Bu dava "hepimizin!"
Eklenme: 3/2/2015 12:00:00 AM

Tarihi; "gedik" aşıldı, tarihi günde!
Öyle ya!
Cumartesi günü…
28 Şubat; "post modern" zihniyetin, "ikmal" yıldönümüydü…
18'inci yıl.
Ama "yıkılışının da" 10. yıldönümü…
Ne demişlerdi mimarları attıkları narada; "Bin yıl sürecek!"
Doğru!
Lakin "varlığı" değil; "lanetliliği" bin yıl sürecek…
Binlerce yıl!
Evet, "hep lanetle" yâd edilecek, 28 Şubat!
***
Ne var ki!
O günün aktörleri; "bilinmez" bir denkleme tabi tutuldular.
İcra ettikleri "O vahşi, acımasız dikta" yapılanmanın, "yargısal" hesabı sorulmadı…
Olduysa da; güdük kalındı.
Sorulmadı!
Elbette ki vebali ağır…
Kimin boynunda derseniz hiç tartışmasız "mevcut" iktidarın boynunda!
Her kim ise!
"Vicdanlarda" hep mahkûm kalacaklardır…
Hem; 28 Şubatçılar…
Hem, onları koruyup-kollayanlar…
Velhasıl!
Demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçti 28 Şubat!
***
Dedik ya;
Tarihi günde; tarihsel "eşik" aşıldı…
Evet, "milat" nitelikli hamleye bakalım!
Çözüm süreci.
"Ve Silahlara veda" çağrısı!
Dolmabahçe Sarayındaki buluşma.
Hükümet.
Ve HDP kurmaylarının verdikleri ortak resim.
Ardından; "yaptıkları ortak" açıklama.
Hepsi.
Ama Hepsi.
Muhteva itibarıyla;
Türkiye'nin birliğini,
Demokrasisini,
Ekonomisini ve toplumsal istikrarını "pekiştirme" noktasında; "hayat suyu" mahiyetli diye görmeliyiz!
***
Çok acılar çektik…
Çok hayatlar kurban verdik…
Her ne kadar; 30 yıl deniliyorsa!
Asırlık…
Hatta bir kaç asırlık; "ömre" sahip, Kürt'e karşı "inkar" politikası.
Ve bu eksende yürütülen siyasal mücadele!
Ama son 30 yıl yüksek ikmal içerdi.
Kardeş kavgası!
Kaybedilen can sayısı; 50 binin üzerinde.
Ülkeye, millete kaybettirdikleri; "sosyo-ekonomik ve kültürel" bedel telafisi mümkün değil!
***
Evet…
Öcalan "imzalı" HDP'nin seslendirdiği çağrı…
İçeren taslak metin!
Tabi, hükümetin ve Kendi eksenlerinde; "bir yol haritası" mahiyetli 10 madde!
Aslında;
Demokratik siyaset,
Demokratik çözüm,
Özgür vatandaşlık,
Demokratik Cumhuriyet içerikli kavramların yer aldığı maddeler hep konuşuluyordu zaten.
Ancak Dolmabahçe'de bu "bir kez daha" seslendirildi.
Ama en büyük ses…
En büyük "milat" niteliğindeki hamle…
Toplumsal yankı bulan;
PKK'ya "silahlı mücadeleyi sonlandırmak için; kongre yapma" isteği oldu.
Yani artık; "silahlara veda" edilecek!
***
İşte bu çağrı…
Özellikle; Güneydoğu bölgemizde…
"Bayram havası" yarattı…
İnsanlardaki; "barış beklentisi" kat be kat arttı…
Çünkü "artık" barış kaçınılmaz.
Gelinen.
Kat edilen yol; geri dönülmez!
İllaki; barış, illaki kardeşlik.
İllaki; "silahsızlanma"
***
Peki, bu ikmal olacak mı?
O'nu da zaman gösterecek…
Ama toplumsal bir mutabakat var…
Her ne kadar; MHP seçim evresiyle "Türk Milliyetçiliğiyle" karşı çıkıyorsa da…
Kendisi dışındaki; "tüm siyasi akımlar" olumlu bakıyor…
***
Görüşmede yansıyan "havanın" sonucu güven tesis ediciydi!
Şöyle ki;
"Silah bırakma" hedefinin geçerliliği üzerinde belli koşullar sağlanması şartıyla en azından benzer bakış mutabakatı sağlandığını söyleyebiliriz…
Karşılıklı; "güven" tesisi!
