Ambalaj ve Pazarlama Çağında Lider Krizi
Eklenme: 12/25/2017 12:00:00 AM

Batı, en iyi ifadeyle, artık duraklama dönemine girmiştir. Bunu, ekonomilerindeki sarsıntılardan, aralarındaki ihtilaflardan ve boğuştukları sorunlar yumağından rahatlıkla anlayabiliyoruz. Ayrıca dünya siyasetinde ana kumandayı da Rus lider Putune kaptırmaları Batının krizde olduğunun bir başka göstergesi.

İşte Fransa, İngiltere, Avusturya, Amerika, İspanya, İtalya, hatta Yunanistanın siyasi ahvali

Bu ülkeler, sadece kendi içlerinde sorun yaşamıyorlar, çıkardıkları sorunlarla giderek dünyayı da daha sorunlu hale getiriyorlar. Hatta Amerika liderliği örneğinde olduğu gibi dünyayı felakete bile sürükleyebiliyorlar.

Bunun elbette birçok siyasal, sosyal ve ekonomik nedenleri var. Ancak burada liderlerin güçlü olmamasının da rolü çok büyüktür. çünkü bu ülkelerin liderleri ya genç ve deneyimsiz veya bildik anlamda saygınlığı olmayan, hatta liderlik vasıfları bile olmayan kişilerdir.

Bakın koca Fransa, 39 yaşındaki deneyimsiz Macrona emanet, Yunanistan 40 yaşındaki Ciprasa, Asuturya 31 yaşındaki Sebastian Kurza, dünyayı yöneten Amerika ise 40 yıldır küstahlığı ve kabalığıyla bir marka hline gelen tüccar Trumpa teslim.

Bunu ben demiyorum, Amerikalılar diyor

Trumpun biyografini yazan iki Amerikalı yazar, Trumpun karakterinin kendine duyduğu aşkla başladığını ve bittiğini söylüyor ve ekliyorlar Donald Trump, 40 yıldır küstahlığı ve kabalığıyla bir marka hline geldi. Agresif, tutarsız, ilkesiz, materyalist, kibirli, kurnaz, disiplinsiz biri.

OBrien ise onu şöyle tarif ediyor: Trump aslına bakarsanız yedi yaşında bir çocuk. Birebir çalışmasına rağmen entelektüel, duygusal, finansal ve kamusal açıdan son derece disiplinsiz, aşırı derecede narsist bir kişiliğe sahip. İlgilendiği tek şey kendi hayatı.

Peki, batı neden son dönemde sosyolog Paretonun tabiriyle Aslan veya Tilki tipli güçlü liderler değil de, ağırlıklı olarak çapsız liderler seçiyor?

Bunun birinci nedeni batı toplumlarının yaşadığı sorunlardır. çünkü 1980lerde kavuştukları ekonomik refahlarını yavaş yavaş kaybediyorlar. Önceleri ana gündemleri, refah seviyelerini artırma iken, şimdi göçmen sorunu, ekonomik ve diğer sosyal sorunlardan oluşuyor.

Bunlara karşı değişim vaat eden popülist liderler, hayalperest gençlerin ve refahtan en az pay alanların umut kapısı oluyor. Ayrıca her şeyden çabuk sıkılan batı gençliği, eski lider tipi yerine daha eğlenceli, tuhaf ve hatta büyüleyici bir halk figürleri istiyor.

Bu liderlerin seçilmesinin ikinci ve en önemli nedeni ise, imaj ve görsellik çağında sosyal medyada çok iyi pazarlanmalarıdır.

Politik imajlar ve güç sembolleri dünyasında yaşadığımızı ileri süren Jean Baudrillard, dünya liderlerinin seçimini bakın nasıl açıklıyor: dünya liderleri, başkanlar ve başbakanlar benzer şekilde önceden ambalajlanmakta ve liderlik sembolleri olarak seçimlerde satılmakta, elbisenin altında özünde ne yattığına bakılmaksızın oy sandığında alınıp satılmaktadır.

Baudrillardın sözünü ettiği ambalaj ve pazarlamanın lider seçimindeki etkisini 2002 seçimlerinde biz de yaşamıştık. Hiçbir ideolojik tabanı ve siyasi geçmişi olmamasına rağmen, sarı saçlı, mavi gözlü yakışıklı Genç Parti başkanı Cem Uzan, girdiği ilk seçimde %7.25 oy almıştı. çünkü bir taraftan değişim vaat ediyor, diğer taraftan da tüm servetini ambalaj ve kendisini pazarlamaya harcıyordu.

Medya, imaj ve görsellik çağında artık tercihler, derinlemesine bir düşüncenin sonucu olmuyor. Real ihtiyaçlardan ziyade, medyanın, ağırlıklı olarak da sosyal medyanın öne çıkardığı kişiler rağbet görüyor. Traump örneğinde olduğu gibi.

Her şey görselliğe, yüzeyselliğe indirgendiği için, genç ve yakışıklı liderler göze daha çok hitap ediyor. çipras, Marcon ve Kurz örneğinde olduğu gibi.

Bu zahir persetliğin yüzeyselliğin, sığlığın bedelini onlarla beraber tüm insanlık ödüyor.