ŞİZOFRENİK HALİMİZ!

Bu nasıl bir ruh hali…

Anlamak zor…

Ki "bilim dahi" çözecek gibi değil…

Çünkü "birey" değil…

Topyekûn toplum olarak; "dengesizleştik!"

Cinnet geçiriyoruz…

Öfke…

Şiddet…

Nefret…

Saldırganlık…

Hepsinden öte; "şuursuzluk" bağımlılığı…

"Benlik" kaybı var…

***

Baksanıza!

Adana'da vuku bulan vakaya!

Toplu taşıma aracında; 4 üniversiteli genç…

İşitme Engelli, Ağit Acun'u!

El kol-hareketi yaptığı gerekçesiyle…

Vahşi bir ruh haliyle; "linç" edercesine dövüyor…

Ki çok sayıda kişinin gözleri önünde…

Biri vuruyor…

Diğeri vuruyor…

Yorulan geri çekiliyor…

Diğeri gelip devam ediyor…

Ve kimse; "bir saniye ne yapıyorsunuz?" demiyor…

***

Sonra!

Ellerini kollarını sallayarak araçtan iniyorlar…

Ne korkunç ki…

Otobüste bulunanlardan bir tek kişi bile…

Ne oldu…

Ne bitti…

Kanlar içerisindeki "engelliye" el uzatmıyor…

Sahiplenmiyor…

Polisi arayan…

Haydi, hastaneye gidelim diyen…

Ya da "insanı bir müdahalede" bulunan…

Eline yüzüne su döken bile yok…

İnsanlığımızı kaybetmişiz!

***

 

Vahim!

Ki vahimliğin ötesi…

Verdikleri ifadeye bakın…

Yüzsüzlüğün…

Şuursuzluğun…

Caniliğin…

İğrençliğin enva-i karakterini içeren; bir savunma!

Biri; "Alkollüydüm!"

Diğeri, "Vurduklarımın çoğu denk gelmedi?"

Ötekisi, "Bize el kol hareketi yaptı?"

Yani; bir "pişmanlık" duygusu yok!

***

Düşünün!

Dört gençte üniversite öğrencisi…

Ki biri doktor olacak…

Bu kadar saldırganlık…

Bu kadar öfke duygusu içerisinde olmaları…

Onları bu girift havaya sokan etken; nedir derseniz!

Diyeceğim şudur…

"Biz neslimizi, şiddet üzerine büyütüyoruz!"

***

Eğer ki!

Öğretmen, 12 yaşındaki öğrencisini…

"Öldüresiye" dövebiliyorsa…

Kan revan içerisinde bırakıyorsa…

Şikâyet edildi…

Polise gidildi diye, okul idaresi de "öğrenciyi" okuldan uzaklaştırıyorsa…

***

Diğer tarafta…

Öğrenci "öğretmeni" dövüyorsa…

Eline silah, bıçak alıp öldürüyorsa!

Öğretmen öğrencisini…

O velisini…

Öbürü bilmem neyini; "taciz ve sapıklık" ediyorsa...

Öğretmen veliyi…

Veli öğretmeni; "boğazlayıp" yere seriyorsa!

Demek ki; "mayamız" bozulmuş…

Şizofrenik bir hal…

Psikolojik buhran; yaşanıyor!

Söylenecek söz.

Allah, yardımcımız olsun!

***

ÜNİVERSİTE AHALİSİ HUZURSUZ!

Olmasın mı?

Gün vukuatsız…

Olaysız…

Ve tartışmasız…

Gerilimli hadiselerin vuku bulmadan geçmiyor…

Yerel ve ulusal basının; "olumsuz" manşetleri…

İyi bir hal yok…

Hep negatif işler...

İşte, yeni mesele…

Bu kez…

Dicle Üniversitesi personelleriyle alakalı…

Huzursuzluk verici…

Artık; personeller "servisle" taşınmayacak?

Yani "işe yaya" gidecekler…

***

İlk duyduğumda şaşırdım…

Olmaz böyle bir şey…

Üniversite nerede…

Şehir merkezi nerde…

En kısa mesafe 10 kilometre…

Toplu taşıma yetersiz…

Belli araçlar o güzergâhta sefer yapıyor…

Belediye otobüsleri yetersiz…

Öğrencilere…

Bir de personeller eklenince; "vay ki vay!"

