BEDİÜZZAMAN'IN MÜNÂZARAT'I
Eklenme: 24.10.2025 00:00:00

36. Menfaat üzerine dönen siyaset canavardır.

37. Aç canavara karşı tahabbüb, merhametini değil, iştihasını açar. Hem de diş ve tırnağının kirasını da ister.

38. Zaman gösterdi ki, Cennet ucuz değil; Cehennem dahi lüzumsuz değil.

39. Dünyaca havas tanınan insanlardaki meziyet, sebeb-i tevazu ve mahviyet iken, tahakküm ve tekebbüre sebep olmuştur. Fukaranın aczi, avamın fakrı, sebeb-i merhamet ve ihsan iken, esaret ve mahkmiyetlerine müncer olmuştur.

40. Birşeyde mehsin ve şeref hsıl oldukça, havassa peşkeş ederler. Seyyiat olsa, avama taksim ederler.

41. Gaye-i hayal olmazsa veyahut nisyan veya tensi edilse, ezhan enelere dönüp etrafında gezerler.

42. Bütün ihtillt ve fesadın asıl madeni ve bütün ahlk-ı rezilenin muharrik ve menbaı, tek iki kelimedir.

Birinci kelime: Ben tok olsam, başkası açlıktan ölse bana ne.

İkinci kelime: İstirahatim için zahmet çek; sen çalış, ben yiyeyim.

Birinci kelimenin ırkını kesecek tek bir devsı var ki, o da vücub-u zekttır. İkinci kelimenin devsı hurmet-i ribdır. Adalet-i Kurniye lem kapısında durup, ribya Yasaktır, girmeye hakkın yoktur der. Beşer bu emri dinlemedi, büyük bir sille yedi. Daha müthişini yemeden dinlemeli.

43. Devletler, milletler muharebesi, tabakat-ı beşer muharebesine terk-i mevki ediyor. Zira, beşer esir olmak istemediği gibi, ecr olmak da istemez.

44. Tarik-i gayr-ı meşru ile bir maksadı takip eden, galiben maksudunun zıddıyla ceza görür. Avrupa muhabbeti gibi gayr-ı meşru muhabbetin kıbetinin mükftı, mahbubun gaddrne adavetidir.

45. Maziye, mesibe kader nazarıyla; ve müstakbele, mesye teklif noktasında bakmak lzımdır. Cebir ve İtizal, burada barışırlar.

46. çaresi bulunan şeyde acze, çaresi bulunmayan şeyde cezaa iltica etmemek gerektir.

47. Hayatın yarası iltiyam bulur. İzzet-i İslmiyenin ve namusun ve izzet-i milliyenin yaraları pek derindir.

48. Öyle zaman olur ki, bir kelime bir orduyu batırır, bir gülle otuz milyonun mahvına sebep olur. Öyle şerit tahtında olur ki, küçük bir hareket, insanı l-yı illiyyne çıkarır. Ve öyle hl olur ki, küçük bir fiil, insanı esfel-i sfilne indirir.

49. Bir tane sıdk, bir harman yalanları yakar. Bir tane hakikat, bir harman hayalta müreccahtır.

Her sözün doğru olmalı; fakat her doğruyu söylemek doğru değil.

50. Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.

51. İnsanları canlandıran emeldir, öldüren yeistir.

52. Eskiden beri il-yı kelimetullahı ve bek-yı istiklliyeti ve İslm için farz-ı kifaye-i cihadı deruhte ile kendini, yekvücut olan lem-i İslma fedaya vazifedar ve hilfete bayraktar görmüş olan bu devlet-i İslmiyenin felketi, lem-i İslmın saadet ve hürriyet-i müstakbelesiyle telfi edilecektir. Zira şu musibet, maye-i hayatımız olan uhuvvet-i İslmiyenin inkişafını hrikulde tcil etti.

53. Hıristiyanlığın malı olmayan mehsin-i medeniyeti ona mal etmek ve İslmiyetin düşmanı olan tedennyi ona dost göstermek, feleğin ters dönmesine delildir.

54. Paslanmış bhemt bir elmas, daima mücell cama müreccahtır.

55. Herşeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise mneviyatta kördür.

56. Mecaz, ilmin elinden cehlin eline düşse, hakikate inkılp eder, hurfta kapı açar.

57. İhsan-ı İlhden fazla ihsan, ihsan değildir. Herşeyi olduğu gibi tavsif etmek gerektir.

58. Şöhret, insanın malı olmayanı dahi insana mal eder.

59. Hads, maden-i hayat ve mülhim-i hakikattir.

60. İhy-yı din, ihy-yı millettir. Hayat-ı din, nur-u hayattır.

61. Nev-i beşere rahmet olan Kurn, ancak umumun, lakal ekseriyetin saadetini tazammun eden bir medeniyeti kabul eder. Medeniyet-i hazıra, beş menfi esas üzerine teessüs etmiştir:

1. Nokta-i istinadı kuvvettir. O ise, şeni tecavüzdür.

2. Hedef-i kastı menfaattir. O ise, şeni tezhumdur.

3. Hayatta düsturu cidaldir. O ise, şeni tenzudur.

DEVAM EDECEK