Bu maddeler ne anlama geliyor?
Ve "hayata" geçirilebilinecek maddeler mi diye sorarsak?
Doğrusu!
Maddelerin "genel" yapısına baktığınızda…
"Öcü" bir yön yok.
Kimseyi; "korkutan ve ürküten" bir üslup ve dilde içermiyor.
Hepsi için de; "olmazlık yok" olabilirlik yüksek…
Nitekim var olan temel vurgu;
"Demokrasi!"
Ki en önemlisi; "Demokratik Cumhuriyet" vurgusu!
***
Bu haliyle;
Kürtler "bölünmeyi" istiyor…
Kürtler; "ayrı devlet" kurmak istiyor algı körüğü de boşa çıkmış oldu.
Peki, Kürtlerin temel talebi ne?
Eşit, özgür bir vatandaşlık tanımının yapıldığı yeni bir anayasa…
‘Kimlik kavramı’ için de demokratik cumhuriyetin anayasasında tarif ve vurgu yapılması!
Özeti bu!
Nitekim Yalçın Akdoğan değerlendirmesinde ifade etti.
"Yeni bir anayasa!"
Hele ki; "Türkiye'nin demokratik gelişiminin 'özgüven içinde tartışma yapacak aşamaya geldiğini" söylemesi.
Yeni anayasa birçok 'kronik sorunun çözümü için' önemli!
Akdoğan bu açıklamalarında Cumhurbaşkanı'nı da referans gösterdi.
Erdoğan'ın 'önemli olan uygulama' sözlerine atıf yaptı.
Temel hak ve özgürlüklerin güçlenmesi gerektiğini söyleyen Akdoğan 'bunun için herkesin sürece sahip çıkması gerektiğini' söyledi.
***
Havanın; genel analizi bu!
Ama kuşku üretici "koşullar da" yok değil.
Şöyle ki.
Meclis'te hal-i hazırda "kafa-göz" yaran bir İç Güvenlik Paketi var.
Kavgası büyük.
Bir de; HDP'nin "seçim barajı" takıntısı.
Ve Türkiye'nin yönetim şeklinin değişikliğine ilişkin; "Başkanlık" tartışmaları…
Şimdi; bu üç "koşula" HDP ve Kandil "zıt" duruşta…
Hükümet geri adım atar mı?
HDP geri adım atar mı?
Görüntü zor diyor…
O zaman der demez şu soru akla geliyor;
"Bahar aylarında silah bırakma" 7 Haziran'a yetişir mi?
Göreceğiz…
***
Her şeye rağmen…
Kürt sorunu siyasi ve barışçı yöntemle "çözüm" yoluna koyulursa,
Bu Türkiye’nin birliği ve demokrasisini güçlendirecek!
Hiç kuşkusuz ki; "Türkiye'yi her alanda" uçurur…
Tabi ki sadece Türkiye değil, bölgenin, Ortadoğu'nun geleceğine de "hamle" olacak…
***
Yazıya nokta koyarken!
Bir çift sözüm; "negatif" düşünce sahiplerine!
Süreç bitti.
Silahlara yeniden sarılacaklar…
Çözüm güvenlikte…
Bu hükümet bu işi beceremez…
"Barışı sağlayamaz" diyen "kan besleyicileri" yine çakıldınız.
Hevesleriniz; "kursaklarınızda" kaldı…
Size rağmen…
Sizi besleyenlere rağmen…
Şer'den, kan ve gözyaşından "nemalananlara" rağmen!
Vesayetçi; "babalarınıza" rağmen!
***
Barışa inanan.
Siyasi iradesini "demokrasiyle" buluşturan…
Silahın değil,
İnsanların "konuşması" gerektiğini savunanlar.
Acıların, ölümlerin "düştüğü yeri değil" tüm vicdanları acıttığını bilenler…
Kürdün Türk'ten,
Türkün de, Kürt’ten "başka" dostu ve yoldaşı olmadığına inananlar…
İşte bunların "yekvücutluğu" sizi "atıl" duruma hep düşürecektir…
Onun için;
Yeni Türkiye'de "yeni bir kardeşlik" mutabakatına Cumartesi günü "ortak imza" atıldı.
***
İşte.
Herkesin "kendisi" olduğu…
Ve olması gerektiğine "inanılan" hamleye; "omuz vermesi" lazım!
Bu dava; "hepimizin!"