vereceği hükümde, yasaya, mevzuata, vicdanına danışmadan "adil ve adaletli" davranmayı "korku" yüzünden imtina ediyorsa; o hakim peşinen "uşak hakim" olmuştur..

***

TAKIMLARIN RUMUZU!…

Futbol noktasında pek aşina biri değilim.. Terimleri bilmem.. Ama, iş yönetim, siyasi ve masa aksiyonunu takip, edenim!.. Neyse; kafama takılan şu "takımların" rumuzları var ya; "şifre" misali.. Çöz çözebilirsin…

***

Geçen gün, Kaleiçi'nin yorumcularına sordum.. Nedir bu "rumuz" halleri diye… Onlar da benim gibi; "anlamak zor" dedi… Geçen Tamer de benzer bir değerlendirme yapmış...

***

ÇRS.. Açılımı; Rize imiş…

KNY… Açılımı Konya imiş…

GSK… Açılımı Gaziantep imiş…

BFK… Açılımı Başakşehir imiş…

KSP… Açılımı Kasımpaşa imiş…

GSK… Açılımı Gençlerbirliği imiş..

***

Sorum!.. Şu "rumuzları" kim, hangi ölçeği göre belirliyor?.. Ki takım formaları, renkleri "modanın" şekliyle, şekil-şemal bilinmez denklemi gibi olurken; gel de takımları tanı?.. Hele bir de, "sponsorların da" isimlerden önce ve sonra, "telaffuz" ediciliği; gel de çık işin içinden çıkabilirsen, demekten öte bir hal yaşatıyor.. Neyse orta saha bozuk..

***

AMED VE DİYARBEKİRSPOR…

Mevzu, futboldan açılmışken azıcık de yerelden söz etsek mi?.. Bence etmeyelim… Nitekim, Kaleiçi'nin yorumcusu Fırat Kasımoğlu'nun dediği gibi.. "Abi artık, Amedspor ve Diyarbekirspor'u konuşmuyoruz.. Her hafta, 3-5 farklı yenilgi var. Dibe vurmuşlar.. Biz amatörü konuşsak.?" Fırat hiç de haksız değil…

***

Neyse!.. Bir sezonu daha, ilk yarısı bitmeden "bitirmiş" olan takımlar kervanına katıldık… Bir başka bahara diyelim…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Haksızlıklarda kararsız kaldığınız zaman adaleti bulmak için vicdanınıza sorunuz.

 

 

 


Bu Makale 645 kere okunmuştur.