Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

SUR'UN İNŞASI…

Sur'un virane hali yürek yakıyor…

Arkadan vuruldu.

Acısı sırttan haince "vurulan" hançerin bıraktığı yara gibi.

İyileşmesi zor…

Kim ne amaçla böylesi "tarihsel" kıyımı, yıkımı, bertaraflığı reva gördü.

Bilen biliyor, bizde biliyoruz.

Ama hala; "birileri" görmezden gelip "birilerini sorumlu" tutuyor.

Ancak gerçek şudur ki; herkes durumda günahkar…

***

Var olan "yasakta" dün itibariyle kalktı.

İki sokak… Bir mahalle dışında…

Öyle görünüyor ki, bir iki hafta sonra o yasakta kalkacak.

Neyse!

Bu hal-i perişanlığa karşı şimdi ne olacak ne yapılacak?

Evinden, barkından, işinden, aşından olan binlerce insan var…

"Yaralar" nasıl sarılacak?

***

Sur.

Sosyal.

Ekonomik.

Kültürel.

Velhasıl yaşam ve hayat noktasında nasıl "rehabilite" edilecek?

Dün basına yansıdı, ki Söz'ün manşet haberiydi.

Özetle aktarmak istiyorum Sur'un yeniden "inşasında" neler olacağına dair haberi!…

***

Öncelikle.

Yılsonuna kadar; TOKİ'nin bin konutu tamamlanacak.

Bunlar, Sur'daki "mağdurlara" verilecek.

Evsizler için.

Sur'un inşası açısından da; ilk harç Eylül'de…

Yapılanma; Sur'un "tarihsel" dokusuna uygun olacak.

Diyarbakır mimarisine özgü evler yapılacak.

Yeni yapılan evlerin avlu, geniş ve açık çatı, işlemeli sokak kapıları, cumba ve kemer gibi yapılara sahip olması sağlanacak.

Ayrıca Suriçi’nde bulunan tarihi eserlerin restorasyonu gerçekleştirilecek.

Tarihi dokunun yeniden inşasıyla birlikte Suriçinin UNESCO dünya miras listesinde kalması sağlanacak.

***

Altyapı ve yol çalışmaları da yürütülecek.

Yılsonuna kadar bitirilmesi planlanıyor.

Etap etap sokak iyileştirilmesi çalışmaları da yapılacak.

Hükümet en geç 2 inşaat sezonunda Sur'a yeni görünümünü kazandırmayı hedefliyor.

Maliyet için 7 milyar lira gibi bir bütçe ayrılmış.

Bunun içine altyapı, tarihi eser onarımı ve 600'ü aşkın tarihi eserin ayağa kaldırılması projeleri dâhil.

***

Kadın Merkezleri.

Sur'da hayata geçirilecek en önemli projelerden birisi; 'Kadın Merkezleri' olacak.

Sur'a özgü değil.

Güneydoğu'daki bundan sonra hayata geçirilecek tüm projelerde; "yer" alacak…

Bu merkezlerde bölge kadınları çeşitli konularda kurslara katılacak.

Kadınların çocuklarını da yanlarında getirebilmesi için özel alanlar oluşturulacak.

Böylece hem çocukların hem de kadınların sosyal hayata entegre olması hedefleniyor.

***

Bu evrede..

Örnek mahalle..

Örnek cadde..

Örnek tarihi restorasyonlar; "albenisiyle" olabilecek algıları önleme adına; yapılacak..

Ki ilki Dağkapı'dan Balıkçılarbaşı’na doğru olacak..

***

Tabi hükümet cephesindeki "yol haritasının" özeti böyle…

Detay çok..

Ama genel görüntü itibariyle; "Sur" böylesi bir politikayla "ihya" edilecek deniliyor..

Toledo olacak mı; O'nu zaman gösterir..

Lakin vaziyete kim hal-i hazırda ne fikir yükler bilmem?

Pozitif-Negatif bazda.

Ancak diyeceğim o ki "Sur" ahalisinin kafası hala da çok ama çok karışık..

***

Özellikle..

Hükümet ile yerel yönetimler arasındaki "ikilem" açısından..

Taraflar; net değil…

Karşılıklı üretilen; "zıt" kutuplaşma, zihinleri bunaltıyor..

Bir taraftan açılan davalar..

Bir taraftan "imar konusundaki" farklılar..

Kamulaştırma üzerinde yürütülen algılar.

Buradaki gayri menkullerin sınıfsallığı..

Tapulu.. Tapusuz.. Hazine.. Vakıf.. Şahsi..

Hele ki, kamulaştırma kararı..

Her ne kadar, "iyi niyet" noktasında alınmış bir karar denilse de; "şüphe" yüksek!

 

***

Bir çağrım var..

O da hükümete ve yerel yönetimlere..

Ortak bir platformla "Sur'da olabileceklerin, yapılabilineceklerin" Sur ahalisiyle istişare etmek..

Çünkü daha önceki toplantı ve istişareler hep otel salonlarıyla sınırlı kaldı..

Kendi ye kendin pişir misali..

"Körler-sağırlar" birbirlerini ağırlar..

Sur'un mağdurları, çaresizleri "ne çağrıldı, ne yer aldı, ne de fikrine, düşüncesine bakıldı?"..

Yangından mal kaçırırcasına herkes oldu bitti peşinde?..

Ki hala; "bu yönde" infial derecesine varan bir tepki ve eleştiri var..

