GERÇEK DIŞI İNŞA EDİLEN HİLELİ SİYASET BATILDIR!? (III)
Eklenme: 7/18/2017 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Her zaman bu köşede siz değerli okurlarımızla paylaşmak istediğimiz ülkemizdeki sorunlar ve milli meselelerdir.

Gerçekten ülkemiz yüzyıldan beri çok büyük badirelerle karşı karşıyadır.

Terör sıkıntıları, ekonomiksel sıkıntılar, toplumsal ahlaki çöküntüler, kültür emperyalizmi gibi tüm bunlar, sorunlar yumağı durumuna gelmiş ülkemizin gerçek yüzüdür.

Hele hele ülkemizde her gün biraz daha ucuzlayan insan kanı ve dökülen gözyaşlarının varlığı

Hiç kimse bunları inkr edemez.

AK Parti iktidarı süresince ülke, zaman zaman rahat bir nefes almış ise de yine menfaatçi gruplar, kişisel rant peşinde koşan siyaset bezirgnları, hep bunlara engel teşkil etmişlerdir.

Gerek partilerin içinden olsun, gerek dışarıdan muhalefet olsun, hele hele Allah korusun, o muhalefet ki başında Kemal Kılıçdaroğlu var.

Ki ana muhalefet partisi.

Milletin hiçbir zaman bu partiye iktidar şansı vermediği halde, zihniyeti, temel felsefesi, kuruluş amacı paralelindeki mevcut sistem ve bu sistemin iktidara gelen diğer sağ ve muhafazakr olarak bilinen partilerde de aynı CHPnin Kemalist, laikçi geçinen jakoben anlayışı hakim.

Toplumun üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanıp duruyor.

CHP anlayışı, cumhuriyetin kuruluşundan sonra ülke çapında hkimiyetini sürdürmüş ve anılan bu partinin kuruluş amacı da kesinlikle müstevli, işgalci İngiliz devletinin kumandası altında kurulmuş ve İsviçredeki Lozan Antlaşmasının ana çizgileri çerçevesinde kuruluşuna devam etmiştir.

Ve 1924 anayasasından sonra da milli mücadele ruhu paralelinde dışarıdan gelen müstevlilerle savaşması ve mücadele etmesi gerekirken, tam tersine halkına dönmüş halkıyla mücadele etmiş, kavga yapmış ve kan dökmüştür.

Özellikle Milli Mücadele hareketini gerçekleştiren o kahraman Anadolu mücahitlerini bir bir ayıklamış, ya idam etmiş, ya sürgüne tabi tutmuş veya da sakıncalı görerek dışarıya tehcir etmişlerdir.

Bu anlayışa göre Türkiyenin hala da ne yaptığı inanın belli değil.

15 seneden beri devletin başında bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın tüm çabalarına rağmen samimi, sadakatli inancına rağmen, dış orijinli jakoben kefereler ile içteki faşizan, ulusalcı, ırkçı bir anlayışın hegemonyasının tehlikesinden bir türlü kendini kurtaramıyor.

Gh Taksim tehlikesi çıkıyor karşımıza.

Gh 17-25 Aralık kepazeliği çıkıyor karşımıza.

Ve en iğrenci de son olarak bir yıl önce 15 Temmuz gecesindeki iğrenç başarısız darbe teşebbüsü.

Tüm bunlar rasgele havadan cıvadan gelen olaylar değildir.

* * *

İnanın, sevgili dostlar.

Bunlar; Recep Tayyip Erdoğanın sağlam bir iman düşünürü olması hasebiyle, inançlı bir Müslüman devlet büyüğü olma gerçeğini içine sindiremiyorlar.

Onun için bırakmıyorlar bu ülkenin iki yakası bir araya gelsin.

Ama milletin hakkını da inkr edemeyeceğiz.

Millet, sapasağlam dosdoğru ayaktadır, liderini yalnız bırakmıyor.

Bize göre bu da yetersiz.

Milletin bu cazibeli, heyecanlı, istikametli duruşunu yalnız bırakmayalım.

Millet; inancına dayalı olarak ayaktadır.

Eğer camilerde sala okunuyorsa ve o salayı okuyan müezzine saldırılıyorsa, saldırganın yaptığı da yanına kar kalıyorsa, demek ki burada biraz durup düşünelim.

Bu hangi hain ellerdir ki Salt u selam diyen cami müezzinine saldırı yapılıyor, rahatsız ediliyor ve salayı okutmamaya çalışıyor?

Bize göre millet hala da çok önemli bir gür sedayı bekliyor.

O ses de İslamın yüce sesi olmalıdır.

İl-yı kelimetullah için bu ülke ayaktadır.

Bediüzzaman diyor ki;

Eskiden beri il-yı kelimetullahı (Allahın kelime-i şahadetini) yücelerde tutmayı ve istiklalimizin ve devletimizin bekası için ve İslam için farz-ı kifaye durumunda olan cihadı deruhde ile kendini yekvücut olan lem-i İslama fedaya vazifedar ve hilafete bayraktar görmüş olan bu Devlet-i liye-yi İslamiyenin felaketi, lem-i İslamın saadet (mutluluk) ve hürriyet müstakbelesi ile telafi edilecektir.

Zira şu musibet maye-i hayatımız olan uhuvvet-i İslamiyenin inkişafını harikulade tacil etti (öne aldı).

Ve İslam dünyası uyandı.

Hıristiyanlığın malı olmayan İslamın tüm medeniyet güzellikleri ne yazık ki tüm Hıristiyanlığa ve Avrupaya mal edilmek istendi.

Ve İslamiyetin düşmanı olan tedenni (gerileme, alçalış ve çöküş) Avrupaya dost görünmek için yalaka hainler tarafından hep İslamiyete mal edildi.

Tüm bunlar kalenin içten yıkılıp tersyüz edilmesinin başlıca nedenleridir.

Oysaki olayların gerçek yüzü şu olmalıdır.

Paslanmış emsalsiz bir elmasın değeri, daima parlayan cam şişelerinden daha kıymetlidir ve daha tercih edilmelidir.

En derin saygı ve sevgilerimle.