YUH OLSUN SİZE; FIRSATÇILAR!


Kimse!

Hiç kimse… Ama hiç kimse…

Yaşadığı toprakları… Şehri. İlçeyi ve sokağını…

Hele ki, evini, barkını işini… Aşı'nı "terk edip" göç etmez!

Arkasına bakmadan bir kaç eşyayı kapıp, kaçmaz.

***

Sur'daki; "vahşetten" kaçış!

Keyfi… Ya da "istenilen" bir, hadise değil…

Herkes biliyor ki… Orada, Bir vesayetin… Bir vekâletin "yerine" getirilmeye dair yürütülen; "kirli bir savaş var…"

Birileri, adına direniş diyorsa da! Değil…

Şuan kim kime, karşı direniş var ki…

Var olan… Kendi halkına…

Kendi toprağına, şehrine, ilçesine alınan vekâletle "zulüm" üretici, bir savaş yürütülüyor.

 

 

 

***

 

Yakıyor.. Yıkıyor… Öldürüyor… Tahrip ediyor…

Sur'daki tablo… Cizre'deki görüntü…

Hal-i hazırda Suriye'den beter bir vaziyete gelip dayandı…

Sokağa çıkma yasakları… İki ayı geride bıraktı; ama hala da kardeş kanı dökülüyor..

Yani, kaotik bir ortam… Griden öte flulaşan bir hava hâkimiyeti var…

Yarına dair belirsizlik… Çünkü "hayat" yaşanılmaz noktaya dayandı…

 

***

 

Günlerdir… Sur'un, Dağkapı semti… Çift kapı… Urfakapı..

Sur "ilçesine giriş-çıkış" kapılarının önü "zulmün" resmini yaşatıyor…

İnsanlar… Çoluk çocuk.. Yaşlı, kadın…

Aileler… İşyeri olanlar… Can havliyle kaçıyorlar..…

Evini barkını terk edip, kendini "Sur'dan" dışarı atabilmenin, çaresizliği içerisindeler…

 

***

 

Bir başka yerde yaşama mahkûmiyet.

Şu an… Yenişehir.. Kayapınar… Ve Bağlar'ın bir bölümü…

Sur'dan göç eden ailelerin "barınabilme" alanları olarak hücum ediliyor.

Konut sıkıntısı yüksek…

Aileler "uygun olup olmadığına" bakmaksızın bulabildikleri yerlere yerleşmek zorunda kalıyorlar.

 

 

***

 

Öyle ki… Kimileri bodrum katlarında..

Çatı katı… Ambar.. Dükkan.. Garaj dahil… Naylon çadır açan bile var.. Eş, dost, akrabanın yanına yerleşenler…

Bir odada, 8-10 kişi barınıyor..

Fakru zaruret, gırtlağa dayanmış!

 

***

 

İnsani yardımlar yapılmıyor değil…

Valilikten…

Kaymakamlıklardan…

STK'lardan.. Hayırsever vatandaşlardan; "destek" geliyor…

Ama yeterli mi değil…

Bazı ev sahiplerinin "evlerini" kira almadan, tahsis ettiğini de biliyoruz…

 

***

 

Hükümetin!

Sosyal devlet olabilmenin "gerekliliği" noktasında…

Önümüzdeki günlerde; "master" planlarını hayata geçirecek…

Çünkü bu minvalde, beyanlar var.. Ki bugün, Başbakan Davutoğlu Mardin'de açıklayacak…

Ailelerin çaresizliğine derman.. Yakılan yıkılan yerleşim yerlerinin "inşasına" dair…

 

 

***

 

Ne yazık ki!

Bir taraftan "vekâlet" savaşı yürütülürken…

Bir taraftan, insanlar evlerinden barklarından edilirken..

Bir taraftan, ölümler, öldürmeler, vahşi cinayetler yaşanırken…

Bir taraftan, yaşam alanları "yaşamazlığa" mahkûm bırakılırken…

Bir taraftan, binlerce insan işinden, aşından edilirken…

 

 

***

 

Yine… Binlerce "esnafa" kepenk kapatılırken…

Malı-mülkü… İşyerindekiler "ateşe" verilerek, yakılırken…

Kısacası, "insanlığa" felaket yaşatılırken…

Ne yazık ki; "bir kısım" insanlıktan nasibini almamış "fırsatçılar ve soyguncular" türedi ki; "yuh olsun dedirtiyor…

 

***

 

Emlakçılar Odası Başkanı Mustafa Koç..

"Emlak fırsatçılarını" şöyle anlatıyor…

Hem ev, Hem de nakliyat fiyatları "fahiş" bir şekilde, 2-3 kat arttı… Kirası 200 lira olan ev 500'liraya çıktı…

Gayri ahlaki bir durum…

 

***

 

Malum..  Önceki gün, Sur'da "izdiham" derecesine varan bir göç yaşandı.. İnsanlar "kurşunlara" ve yasaklara takılmamak için…

Birbirini ezercesine; "kaçıyorlardı" O tablo; yürek sızlatırken.. Aldığım bir kaç telefon vardı…

 

***

 

Tepki.. Öfke..  Karışımlı ifadelerin odağında şu cümle her şeyi anlatmaya yetiyordu… "Yaşadıklarımız; ahlaki ve insanı" değil..

"Düşene bir tekme de sen vur" misali…

Sadece yatak ve yorganını omuzlamış 70'lik dededen…

"Kuru çeşmeye" kadar nakliye ücreti 700 lira isteniyor…

 

 

***

 

Bu nasıl bir insanlık.. Bu nasıl bir ahlaksızlık..

Bu nasıl bir hemşerilik.. Bu nasıl bir fırsatçılık, rezilliktir ya!…

Görüyoruz…

Öyle aileler var ki.. Bırakın ev eşyasını.. Üzerinde giysisi bile yok.. Herhangi bir geliri.. Birikmiş parası da yok..

 

 

***

 

Ölmemek için. Öldürülmemek için…

"Hayatta kalabilmek" için, kaçıp mücadele verirken…

Fırsatçılar…

Kaotik ortamı kendine "menfaate" dönüştürerek, sömürüyor.

Kimse bunları görmüyor mu, denetimini yapmıyor mu?

Sorgulamıyor mu?

Yetkili ve etkili zevatlar bu şikâyetler size gelmiyor mu?

 

***

 

 

Olup-bitenler karşısında…

Beşer olarak hayıflanmamak elde değil…

Nerde kaldı bizim;

Sosyal dayanışmamız, paylaşmalarımız, kaynaşmalarımız…

Darda olana "el uzatma", destek olmak onu ayağa kaldırma "anlayışımız?"

 

 

***

 

Geleneğimizde… Kültürümüzde. Örf ve adetlerimiz de…

Hele ki, Kürt'lerin geninde var olan "zorda olana" yardım edilir, değeri?

Ne yazık ki, görünen şekliyle "bizler hepsini" tüketmiş vaziyetteyiz!

Yoksa Sur'daki "vahşetten" fırsatçılık, soygunculuk ürer miydi?

Ne mümkün?

 

***

 

Bedduayı sevmem…  Ama 70 Yaşındaki Mevlüde annenin…

Şu bedduası, yaşadıklarımıza bir tanımdır…

Ne diyor Mevlüde anne; "Sebep olanlara Allah hakkımızı koymasın…"

Hayırlı Cumalar...