"Biz yokuz, bizi ve geleceğimizi konuşuyorlar" deniliyor..

Bunun dikkate alınması gerekir..

 

***

Bir çok yazımda ifade ettim..

Bir kez daha, aktarmak istiyorum..

Siyasal iktidar..

Yerel yönetimler…

Sur için ne kadar, "pozitif" düşünürse düşünsünler…

En halis niyete sahip olurlarsa olsunlar..

Şu bilinmelidir ki; birbirlerine muhtaçtırlar..

***

Düşüncelerine..

Yapacaklarına "birbirlerini entegre" etmedikleri müddetçe..

Bilmelidirler ki; Sur'da hep algılar üretilecek..

Tartışma ve kutuplaşma her daim olacak?

Taraflar "siyasi" üstünlük yaratma çabasıyla; "krizler" hep ikmal edilecek..

Bu da Sur için sürekli "zaman ve imkan" kaybı olacak.

O'nun için..

Sur'un aldığı hançerlerin yaralarının sürekli kanamaması için; inşası-ihyası "mutabakatla" sağlanmalıdır.

Aksi durum; mümkün değildir…

 

****

 

KADIN POLİSE BAŞÖRTÜSÜ…

Birileri yine hazımsızlık içerisinde…

Döktürüyor…

28 Şubat "dönemine" adeta rahmet okurcasına…

Yani "devlet "elden gidiyor, rejim değişiyor, Türkiye İran'a dönüyor, mollalar hâkimiyetiyle; "laiklik" terk-i diyar ediliyor diyorlar.…

***

Ebe yuh size!

Türkiye için, İslam ülkesi diyeceksiniz..

Halkının yüzde 99'unun "Müslüman" olduğunu söyleyeceksiniz..

Ama gel gör ki…

İnanç değerleri noktasında "akılsızca" sınırlama getirmenin gayreti içerisinde olacaksınız…

Bu mu "çağdaş, demokratik, laik" anlayışınız?

Sevsinler sizi!

***

Hazımsızlıkları…

Neymiş..

Kadın Polislere nasıl olur da "başörtü" serbestiyeti getirirsiniz..

Kısır bir zihniyet! Rehabilitasyona ihtiyaçları var…

Akıllarına getirmiyorlar..

Polis.. Kadın polis için..

Önemli olan "başörtüsü veya kılıf kıyafeti" değil..

***

Önem arz edici olan..

Polisin…

Polislerin yekunuyla..

İnsan Haklarına saygılı..

Hukuka uygun görev anlayışını benimseyen, görevini tarafsız ve toplumsal vicdan adına "yerine" getirmesidir..

Ama bunlarda; kafa hala helada!

***

Ne diyeyim..

Kafalarını bir heladan çıkarabilseler..

Etraflarını görseler..

Türkiye’nin dünün Türkiye’si olmadığını görürler.

Ama nerdeeee?

Neyse…

Başörtüsü kararı; dünün" Türkiye’sine karşı bir milat…

Bugünün Türkiye’si için de; "demokratik" bir adım!

***

Velhasıl…

Ben ne insan gördüm, üstünde libası yok…

Ne libaslar gördüm, içinde insan yok…

***

TEKLİF YAĞMURU…

Biraz Magazin takılalım mı?

Takılalım…

Evlenme teklifleri yağıyor?

Kime mi?

Diyarbakır Vali Yardımcısı Mehmet Demir'e..

Ne diyelim maşallahı var!

Ulusal bir gazetede; "Evlenme teklifi reddedilen Vali Yardımcısı" diye haber oldu..

Yer yerinde oynadı…

Bekâr bayanlar sıraya girmiş vaziyette; "evlenme tekliflerini" yağdırıyorlar…

***

Doğrusu..

Hakkında çıkan haber herk ne kadar; "çakma" idiyse de.

Bel aldı..  FETÖ ilişkilendirmesine dairdi.

Abartı..

Asparagas bir kurguyla; "haber" ikmal edildiyse de..

Sonradan "düzeltme" yoluna gidildiyse de..

Hani bir söz var "her şerden bir hayır çıkar" misali..

Demir'in haber sonrası da kısmeti bu minvalde açıldı..

***

O günden bugüne!..

Denilene göre; 50'ye yakın "evlenme" teklifi almış..

Kimi mesajla..

Kimi telefonla.

Kimi de yüz yüze; "benimle evlenir misin" diye arz-ı endam etmiş!

***

Vaziyet!

"Tekliflerin" yoğunluğuyla Demir için sevinçli…

Erkeklik duygusuyla "gurur" verici…

Niye olmasın ki...

Karizma o biçim…

Yakışıklılık desen, yakışıklı…

Makam-mevki desen var…

Yaşam'ı seven, yaşayan biri…

Profesyonel boksör…

Aynı zamanda; tenisçi…

****

Demokrat bir kişiliğe de sahip…

İnsan haklarına da saygılıymış…

Eş, dost, çevre babında "sevilen, sayılan" biri…

Eee…

Ona evlenme teklifleri gelmeyecek de; kime gelecek?

Tüm bunlar işin magazin yanı…

Zaten Demir de olup-bitenlere, yazılanlara "gülüp geçiyor?"

Çevresine; "isme bakıyorum, gülüp geçiyorum" diyor…

Olmasın mı?


Bu Makale 8010 kere okunmuştur.