Okullaşma yüzde 99!

Türkiye'nin son 20 yılda eğitim reformlarının kalite ve erişilebilirlik yönünden kapsamlı şekilde değerlendirildiği Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütünün (OECD) raporuna göre, Türkiye'de 5-14 yaş aralığındaki okullaşma oranları, OECD ortalamalarının üzerine çıktı.

Haberler 11.05.2023 - 00:53 Son Güncelleme : 11.05.2023 - 00:53

Türkiyenin eğitim sisteminde 20 yılda attığı adımlar, OECD tarafından kapsamlı bir raporla değerlendirildi.

Taking Stock of Education Reforms for Access and Quality in Türkiye başlığıyla yayımlanan rapor, OECDnin https://www.oecd-ilibrary.org/education/taking-stock-of-education-reforms-for-access-and-quality-in-turkiye_5ea7657e-en adresinde yayımlandı.

Rapordaki değerlendirmeler, eğitime katılım, eğitimde fırsat eşitliği, eğitim sisteminin niteliği ve performansı başlıklarında toplandı.

Türkiyenin incelenen tüm alanlarda önemli başarı gösterdiği ve performansını büyük ölçüde artırdığına dikkat çekilen raporun son bölümünde iyileştirmenin sürdürülmesi için önerilere yer verildi.

EĞİTİME KATILIMDA ÖNEMLİ ARTIŞ

Raporun, Türkiyede farklı yaş düzeylerinde eğitime katılım oranlarının zamanla değişiminin incelendiği ilk bölümüne göre Türkiye, 5-14 yaş aralığındaki yüzde 99luk okullaşma oranıyla, yaklaşık yüzde 98 olan OECD ortalamalarının üzerinde seyretti, Türkiyede 3-4 yaş aralığındaki okullaşma oranları ise OECD ortalamasının altında kaldı.

Raporda, 2014ten itibaren Türkiyede 3-5 yaş aralığındaki çocukların okullaşma oranlarındaki artışa vurgu yapıldı. Bu oranların artırılması için Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından 2022de başlatılan Erken çocukluk Eğitimi Seferberliği kapsamında oluşturulan 6 bin yeni anaokulu kapasitesinin katkısına dikkat çekildi.

Türkiyenin son 10 yılda 25-34 yaş aralığındaki yetişkinlerin eğitime katılımını en fazla artıran ülke olduğuna yer verilen raporda, bu artış Türkiyede ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyinde eğitime katılımın artmasının sonuçları olarak değerlendirildi.

KÜRESEL KRİZLERE KARŞI YÜKSEK DİRENç

Raporda, Türkiyede eğitime katılımın 2008deki küresel ekonomik krize rağmen 15-29 yaş aralığında OECD ortalamasından daha fazla arttığı, Kovid-19 salgınından sonraysa salgın öncesi döneme hızla dönüldüğü kaydedildi.

OECDnin ortalama genç istihdam oranlarının 2008 krizi sonrası düşerken, Türkiyedeki oranın 2010da tekrar yükselişe geçtiği, Kovid-19 döneminde de Türkiyede görülen genç istihdamındaki düşüşün OECD ortalamasından daha az olduğu vurgulandı.

Raporda Türkiyenin küresel kriz dönemlerinde eğitime katılım ve istihdam oranlarını korumak için önemli bir irade gösterdiği ifade edildi.

EĞİTİME KATILIM VE BAŞARI İçİN SAĞLANAN DESTEKLER

Türkiyenin eğitime katılımı ve öğrencilerin başarısını artırmak için attığı adımlara da raporda yer verildi.

Erken çocukluk Eğitimi Seferberliği, Mesleki Eğitimde 1000 Okul Projesi, Destekleme ve Yetiştirme Kursları (DYK) ve İlkokullarda İyileştirme Programı (İYEP) çalışmalarıyla, öğrencilere sağlanan finansal destekleri içeren Şartlı Eğitim Yardımı (ŞEY) ve dezavantajlı öğrencilerin erken çocukluk eğitimine katılımını desteklemek için 2022de başlatılan ekonomik destek programının katkıları raporda sıralandı.

