ASLİ GÖREV, LÜTUF MU?
Eklenme: 8/22/2017 12:00:00 AM

Maalesef

Öylesine bir hale geldi ki

İnsanlar

Makamlar ve mevkiler gözetilmeksizin!

Sorumlu oldukları

Yani aslı görevlerini-işleri yerine getirmelerini

Getirirken, sunumları

Bir lütuf bir, devasa kazanım olarak görüyoruz

***

Şimdi

Kaldırım yapmak... Onarmak

Yol yapmak

Asfalt dökmek, bakımını yapmak

Su götürmek

Kanal döşemek

Kanalizasyonlar inşa etmek

çöp toplamak..

Kenti temizlemek

Park, bahçe yapmak!

İmar, yapmak..

Trafik akışını sağlamak..

Yayaların haklarını, sürücülerin, yasal mevzuatını ikmale getirmek..

***

Tüm bunlar

Hiç kuşkusuz ki bir yerleşim yerinin olmazsa olmazıdır

Bunu ikmal edecek de; yerel yönetimlerdir?

Yani Belediyeler

Peki

Bu hizmetler bir lütuf mu?

Yoksa bir hak mıdır?

Ya da yerel yönetimin, asli görevi midir?

***

Ne yazık ki

Bir bütünlük içerisinde; lütuf olarak görüyoruz

Ve aldanıyoruz

Emsalleriyle karşılaştırmak yerine; bir öncekiyle karşılaştırıyoruz

O yapmadı

Bak bu yaptı

O 8 yaptı, bu 10 yapmış diyerek; başarı grafikleştiriyoruz

Basit

Kişisel

Günübirlik

Asli görev.

Hak olan hizmetlerle avunuyoruz!

***

Her birinin görevi

Sorumlulukları

Asli ve hak olan hizmetin; ne kadarını yerine getirmiş olduğunu irdelemiyoruz...

Konumuna

Görev yetkisini, kötüye kullanıp-kullanmadığına sorgulama getirmiyoruz.

Yolsuzluk ve usulsüzlüklerine

Yanlışa

Keyfiyete bakmıyoruz!

Bakan varsa da, tu kaka ediyoruz.

***

Diyeceğim odur ki

İdeal toplum olma yolunda alınacak mesafe

Olması gerekenlerle olanlar arasındaki farktır

Azaldıkça; değişik kazanıma döner

çünkü...

Doğrular kişiye, zamana ve mekna göre değişiklik göstermez.

Doğru herkes için, her zaman ve her meknda doğrudur.

Doğru olanda

Yetkili ve etkili zevat kim olursa olsun

Makam ve mevki, ne olursa olsun

Kendi görev ve sorumluluklarından ne kadarını yerine getirmektedir; sorgulamasıdır?

Yapıyor muyuz?

Yapsak bir lütuf mu olur, asli görev mi olur?

Hangisi

***

NOT

Son söz

Kendini bilen insan, koltukta yücelmez

Olsa olsa

Bulunduğu koltuğu yüceltir!

***

***

KİME NİYET, KİME KISMET?

Uzun mu uzundu

Kendinden emindi

Yetkili ve etkiliydi

Olmasın mı?

Vali Yardımcısıydı

Hele ki, akçeli işlerin başında olmak

Öyle ya; herkese nasip olmaz

İki makam odası

Ki en lüks döşeme

Her biri için; on binlerce lira harcandı

Devlet malı deniz misali

Kapı önünde; dört makam aracının bulunması

Korumalar

Ve sınırsız harcama yetkisi

Milyonların altına imza atmak...

Saltanat bu olsa gerek

Gel keyfim gel; misali!

Ama, vaziyet kursakta kaldı gibi

çünkü, zat-ı muhteremin görev yeri değişti..

Kararnameye takıldı

Düşünüyorum...

Kendince oluşturduğu saltanat; kime kısmet olacak

Onu göreceğiz

Ama merakım; gideceği yerde ne yapacağı?

Neyse!

Kendi düşünsün...

***

RACONU BEN KESERİM!

Sonunda

Evet, sonunda Erdoğan patladı

Özellikle

Son dönemlerde, adına racon kesenlere

Asarız

Keseriz

Görevden alırız

Biz reisin keskin kılıçlarıyız diyerek!

***

Öyle ya

Medyada

Bürokraside

Siyasette

Bakanlıklarda

Parti genel merkezinde; kimler yoktu ki?

Hele ki danışmanlar

Velhasıl kelam; say say bitmez!

***

Hepsi

Bilumum

Söz birliği yapmışçasına

Ahkm keserek, mangalda kül bırakmıyorlardı

Reis böyle düşünüyor

Külliyenin kararı bu yöndedir

Asıl plan

Erdoğan şunu seviyor, şuna kızgın..

***

Gazete sütunları

TV ekranları

Nutuklarla dolu vaziyette; Reis adına racon kesiliyor

Ne yazık ki

Birileri onları dinlediği gibi

Sanki Erdoğan istiyormuş gibi de; istedikleri yerine getiriliyordu

Reis nam-ı hesabına!

***

Ve nihayet!

Erdoğan bıçak kemiğe dayanmış misali

Patladı

Tabiri caizse; bu palavracılara aldanmayın

Kimse kanmasın

Onlar benim sözcüm değil

Yazdıkları da, çizdikleri de

Ekran maymunu gibi; söyledikleri de

Zerre-i miskal; bağlamaz!

***

Eğer ki

Racon kesilecekse

Ben keserim

Eğer ki, konuşulacaksa, ben konuşurum.

Ki konuşuyorum

Kimse, reisçilik yapmasın, racon kesmesin

Reis böyle düşünüyor diyerek; aba altında sopa göstermesin

***

Özetle

Erdoğan; külliye yakınıyım

Şuyum

Buyum

Reisçiyim

Böyle düşünüyor diyenler palavracı

Kanmayın

Kala da alıp, prim vermeyin!

Benim aracıya ihtiyacım yok

Ben varım...

***

Bakalım

Erdoğanın bu çıkışı..

Uyarısı

Mahallenin palavracılarını nasıl, dizayn edecek..

Göreceğiz

Pek tabi ki, uyanıklara karşı da uyanık olacağız..

Yok artık, ahkam kesmek!