ZİHNİYETE BAKAR MISIN!!….

Maalesef!.. Acı ve yürek dağlayıcı…!

Zihnin tezahürü..  Kelimelerin muhtevası…

Yer ve mekan açısından, dile getirilen "cümleler" nazarında; kelimeler kifayetsiz kalıyor..

Gaflet mi? Delalet mi? İhanet mi? Ne yazık ki bilaistisna hepsi vücut bulmuş.. 

Ve yoksadaki; herşey var… Melanetin bini bir para!!!..

Şer de, şer… Fitne mi fitne!.. Mevcut…

Demokrasi mi? Hukuk mu? İnsan Hakları mı?

Milli irade temsiliyeti mi? Ne gezer misali?…

***

8 Mayıs günü!.. Meclis kürsüsünde, CHP'li vekil..

Nurhayat Almaca Kayışoğlu.. Bursa Vekili..

Kerameti kendinde menkul, konuşuyor..  Ve derken, şöyle bir dörtlük, okuyor…

"Kaynayan kazan taşmaz mı, sandıkları aşmaz mı?

Seçmenin oyunu yok sayan, Darbeyle buluşmaz mı?…"

***

Bir vekilin ağzından dökülen "salyalı sözcükler..!"

Bu sözcükler var ya..  Ne gariptir ki, boldlu şekilde tutanaklara kaydediliyor..

Ve; "alkışlarla karşılandı" deniliyor…

Biri darbe çağrısı yapıyor, ve meclisten alkış alıyor..

Meclis "buz kesilmesi gerekirken, alkışlı destek verilme hali!!?!"

Akla ziyan bir durum...

***

Garip olan odur ki!!..  Oturumu yöneten Meclis Başkanvekili..

Ne de, parti grup başkanları.. Ve ne de, herhangi bir meclis üyesi…

"Hele bir dur…Sen ne dedin, e be kadın..! Soyadındaki gibi; "kayış" koparttın…

Yıl, 2019.. Sen.. Sen hala; "darbeli" konuşuyorsun!!… Kimsin ya!!"

Diyen ve tepki koyan yok.. Sus pus…

***

Söylenecek söz!!!.. Doğrusu çok.. Ama; bu zihniyette, "laf" ne hacet!!!…

Düşünün!!!.. Bu beyan, 19 Mayıs'ın arifesinde, vücut buluyor..

Ana muhalefetin bir vekilinden!!… Halkçı geçinen.. Atatürkçü geçinen..

İnkılaplardan söz eden bir partinin mensubu!!!

Büyük Taarruz ‘un.. Büyük yürüyüşün… Büyük Meclis'in..

Büyük gençliğin bayramına hazırlanırken; "darbeye" selam duruyor!!!…

Yazıklar olsun!!!...

***

Şüyuu vukuundan beter derler ya…

Tepki gelince..  Rezillik, "tükürükle" sulanınca… Çark edildi…

Neymiş; İstanbul seçimine dair "söylenmiş" bir beyan…

Yok daha neler? Derler ya; "yersen..! Yemezler…

***

CESARETSİZLİKTEN Mİ?

Çok mülahaza edildi. Bir dizi spekülasyon.. Kulisler.. Ki hala; konuşuluyor..

Parti kuracak mı? Erdoğan'a karşı oluşumun başına geçecek mi? Şu olacak, bu olacak?..

Ama ne var ki, mevzuu "mayasız süt" misali yoğurtlaşamıyor.. 

Yani; "hep boş?"..  Cesaretsizlikten mi geliyor?… Yoksa; aba altında bir sopa mı var?..

Evdeki mesele!!!…

***

AK PARTİNİN DÜŞÜNMESİ GEREKEN?…

Neydi!!.. Hiç kuşkusuz ki, "yol arkadaşlarının" ayrılığı!!…

Gül dedik.. Babacan dedik.. Davutoğlu dedik..

Yani daha sıralayabileceğimiz çok dedik; isimler var?..

İstanbul.. Ankara.. Diyarbakır… Muhafazakar kesim…

Parti adına.. Dava adına.. AK Partinin "yaşam" kaynağı olma noktasında; "emek" verenler!!..