ÖĞRETMENLERİN MESLEKİ GELİŞİMİNİN DESTEKLENMESİ

Raporda öğrencilerin gelişimi için öğretmen niteliğinin önemine dikkat çekilerek MEBin yeniden düzenlediği hizmet içi eğitim faaliyetlerine ve Öğretmenlik Meslek Kanununa değinildi. Öğretmenlik Meslek Kanununun öğretmenlik mesleğini bir kariyer yolu haline getirdiği ve özlük haklarında önemli iyileştirmeler yaptığı vurgulandı.

Bu iki önemli adımın da katkısıyla öğretmen başına ortalama eğitim saatinin kısa sürede 39 saatten 250,1 saate çıktığı, mesleki gelişim faaliyetlerine katılan öğretmen oranlarının büyük ölçüde arttığı ifade edildi.

Raporda, nicelikteki artışın, nitelikteki yansımasının da izlenmesi gerektiğine dikkat çekildi.

MESLEKİ ORTAÖĞRETİMDE YAŞANAN DÖNÜŞÜM

Mesleki eğitim, hayata geçirilen birçok proje ve hukuki düzenleme ile beraber raporda en fazla dikkat çekilen alanlardan oldu. Kovid-19 salgını sürecinde Türkiyenin ihtiyaç duyduğu bazı üretimlere mesleki eğitimin katkısından örnekler verildi, artan üretim kapasitesine vurgu yapıldı.

Son yıllardaki destekler ve Mesleki Eğitim Kanunuyla çıraklık eğitimi kapasitesinin hem ortaöğretim öğrencileri hem de yetişkinler için arttığı ifade edildi.

Türkiyenin farklı yerlerinde ve meslek alanlarında açılan 55 AR-GE merkezinin mesleki eğitimde yenilikçi üretime sağladığı katkı vurgulandı. Bu merkezlerin de katkısıyla fikri mülkiyet ürünlerinin sayısında büyük bir artışın sağlandığı bilgisine yer verildi.

EĞİTİM HARCAMALARINDA YÜKSELİŞ

Raporda Türkiye, henüz OECD ortalamasının altında yer alsa da eğitim yatırımlarını son 10 yılda en fazla artıran ülkeler arasında gösterildi. Ayrıca 2022de tüm okullara ilk kez doğrudan bütçe gönderildiği ve bunun 7 milyar lirayı aştığı ifade edildi.

Eğitim yatırımlarıyla öğretmen başına düşen öğrenci sayısında da önemli düşüşler olduğu, tüm eğitim kademelerinde OECD ortalamasına yaklaşıldığı raporda belirtildi.

EĞİTİM SİSTEMİNİN PERFORMANSINDAKİ ARTIŞ

Raporda Türkiyenin PISA araştırmasında yıllar içindeki performansı ayrıntılı şekilde ele alındı. Okuma becerisi, matematik ve fen okuryazarlıklarında henüz OECD ortalamasına ulaşılamamasına rağmen Türkiyenin performans artışına devam ettiği vurgulandı.

Benzer performans artışının TIMSS uygulamasında hem dördüncü hem de sekizinci sınıf düzeylerinde gerçekleştiği ifade edilen raporda özellikle 2018deki son PISA uygulamasında Türkiyenin en yüksek performansına ulaştığı ve bu süreçte eğitime erişimi artırmayı da başardığına dikkat çekildi.

OECD, performans artışını olumlu değerlendirirken Türkiyede hala öğrenciler ve okullar arasındaki başarı farklarının görece yüksek olduğuna raporda yer verdi.

GELİŞİM ALANLARI VE ÖNERİLEN ADIMLAR

OECD, değerlendirmeleri sonrasında Türkiyedeki eğitim dönüşümünü ileri taşımak için çeşitli önerilerde bulundu.

