YONSUZ NE DİYOR?

 

Ne demiştik?

Demiştik ki;

Ergani ilçemizde "neler" oluyor?

Yolsuzluk.

Usulsüzlük…

İthamlar.

İddialar ve siyasi "kirliliğe" dayalı, söylemler…

Sosyal medya.

Gazete sütunlarında, Ergani ahalisini "inciten.."

***

Birçok kesimi de "zan" altında bırakan…

Hiçte hoş olmayan…

İnsanı ve ahlaki bir "tahribat" üretici hadiseler zinciri, "yaşanıyor?"

Ve Ergani'nin "imacı" açısından, vahim durumun "neşterlik" olduğu..

Buna ilgililerin; "sessiz" kalmaması gerektiğini, belirtmiştik…

Kim ne diyor?

Kim kimi neyle suçluyor..

Daha doğrusu "ortaya çıkan" girift ve bilgi kirliliğinin "netleşmesi" gerekir demiştik…

Açık ifade etmek gerekirse!

İçişleri..

Valilik ve iktidar üyeleri…

"Henüz" bu noktada, bir hamle geliştirdiklerine dair…

Ya da, beyan açısından "bir kıpırdama" olduğu bilgisi ulaşmadı..

***

Ancak, denilen o ki…

Meseleler…

Genel itibariyle; "inceleme ve soruşturma" safhasında…

Olası bir tespit halinde…

İdari ve adli bir işlem için; "adım" atılacak…

Özetle…

“Ergani'de neler oluyor” sorusunun hal-i hazırdaki seyri bu…

Peki, Ergani Kaymakamı Eşref Yonsuz'dan bir haber var mı?

Var…

Önceki gün, telefonla görüştük…

Ardından da bir bilgi notu gönderdi…

Hatice Tunç'un, "evinin onarımı" için tahsis edildiği söylenen ama ortada olmayan; 7 bin liralık yardım…

Ve Yonsuz'un, Kaymakamlığın resmi internet sitesinde yayımladığı açıklamasının, son paragrafındaki "ithamlarla" alakalı…

***

Önce bir bakalım…

Kaymakam Yonsuz, "cevap hakkı" noktasında, neler söylüyor?

Sayın Ömer Büyüktimur…

Köşenizde son dönemdeki hem Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü hem de şahsımla ilgili gazete ve sosyal medyada yer alan haberlere bazı yorumlarınızı bana gösterdiler…

Konunun açığa kavuşturması için cevabımızla köşenizde yer verirseniz sevinirim…

***

*İlgili ev yapıldıktan ya da onarıldıktan sonra Mütevelli Heyeti üyeleri, Vakıf Müdürü ve heyet tarafından belirlenmiş Teknik Eleman ile evin bittiğine dair tutanak tutulur…

* Evin fotoğrafları çekildikten sonra CD'ye aktarılır…

* Şahıstan yaptığı harcamalara dair faturalar istenip sisteme harcama olarak eklenir. Harcama listesi oluşturulur..

* Daha sonra hazırlanan belgeler talep formu ile birlikte Genel Müdürlüğe yollanır..

* Genel müdürlük 1-2 ay içinde ilgili kaynağı Vakfa aktarır…

***

Yani önce vatandaşa sistem üzerinden para çıktığı söylenir..

Vatandaş evini veya onarımını yapar bu iş fotoğraflanır, faturalandırılır, genel müdürlük ondan sonra parayı aktarır.

Bu bayan ile ilgili de şu anda vakfa aktarılmış bir para yok ama sistem üzerinden bayana ev onarım yardımı olarak kabul edip gönderdiğimiz 7 bin lira yardım görünüyor.

Yazıda Ak Parti ile sıkıntılarım veya onları kastettiğim yazılmış..

Ben Ak Parti ismini kullanmadığım gibi hiçbir isim, parti, tüzel kişilerden de bahsetmedim.

Kaymakamın hükümet temsilcisi olduğu da, son 10-12 yılda fakir fukaraya yapılan yardımların da hükümetin sosyal devlet ilkesi gereği altın niteliğindeki reformlar olduğunun da bilincindeyim..

Eşref Yonsuz

Ergani Kaymakamı…

***

Evet, Yonsuz'un beyanı böyle..

Peki, hadiseler açısından "ikna oldum" dersem, hakikatten kendimi…

Hele ki, yaşananlar açısından "hem kendimi, hem siz okurları" aldatmış olurum…

O'nun için…

Yonsuz'un hayli üzerinde "tartışma" yaratan..

Ve "her yönüyle" irdelenip, "ithamların" gün ışığına çıkarılması gereken, Kaymakamlığın resmi internet sitesindeki açıklamanın son paragrafı…

Size o paragrafı bir kez daha hatırlatıp, aktarmak istiyorum…

***

İşte o paragraf..

"Son zamanlarda gerek Mülki idare amiri olarak şahsıma gerekse de yeni Vakıf müdürü hakkında bu tür karalama kampanyasının başlatılmış olmasını vakfı arka bahçeleri olarak gören ve vakfın parasından nemalanmak isteyen, kanuna vicdana ve ahlaka aykırı Ergani’deki bazı şahıs ve/veya şahısların eski alışkanlıklarının yerine getirilmemiş olmasından kaynaklandığı kanaatindeyiz.

