Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan vekili Kadir Özbek yanına seçilmiş kurul üyelerini de alarak bir basın toplantısı düzenledi. Bu basın toplantısında özelilkle Anayasanın 2.maddesined ifadesini bulan Türkiye Cumhuriyeti Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir ilkesine vurgu yaptı. Hükümetin TBMM sine getirmeye çalıştığı Anayasa Değişikliğinin Yargı Erkine önemli ölçüde zarar vereceğini, bu itibarla Anayasanın 2.maddesine aykırılık teşkil edeceğini vurguladı. Ben genel olarak yazıyorum, bu değişiklik tasarısının kanunlaşması halinde Anayasanın 6 ve 9.maddelerine de aykırı olacağını söyledi. Aslında dünkü yazımızda Ak Partinin TBMM sine getirmeye çalışıtğı Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi halinde , yıllardan beri ülkemiz üzerindeki Askeri ve Yargısal Vesayetin sona ereceğini, bu durumun Avrupa Birliği standartlarını yakalamamızda , ülkemizin gerçek bir demokrasiye evrilmesinde önemli işlev göreceğini belirtmiştim. Ak Partinin getirmeye çalıştığı hiçbir düzenlemenin ne ülkemizi, ne toplumumuzu ve nede kurumlarımızın çalışmasını geriye götürecek bir bağnazlık taşımadığını ehli vicdan sahibi herkes kabul ediyor. Ama statükodan yana olanlar, ülkeyi toplum vicdanına aykırı biçimde idare etmeyi kendilerine vazife bilenler, ele geçirmiş oldukları kurum ve kuruluşarın insanımız yararına görev yapmasına razı olmayanlar, her türlü ilerlemenin önüne geçmek için, çok büyük direnç gösteriyorlar. Kadir Özbek görevi olmadığı, üstüne vazife olmadığı halde MİLLİ İRADEYE VE ONUN TEMSİLCİLERİNİN OLUŞTURDUĞU TBMM sine MEYDAN OKUYOR. İKTİDARI VE ONUN TEMSİLCİLERİNİ KERAMETİ KENDİNDEN MENKUL KİŞİ VE KURULUŞLARA HEDEF GÖSTERİYOR. Asgari deyimi ile yapılmak istenen Anayasa değişikliğinin Anayasanın 2.maddesindeki Hukuk Devleti ilkesine aykırı olduğu iddiasını şimdiden ortaya atarak, Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkisi olmadığı halde Anayasa değişikliğini bu açıdan şimdiden incelemeye alması için baskı ve tehdit oluşturmaya çalışıyor. HSYK ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin sayısının arttırılmasının Hukuk Devleti ilkesini zedeleyen ne gibi bir yönü var, bunu izah edemiyor. O ,sadece yeni düzenleme içerisinde de Adalet Bakanı ile Müsteşarının bulunmasını içine sindiremediğini üstüne basa basa söylerken, bu ilkeyi getirenin Ak Parti olmadığını gözlerden ırak tutmaya çalışıyor. Nerede ise HSYK nın ülke içerisinde Vatikan gibi "tam bağımsızlığını" ilan edecek. Onun bu yaptığı tam anlamı ile yasama erkine tecavüzdür. Ve demokrasi ile idare edilen dünyanın hiçbir ülkesinde buna benzer bir çıkışı, statükoyu muhafaza savaşını kimse görmemiştir. Aslında o gerçek anlamı ile Yargı erkini elinde bulundurmanın verdiği rahatlıkla görevini kötüye kullanıyor. Nasıl olsa beyefendiyi yargılayacak bir makam yok Türkiyede. Onların bu şımarıklığının sebebi, 28 Şubat sürecinde aldıkları gazla, Hükümetlerin ve kimi siyasi partilerin başında boza pişirme imkanı bulmalarıdır. Ben Hükümetin yerinde olsam bir şekilde 28 Şubatta Tümgeneral Erol Özkasnakın davetine icabetle,bilgilendirme adı altında ajitasyona uğratılan Hakim ve Savcıların görüntülerini televizyon ekranlarına verir ve böylece milletimizin, o görüntülerden gerekli dersi çıkartarak, bugünleri anlamalarına yardımcı olurdum. Devlete ve Millete karşı suç işlemek için organizasyonlar içerisine giren bir SAVCIYI koruma zırhına alarak, millet adına soruşturma görevini yerine getiren bir başka SAVCIYI görevden almak zaten olup biteni çok güzel izah ediyor. Suç işlediği iddia edilen birisini korumaya almak, kanunen suç değilmi? İnsanın aynı kişi için yapılan 4 ayrı tutukluluğa itirazı reddeden Hakim ve Savcılardan biraz olsun yüzü kızarır ve yaptığına bin pişman olup yerinde oturur. Ama o durmuyor saldırıyor. Çünkü daha önce bu saldırı görevini ifa edenlerin yaptıkları kanunsuzluklar fahşolunca, şimdi görevin kendilerine düştüğünü zannediyor!!! Kadir Özbekin yaptığı tam bir 24 Mart Muhtırasıdır ve suçtur. Benim bu değerlendirmem hafife alınmamalıdır.