Dedim…

***

Bu kadar bariz bir; huzursuzluk yaratıcı duruma…

Kimse rıza göstermez…

Eden varsa…

Akla ziyan bir ruh halinde dedim...

Sonra baktım ki…

İş ciddi ve mesele doğru…

Bu ay sonu itibariyle…

Bütçe yetersizliği…

Ekonomik sıkıntı nedeniyle…

1983 yılından beri uygulanan "personel servisi" kaldırılıyor…

***

Karara…

Uygulamaya, tepki yüksek!

Büyük de bir huzursuzluk var…

İki günden bu yana yoğun mesajlar alıyorum…

Lütfen sesimiz olun diye…

Kimi tayin isteyeceğim…

Kimi üniversiteden ayrılacağım…

Kimi de, "üniversite yalnızlaştırılıyor"

Burası metropol bir kent…

Bir yerden bir yere; iki üç araç değiştiriliyor...

***

Kayapınar'da..

Bağlar'da…

Yenişehir'de… Şehrin yeni "modern" yerleşim yerlerinde ikamet edenler…

Arabası olmayan…

İşe gitmek için; "iki-üç" araç değiştirmesi gerekiyor…

Mesaiye yetişmesi için; "3 saat önceden" evden çıkması gerekiyor…

Akşam da, mesaiden üç saat sonra eve ulaşabilir?

***

Doğrusu!

Sorun ay sonu itibariyle…

Pimi çekilmiş bomba misali; "infilak" edince…

Hayli; "tahribat" yaratacak…

Bir taraftan personel mağduriyeti…

Bir taraftan iş kaybı…

Diğer tarafta hizmet bekleyen vatandaşın; "iş ve işlemindeki" aksama!

Çok yönlü bir mağduriyet!

***

Sorun nasıl çözülür bilmem?

Lakin…

Rektör Prof. Dr. Talip Gül'ün bir açıklaması oldu…

Dedi ki…

"Kara geçtik…

Bütçemiz arttı…

Gelirimiz artık bizleri sevindirecek, iş yapacak seviyede?!"

Yani paramız var…

Yeni sıkıntımız bulunmuyor…

Hal böyle ise…

Huzursuzluk üretecek…

Tartışma yaratacak…

Verim düşüklüğü…

Çok yönlü mağduriyet yaratacak "Personel Servisle taşıma" uygulaması neden kaldırılıyor?

Yanlış bir işlem…

***

Gül…

İvedi bir şekilde; "yanlışa" dur demeli!

Çelişkileri sonlandırmalı…

Personelini de…

Çalışanını da…

Vatandaşları da…

Üniversitedeki "işleyişi de" huzura taşıyacak adımlar atmalı…

Ki herkes; "oh be" desin…

***

Vaziyetin ikmaline…

Düşecek bir not var…

O da…

Bir el "sürekli" üniversiteyi karıştırıyor…

Olmadık mevzuular ikmale geliyor…

Ki o elin hedefini çok önceden aktarmıştım…

Rektör Gül'e "kumpas" var…

Gaye Rektör gitsin…

İstifa etsin…

Yerine "kayyum" gelsin…

Ki istedikleri gibi; "devlet malı deniz…" diyebilsinler!

Nokta…

***

HARRAN ÜNİVERSİTESİ!

Maşallah!

Üniversitelerimiz, "aile" şirketi gibi…

Baksanıza…

Harran Üniversitesine…

Aile boyu kadrolaşma…

Rektör yardımcısı…

Kardeşi…

Kızı…

Oğlu…

Tabi birinci derecede bunlar…

Ya, iki ve üçüncü derecedekiler…

Neyse!

Sarmaşık misali; "ağ" kurulmuş!

Bakalım…

Vakıa Meclis'e taşındı…

Soru önergesi…

Kim nasıl cevap verir bilmem?

Ama Üniversitelerdeki bu durum; sanırım "irsi!"