Bunlar arasında Türkiyede eğitim kararlarında yerel paydaşlara daha fazla rol verilmesi, okullarda görülen performansa göre sınıf oluşturma uygulamasının azaltılması, 5 yaşta artırılan okullaşmanın 3 ve 4 yaşlarında da benzer seviyeye çekilmesi, örgün ortaöğretimi tamamlama oranlarının artırılması, dijital eğitim imkanlarının zenginleştirilmesi yer aldı.

EĞİTİM REFORMLARINA İLİŞKİN DETAYLI İLK ANALİZ

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, OECD raporuna ilişkin değerlendirmesinde, raporun kalite ve erişilebilirlik bağlamında Türkiyedeki eğitim reformlarına ilişkin detaylı analizin yapıldığı ilk olması açısından önem taşıdığını söyledi.

Eğitimdeki fırsat eşitliğini artırma kapsamında özellikle son 20 yılda Türkiyede devasa projelerin hayata geçirildiğini ifade eden Özer, son yıllarda da okul öncesi eğitime erişimi artırmaya yönelik politika değişiklikleri yaptıklarını hatırlattı.

Özer, raporda Türkiyede 5-14 yaş aralığındaki okullaşma oranlarının OECD ortalamalarının üzerine çıkmasına ilişkin değerlendirmesinde, eğitim alanında uygulanan kapsayıcı ve erişilebilir politikalarla Türkiyenin eğitimdeki başarısının uluslararası mecrada görünür hale geldiğini kaydetti. Özer, Kaliteyi ve kapsayıcılığı dikkate alan politikalarla Türkiyenin OECD ülkeleri arasında eğitimde öncü bir rol üstlenen bir ülke konumuna çıkmasını hedefliyoruz. dedi.

TEK BİR ÖĞRENCİNİN DAHİ SİSTEM DIŞI KALMAMASI İçİN çABA GÖSTERİLDİ

OECDnin Türkiyenin son 10 yılda 25-34 yaş aralığındaki yetişkinlerin eğitime katılımını en fazla artıran ülke olmasına ilişkin tespitini değerlendiren Özer, bu artışın Türkiyede lise ve yükseköğretim düzeyinde eğitime katılımı artırmanın bir sonucu olduğunu vurguladı.

Okullaşma oranlarını artırma amacıyla kurulan erken uyarı ve takip sistemi ile eğitimde tek bir öğrencinin bile sistem dışı kalmaması için büyük çaba gösterdiklerine işaret eden Özer, Ortaöğretimde yüzde 95ten yüzde 99a ulaşma hedefimizin de ötesine geçtik. Eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranları yüzde 99un üzerine çıkarıldı. Okullaşma oranlarımız, okul öncesi 5 yaşta yüzde 99,9, ilkokulda yüzde 99,5, ortaokul ve lisede yüzde 99,1e ulaştı. bilgisini verdi.

Bakan Özer, son bir yılda yetişkin eğitimlerinin verildiği kapsamlı bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini belirterek, bu alanda bir yıl gibi kısa sürede 12 milyon 242 bin 46 vatandaşa erişildiğini kaydetti. Halk Eğitimi Merkezleri Bilişim Ağı (HEMBA) ile dijital platform içeriklerinin sürekli zenginleştirileceğini ifade eden Özer, böylece bu platform ile dünya genelindeki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına hizmet edileceğini söyledi.

Aile Okulu projesinden bu yıl yaklaşık 2,5 milyon ailenin yararlanmasını hedeflediklerini aktaran Özer, Köy Yaşam Merkezi Projesi ile de sadece çocukların eğitim aldığı mekanizmadan ailelerin de sürekli eğitim aldığı bir yapıyı hayata geçirdiklerini belirtti.

Öğrencilerin ve yetişkinlerin eğitime erişimlerini sağlamak için yeni dijital platformları da hayata geçirdiklerini ifade eden Özer, bu imkanları da geliştirerek çok daha farklı politikalarla sadece okuldaki çocukları değil, ebeveynlerini de destekleyerek çok daha eşitlikçi, çok daha kapsayıcı bir eğitim sistemini inşa etmek için çalıştıklarını sözlerine ekledi.

Ana Sayfaya Git