YEREL PARLAMENTOMUZ!

 


Soruyorum!

İl Genel Meclis "üyelerimizi" tanıyor muyuz?

Ya da…

AK Parti'nin şu.

HDP'nin bu.

Veya diğer partilerin, Meclis üyeleri kim?!

Bilen varsa.

O da, Meclis üyesinin "yakını" ötesi yok…

***

Bir de, Meclis üyeleri ne yaparlar?..

Kim kimdir?

Aldığı görev, verilen "yetki" düzeyi ne kadar?

Geçimi..

Ekonomik geliri nedir?

En önemlisi İl Genel Meclisi ne iş yapar?

Meşguliyet alanı nedir?

***

Diyarbakır…

Büyükşehir statüsünde..

Kısmi noktada; "özerk" bir yapı!

Yasalar ve yetki alanı, Büyükşehir olmayan illere oranla çok yüksek!

Geliri de-gideri de..

Hizmet alanlarındaki "kapsayıcılığı da" geniş…

***

Büyükşehir Belediyesi!

Salt çöple..

Kanalizasyonla..

Ya da, suyla münhasır değil artık..

Sağlık.. Eğitim.. Kültür..

Yol…

Yani Devletin mevcudiyetiyle "hangi hizmette" sorumluluk var ise; Büyükşehir de sorumlu..

Tabi sadece Şehir için değil..

Diyarbakır'ın 17 ilçesi de dahildir..

***

YERELDE DEMOKRASİ VAR MI?

Özet bir anlatımdan sonra!

Gelelim İl Genel Meclisi'nin vasıfsallığına…

Yerel bir "Parlamento!"

Geniş bir yetkiyle "donatılmıştır.."

Eee… Ne diyoruz, Demokrasi ve demokratik kazanım; "yerelde" başlar…

***

Peki, Demokrasinin yerel işleyişini biliyor muyuz?

Yok… Bilinen, rutin olarak "ayda" bir toplandıkları…

Gündem nedir?

Karara bağlanan, "işler" hangileridir?

Pozitif-negatif "tartışma" hal-i vaziyeti nedir?

Kırsalın.. İlçelerin.. Merkez ilçelerin "taleplerine-isteklerine" cevap veriliyor mu?

***

Ya da, kamuoyuna yansıyan "sorunlar.."

Tartışılan hadiselerin; "çözümüne" dair, insiyatifler var mı?

Meçhul!… Büyükşehir için ifade ediyorum.

Ki, olmayan belediyeler için de, durum aynı…

İl Genel Meclis Başkanları…

Büyükşehirler için, Belediye Başkanı..

Diğer iller için de, Vali….

***

Ama yasal nizama baktığınızda!

Onlarca, yüzlerce Meclis Üyesi bulunurken..

"İmparator" misali, tek yetki Başkan ve Vali'de..

Bir meclis üyesinin ifadesiyle..

Konuşuyoruz.. Tartışıyoruz.. Ama gücümüz; "el kaldırıp, indirmekle" sınırlı..

Bir de "parti temsiliyeti" açısından üstünlük var ise..

Üye sayısı, yüzdeliği açısından!

Siz istediğiniz kadar "muhalefet" olun..

İstediğiniz kadar, "karşı" çıkın, önerin, alternatif sunun..

Hükmünüz, "üye sayısınız" kadar..

Ama aşsanız dahi başkanın yetkisi "hepsini" anlamsız kılar…

Durum böyle olunca!

Size göre yerel demokrasi bir adım öteye yönelik "gelişme" gösterir mi?

Ne mümkün?

***

NEDEN AYDA BİR VE KAMUOYUNA AÇIK DEĞİL?

Dedik ya İl Genel Meclisi "ne işle" meşguliyet içerisinde?..

Niye soruyorum…

Ayda bir yapılan toplantıda…

Gündem nedir… Neler konuşulup-karara bağlanacak; "kamuoyunun" bilgisi yok!

Yerel medya olarak… Ki ulusal medyanın da takibi şart…

Bu konuda İl Genel Meclisinin "faaliyetlerinden" haberdar olmak…

Toplantıları takip etmek…

Olup-biteni de, kamuoyuna aktarmak gerekmez mi?

Gerekli… Bunun için de; toplantılar açık olmalı...

***

Burada, İl Genel Meclis Üyelerini…

Yerel Yönetimin diğer kadrolarını "zan altında" bırakmak…

Ya da, hepsini aynı potanın içerisine sokmak…

Veya farklı bir "politik" tartışma yaratma gibi bir düşüncem yok…

Olmaz da… Zaten görevini layıkıyla yerine getiren çok kişi tanırım…

Ama şeffaflık açısından; "Meclis Toplantıları" açık olmalı…

Aksi takdirde kamuoyunda olumsuzlukları ihtiva eden bir çok "mevzunun şaibeliğinden" kimse kendini arındıramaz!

