‘YA YAŞATIN YA DA KAPATIN’
Eklenme: 8/1/2013 12:00:00 AM

Yıllardan beri gelen bir düşünce, söylemdir, Diyarbakırspor'un devlet takımı olduğu.. Oysa devletin tüm imkanlarını arkasına alanlarlar hiç birşeyi saklamadan transfer dahi yapabiliyor. AK Parti Şanlıurfa Milletvekili çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk çelik, Şanlıurfasporun tüm etkili sansasyonel transferlerinde önemli rol oynuyor. Örnek mi buyrun daha dün Galatasaray'dan Sercan Yıldırım kiralandı. Sercan Yıldırım'ın maliyetini bilmeyen yoktur. Bu en basitinden bir örnek. Örnekleri çoğaltmamız mümkündür. Bakın Mersin İdman Yurdu'na. Önce Kürşat Tüzemen (Bakanlığı döneminde şampiyonluk yaşadı) geçen yıldan beridir de Ekonomi Bakanı Zafer çağlayan'ın desteğini almış durumda. Ki bir çok defa ulusal basında çıktı hem de gündeme damga vuran transfer haberleri ile yapılan tesisleri ile.. Ayrı bir tarafa bırakıyoruz, geçen yıl özelikle Bursaspor'dan Ozan İpek ve Eskişehirspor'dan Burhan Eşer'in transferlerinde tüm rolü üstlenen isim yine Sayın Zafer çağlayan'dı. Maliyetleri dudak uçuklatan tarzda olmasına rağmen..

Saymakla bitmez yapılan ve yapımı devam edilen yardımlar ama ne hikmetse devlet takımı etiketini yiyen hep biz olduk.

Ya belediyeler? Türkiye'de özellikle devletin gücünü kullanan ve gereksiz olduğunu düşündüğüm belediye takımları (İstanbul BŞB., Gaziantep BŞB., Akhisar Belediye gibi..) değil mi? Tesisten tutunda ulaşıma kadar devletin sağladığı tüm olanaklardan yararlanan bu takımlar varken, neden Diyarbakırspor'a devlet takımı yakıştırması yapıldı yıllarca? Ve Diyarbakırspor gerçekten devlet takımı ise; neden kapanmamak için can çekişiyor ?

Bu nasıl bir devlet anlayışıdır ki barınacağı kulübü dahi olmayan Diyarbakırspor devlet takımı olsun? Diyarbakırspor yıllarca siyasete alet edildi, kullanılıp bir kenara atıldı bu süreçte..

Yani siyasi olarak kullanılan Diyarbakırspor, etkin görevdeki siyasilerin icazet vererek getirdikleri bazı gereksiz iş adamlarına rant kapısı olmasına vesile oldular. Son 13-14 yıldır büyük paralar çar çur edildi har vurup savurdular, talan ettiler.. Yani açıkçası soyguncu bunlar ve bunlar müffetiş raporlarında vardı ama ne hikmetse bir türlü bu raporlar açıklanmadı çünkü o zevatları göreve getiren icazet sahibi derin ağabeyler izin vermediler bu saatten sonrada vermezler..

Diyarbakırspor'un çökmesinde sadece görev başındaki etkili siyasiler zarar vermedi. İki zıt düşünceye sahip parti çekişmesi de Diyarbakırspor'a zarar veren bir diğer unsur oldu ki zarar vermeye de devam ediyor.

Anlatmak istediğim başka şehirlerde siyasiler; kaliteli, güvenilir, kendi işinde başarılı olmuş değerli iş adamları göreve getirirlerken bizde ise tam tersi oldu kendi işinde başarısız olmuş, iflas etmiş durumdaki kendilerine yakın olanları göreve getirdiler ki sonuç ortada.. Süper Lig'den, Bölgesel Amatör Lig'ine düşen Diyarbakırspor'un ne bir barınağı, ne maçlarını oynayacağı stadı ne de bir geliri var.. Sadece ihanetçilerin bıraktığı borç ve bir de bir avuç vefakar taraftarı var.

Bu saydıklarımın tüm suçlusu elbetteki sadece görev başındaki siyasiler değil. Ama en büyük suçlu icazet veren siyasilerdir. Ayrıca; Feridun çelikten sonra bir türlü Diyarbakırspor'u benimsemeyen Büyükşehir Belediyesi, Spor Taban Birlikleri, STKlar , Yerel Basın ,İnternet Basını ve Taraftar Dernekleri hiçbir zaman bu kentin aynası olan Diyarbakırspor'un yok olmasında engel olmadılar. Hatta onlar da talancılara destek oldular.

Son sözüm ise Diyarbakırspor'un üstünde elleri olanlaradır; Ya Diyarbakırspor'u yaşatın ya da bu kulübü kapatın bu kadar kepazelik yeter!