Fakirin hakkı olan vakfın kaynağından nemalanmak isteyen ruhunu ve vicdanını şeytana kaptırmış alçak insanlara vakfın ve kamunun kaynağını yedirmeyeceğimizi kamuoyuyla paylaşmak isteriz"

***

Bir önceki yazımda da ifade etmiştim…

Burada altı çizili, üç cümle ve sorular var.. Ki cevap isteniyor?

Birincisi; "Vakfı arka bahçeleri olarak görenler”…

İkincisi;  "Eski alışkanlıklarını" yerine getirmek isteyenler…

Üçüncüsü; "Ruhunu ve vicdanını şeytana" kaptıranlar…

***

İyi güzel de; "Kim bunlar?"

Kast edilenler kim, kim neden Vakfı arka bahçe yapmaya yeltensin?

İthamlar, sözcükler "muhteva" itibariyle ağır…

Yazıdan anladığım ve çıkardığım sonuç.

Bölgenin de gerçekleri ışığında beyanı tamamen "siyasi" kesime yönelik mesajlar içermektedir…

***

Velhasıl… Yonsuz'un beyanları.. Yeni ve eski…

Bizim de, olup-bitenden çıkardığımız, sonuç bunlar..

Artık, takdir ve yorum, siz okurların…

İlgili tahkikat ve soruşturma da, ilgili ve yetkili makamlarda…

Ergani, güzide bir ilçemiz…

Birileri kendi menfaat çarkı ya da işgal ettiği koltuğu koruma adına; "tahrip" etmesin…

İhanetlik içerisinde bulunmasın…

Bizim söylediğimiz, yazdığımız ve beklentimiz, istediğimiz bu…

***

KAZA DEĞİL- KATLİAM!

Lice'de önceki gün yaşanan, üzücü hadise…

Trafik kazası…

Bana göre, "kaza değil," cinayet ve katliam…

Öncelikle…

Ölen 2'si öğrenci 5 vatandaşımız için…

"Allah'tan rahmet" diliyorum…

Ailelerine de "başsağlığı"…

Beri yanda, yaralı olan 17 vatandaşımıza da acil şifalar diliyorum…

***

Şimdi gelelim…

Neden kaza demediğime, "cinayet ve katliam" dediğime…

Gerek olayla ilgili "birebir" yaşayanların aktardıkları…

Gerek ilgili makamların beyanı…

Ve gerekse de, mevzuat noktasındaki bilgiler…

Hadisenin "sıradan" bir trafik kazası, olmadığını beyan ediyor…

***

Öncelikle…

Kazanın oluş şekli… Kim kusurlu, kim hızlı…

Kim hatalı sollamada…

Ya da, sürücüler alkollü müydü, ya da "uykulu muydu?"

Ben bunlara takılmıyor…

Elbette ki, kazanın sebebiyetleri…

Ama bir öğrenci servisinde, 22 kişinin olması…

Ve öğrenciler dışında, "köylülerin" de o minibüste bulunması…

Minibüsün tıka-basa dolu olması zaten açıkça "kazaya" davetiye çıkarmaktadır…

***

Duru Ses Taşıma firması…

Söz konusu;

Minibüs kendi himayelerinde "öğrenci" taşıma işini yapıyor…

Ücret karşılığı…

İlk ve ortaokul öğrencilerini taşıyor…

Sormak istiyorum…

Yasal mevzuata göre; "öğrenci servisleri" kapasitesi 16…

Yani 16 yolcu olmalı…

Bir de, "öğrenci" dışında, herhangi bir yolcu alımı yasak…

İndir-bindir…

Ya da ücret karşılığı "taşıma" yapılamaz…

Ayrıca, servis aracı "güzergâh" açısından zorunlu olmadıkça "hız artıramaz", durak yapamaz…

***

Şimdi; tüm bunlar karşısında, kazaya karışan minibüse bakalım..

Yolcu sayısı, iki katı.. 22…

Öğrenci dışında, yolcu var…

Hamile bayandan tutun da, bebeğe kadar…

8-9 tane köylü vatandaş…

Aracın hızı ve durak olarak kullandığı bölge!

***

Yani arıza-i bir durum…

Peki, bunun denetimini yapacak…

Kontrol "mekanizmasını" işletecek birim ya da makam yok mu?

Mesela…

Şehir içerisinde "ciddi" bir kontrolün… Ve yüksek bir kalitenin olduğunu görüyorum…

Ama iş kırsal kesime geldi mi?

Ne minibüsün yaşı, ne kapasitesi ne de sürücünün psikolojik hali "pek" dikkate alınmadığı gibi..

Soran ve sorgulayan da yok..

Nitekim en büyük kazaların da kırsaldan geldiğini görüyoruz…

***

Buradan ilgili birimlere sesleniyorum…

Bu kaza; bir ders-i ibret noktasında görünmeli…

Öğrenci Taşıma "işlemi" hassasiyetle, takibe alınmalı..

İhalelerdeki "yolsuzluk, usulsüzlük"…

Sıfır kırım..

Siyasilerin "oluşturduğu" çarkın, yarattığı tahribat…

Özelliklen de, okul ve köy mesafesi açısındaki "yapılan ödemeler de?"

Çünkü bu noktada, bir söylenti söz konusu…

***

Bu arada…

Not düşmek istiyorum…

Tüm bu olmaması gereken "halkalar" karşısında sakın şu algı oluşmasın..

Kazaya karışan Tır şoförü, "masumdur" diye..

Hiç de değil…

Tutulan trafik tutanakları; "kusurundan" ciddi söz ediyor…

Nitekim tutuklandı...