Ve algı dehlizinde; "derin" yaralar oluşur…

Bizden, uyarı mahiyetli öneri..

Bir önerimde; Meclis üyeleriyle bir araya gelemez miyiz?

Mesela basınla tanışma adı altında!

***

Bakalım bu çağrımıza, Yerel Parlamento nasıl bir yansıma verecek?

Bekleyeceğiz.

Ha bu arada uzun süreden beri "cevap beklediğim" bir mevzuu var..

O da; "imar" karşılığı, Belediye'nin üniversiteden aldığı arazi..

Akıbeti ne?… Biri cevap vermeyecek mi?

İNSANLIK BAŞKA BİR ŞEY...

12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra Diyarbakır Cezaevi'nde işkence gören ve dışkı yedirilen Dr. Sinan Olcan….

"Dışkı yedirmek işkence değil" diyen Prof. Celal Şengör'e cevap verdi…

"Herkes diploma alır, ama diploma sadece mesleğini kullanmak içindir.

İnsanlık ise farklı bir şey..

O insanın ordinaryüs olması hiçbir şey ifade etmiyor.

Kendi çapında bir ordinaryüs, ama insan değil.

Aynı şeyler onun başına gelse ne yapardı çok merak ediyorum." 

***

Şengör'ün sarf ettiği sözler için…

"Bu söylem faşizmin dışavurumudur…"

Aynı zamanda Kürtlere düşmanlığın en dip dalgası…

12 Eylül..

Diyarbakır zindanları…

Türkiye'nin "tarihi kara gerçekleri" olarak hep vicdan askısında kalacak..

Tabi; "insanım" diyen için..

 

***

"BEN BİR ÖĞRETMEN OLARAK GÖNDERİLDİM?

Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir gün evinden çıkarak mescide girer.

Mescid’de iki grup ile karşılaşır.

Bu gruplardan birisi Kur'an okuyor ve Allah'a dua ediyor…

Diğeri ise Kur’an öğreniyor ve öğretiyordu.

Peygamber efendimiz bunları görünce;

"Her iki grup da hayır işliyor.

Birinci topluluk Kur'an okuyor ve Allah'a dua ediyor.

Allah dilerse verir, dilerse vermez.

İkinci topluluk ise Kur’an öğreniyor ve öğretiyor.

Şüphesiz ben bir öğretmen olarak gönderildim"

Peygamber efendimiz bu ifadeleriyle buyurur ve ilimle meşgul olanların yanına oturur.

(İbni Mace, Mukaddime 1/83)

***

ÖĞRETMENLERİMİZ...

Evet, Konfüçyüs öğretmenler için şu tanımı yapıyor.

Diyor ki…

"Bilgilerini yeniden ve yeniden gözden geçirebiliyor ve bunlara yenilerini ekleyebiliyorsa o kişi diğerlerinin öğretmeni olabilir.."

Ben de diyorum ki!…

Sabırlı, enerjik, sempatik, sıcak ve samimi!…

Eleştiriden.. Ötekileştirmeden.. "Eğitimi ve öğretimi" meta olarak görmekten uzak..

Niteliği.. Mevcut bilgiye yeni bilgileri ekleyerek; öğretebilmekte bulan…

Mesleğin "hakkını" vermeye çalışan..

Tüm imkansızlıklara, ekonomik sıkıntılara rağmen; "yüreklerini" eğitim için ortaya koyan; öğretmenlere….

 

***

BİR HARFİN KÖLESİ OLMAK!

Hz. Ali (R.A)…

"Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" der…

Dağlar kadar…

Denizler kadar "anlamlar" yüklenen bir ifade…

İşte bu dinden gelen nesiller olarak…

Birey ve toplum olarak…

Öğretmenlerimize, yarınlarımızı bilgiyle donatanlarımıza minnettarız!

Bu vesileyle; 24 Kasım öğretmenler gününüz kutlu olsun.

BÜYÜKTİMUR'LA GÜNDEM

Bu akşam, saat 22.00'de..

Uzay ve Söz Tv'nin ortak yayınıyla ekranınızda olacak.

Son günlerde sıkça Yargı'da gündeme gelen Taciz.. Tecavüz.. Cinayet..

Gibi "Adli" davalarda, "iyi hal, saygın tutum" gibi ceza indirimleri..

Ve bunun toplumda oluşturduğu algı..

Tüm bunları konun uzmanları ve muhataplarıyla tartışacağız.

Şimdiden soru ve önerilerinizi bekliyorum.

Hayırlı seyirler..