Yol gidenler.. Yolcu bulup, getirenler… Yeri gelince, vagon.. Yeri gelince lokomotif..

Yeri gelince, kabin görevlisi olarak; "hizmet" verdiler..

***

Ama bugün!!… Hoşnutsuzluk arzıyla; "isyankar, küskünler" cephesindeler!!!…

Ne istişare.. Ne diyalog. Ne de, gönül dostluğu hatırlanması, ya da onarımı!!!…

Yok!..

Vaki olan; "ateşin körüklenmesi.."

İşte bu noktada, AK Partinin düşünmesi gerekiyor..

Eğer ki sadakat.. Eğer ki, dava.. Eğer ki, samimiyet, ihlas ve dürüstlük..

"Kader birliği" düsturu kavramından, söz ediliyorsa!!!..

Derler ya, bir aynaya bak…

***

En önemlisi de...

Yeni bir oluşum.. Yeni bir parti.. Yeni bir siyasi kervan oluşturma adına; "partide" zemin buluyorsa..

Rağbet görüyorsa… Katılım söz konusu ise… Sabır taşlarını çatlatan bir hal-i vaziyet var ise; "meydanlara" taşıyorsa!!…

Burada bir; "dur" çekmek gerekmiyor mu?…

Niye biz böyle "olduk" düşünülmez mi?…

Troykanın.. Trollerin… Sülüklerin "batağına" düştük denilmez mi?…

Bir oyun var, bir hile var, bir sensice “intikam” duygusu var?

Denilmez mi?
Dahası, "biz AKP'leştik mi ne", denilmez mi?…

Denilmeli…

Yoksa; yarın dünden, geç olur!!!… İş de, işten geçmiş olur!!..

Bilmem; düşünebiliyor muyuz?

***

SAÇMA BİR SORU!!...

Bilene… Evet bilene; benden okkalı bir kahkaha…

İstediğiniz kadar atabilirsiniz!!…

Sebil…

Ama, iftar öncesi..  Sonrası değil!!.. Yeni hemen!!

Milli irade diyoruz ya?!!..

Size göre; "ne zaman" vücut bulursa; "milli irade" oluşur?…

Ya da olmuş olunur?

Vücuda gelme etkenleri mi?

Buyrun, şıklarımı sunuyorum…

Seçimi kazanınca mı?..  Seçimi kaybedince mi?..

Hangisi…

Bilginize..

Hiçbiri değil, demiyorum.. Öyle bir şok yok..

İkisi de diyeceğim…

Biliyorum fazla "sesiniz yükseldi?…"

Olsun..

Kahkaha güzel...

Ya bir de demokrasi!!…  Ya bir de seçimden söz etsem!!…

Ona ne dersiniz?

***

Neyse, somurttuğunuzu hisseder gibiyim..

Çıkışmayın…

Sen de ya demenize gerek yok..

Anladım…

Bir kahkaha attıracaksın; "ahiret sorularına yönelmeye" başladınız? demeyin!..

Elde değil.. Neyse; yanıt veremediniz!!..

İşi ciddiye alalım..

Siyaset ciddiyet ister(!!..)

Lafı, gevelemeden soruyorum…

"İlişkiler" açısından…

Milli İrade.. Demokrasi.. Seçimler..

Bu üçlünün; "birbiriyle" olan ilişkisindeki, hikmet nedir?…

Doğacak çocuk var mı?…

Her daim hamile de?

***

ÇÜNKÜ, ÇALDILAR…

Neyi mi!..

İmamoğlu'nun "seçim sloganı" olan; "Her şey Güzel olacak" sözü!!…

O da çalıntı çıktı..

Çünkü, iki yıl önce Diyarıbekirimiz de "kayyum" dillendirmişti.. Hem de, çalışanlara giydirilen libasa da, tebcilli olarak yazdırmıştı?

"Her şey güzel olacak?"…

Yani patent, kayyumun!!...

Şimdi diyeceksiniz ki!..

Kime niyet, kime kısmet.. Aynen de öyle...

Eee; dünya hali bu!!..

Çünkü; "çalan" bilir..