ABD BUNDAN SONRA NE YAPMALI NE YAPMAMALIDIR
Eklenme: 9.11.2012 00:00:00

Amerikalılar, Ortadoğudan/İraktan/ askerlerini çeken, Afganistandan çekilme arzusunu izhar eden, Suriye işine bulaşmayan ve bunu Iraktaki gibi bir belaya saplanmak, çukura düşmek istemiyoruz cümleleri ile ifade eden ve İrana saldırmak isteyen İsraile otur oturduğu yerde diyen Obama yönetimine yeniden oy verdiler ve onu ikinci kez başkan seçtiler.

Aslında bir paragrafta çok şey ifade ettiğimizi zannediyoruz.

Siz zaten dünkü yazımı okuduysanız, ki o yazı ABD deki seçim saatinin başlamasından saatlerce önce yazıldı, şu hususların belirtildiğini göreceksiniz.

ABD oldum olası kendisini dünyanın jandarması görüyor, bu ilanihaye sürdürülecek bir tutum değil,

Yalan dolan üzerine inşa edilmiş ihbarlar üzerine sokağa çıkan zabtiye, Irakta, Afganistanda milyonlarca masum insanın ölümüne sebep oldu,

O bu hareketleri ile dünyanın ekonomik, sosyal, siyasi dengesinin bozulmasına yol açtı, milyonlarca insanın ölümü üzerine inşa edilmek istenen yeni idare biçiminin, adına şimdilerde hep demokrasi diyorlar, ortaya çıkardığı vahim sonuçlar, bölge insanlarının güven duygusunu yok etti,

ABD liler de binlerce evlatlarının sudan sebeplerle ölümüne bir türlü anlam veremediler ve trilyonlarca dolar miktarındaki kayıplarının ana sebebinin ülkede Cumhuriyetçilerin uyguladığı öldürmezsen yaşayamazsın cümlesi ile formüle edilen bahtsız bedevi politikası olduğunu gördüler ve bu politikalardan vazgeçme sözü veren Obamayı destekleyecekler dediğimin, farkına varmışlardır.

Vahşi kapitalizmin amansız pençesine düşen batılılar bugüne kadar doğunun zengin kaynaklarını ülkelerine aktarabilmek için, hep öldürmeyi seçtiler. çünkü kimse elindeki zenginliği kolay kolay yok yerine bir başkasına kaptırmak istemez. Cebren ve hile ile batıya aktarılan doğunun zengin kaynakları, batı insanını paradan başka bir şey düşünmeyen vahşi bir domuz haline getirdi.

Hakkı güçte arayanlar, dünya insanlığına çok zulmettiler.

Yoksa batıda toprakları itibariyle kıytırık ülkelerin nasıl oldu da bu kadar zenginliğe kavuştuklarının başka izah tarzı yoktur.

Batı kapitalizmi sistemini ayakta tutup, uzun yıllar sürdürmek için, doğu ülkelerinin yönetimlerine faşist cuntacıları getirdiler.

Bunun en önemli örneği olan Türkiyenin 1960 yılından beri Faşist Cuntacıların yönetiminde neler kaybettiklerine bakmak yeterlidir.

Biraz daha öteye gittiğimizde, koca Osmanlı Padişahlığının birinci dünya harbi ile yıkılması üzerine, bizdeki sergerdeler, İngilizlerin mi, Almanların mı, Amerikalıların mı mandasını kabul edelim diye açık açık tartıştılar.

O arada kaldı, sonra Türkiye Cumhuriyeti kuruldu, bunlar biri birinden farklı şeylerdin denilmesin. O zincirin halkaları, 1 Mart 2003 tezkeresinin reddine kadar hiç kopmadı.

Türkiye örneği böyle iken, bölgemizde de yine 1 Mart 1979 da(tevafuka bakın) İran dini lideri Humeyni(Rahmetullahi aleyh) ülkesine döndü ve İran İslam Devrimini başlattı.

Faşist Şah yönetiminin iş başından uzaklaşması, gerçek manada doğu insanının gözünü açtı.

Batılı emperyalistler ülkemizden ve bölgemizden ellerini hiç çekmediler.

İran Irak savaşı, Irakın Kuveyti işgali, Kandile PKK nın yerleştirilmesi ve şimdi Suriye iç savaşı.

Konumuz o olayları açıp ABD nin yaşadığı süreci görmezden gelmek değil.

ABD bir dünya devidir.

14 tane nükleer başlıklı silahlar taşıyan, her birisinde 5680 askerin görev yaptığı ve yine her birisinde yüzlerce savaş uçağı bulunan savaş gemileri var. Ve bu gemilerin her birisi yüz bin ton ağırlığında, yanlış duymadınız yüz bin ton. Gemiler kendi limanlarından ayrıldıktan sonra 30 yıl limanlarına dönmeden nükleer yakıtları ile denizde kalabiliyorlar.

Durum böyle ama, aynı ABD Bush yönetimi ile tam bir açmaza sürüklenmişti.

Onun pisliklerini temizlemek için yola çıkan Obama 450 trilyon dolarlık borcu yükselmese de azaltmadı. Iraktan çekildi, Afganistandan 2014 te çekilecek. Suriye işine doğrudan müdahil olmadı. İşi Suriye muhaliflerine ve biraz da Türkiyeye havale etmiş görünüyor.

Hakkı güçte gören Emperyal ABD deki yönetim anlayışı, Obamanın ikinci dönem başkanlığı ile çok farklı kulvarlara evrilme yolundadır ve buna mecburdur.

Sahibi olduğu nükleer gücün artık başka sahipleri de var.

Sonuç olarak bu seçim sonuçları tüm dünyaya şunu gösterdi.

1-ABD kendi içinde yeniden yapılanmak zorundadır.

2-Hakkı güçte gören politikalarını terk etmek mecburiyetindedir.

3-İsrailin her eyleminden ötürü onu desteklemek zorunda olmadığını deklare etmelidir.

4-İslam ülkeleri ile ilişkiler, karşılıklı menfaatler ve dostluk çerçevesinde yeni bir düzenlemeye tabi tutulmalıdır.

5-Ne ABD ve ne de İsrail İrana saldırıyı akıllarının ucundan geçirmemelidir. Seçim öncesi ABD veya İsrailin İrana saldırısı mümkün değil demiştim, bu seçim sonuçları bu türden saldırıları imkansız hale getirdi, bu görmezden gelinmemelidir.

HİLLARY: Hillary Clinton eşi Bill ile bir benzinciye uğramışlar, benzin aldıkları sırada, Hillary Benzinci genç ile samimiyeti iyice ilerletmiş. Bu durumu biraz kıskançlıkla seyreden eşi Bill Clinton Hllarye ne o , bu samimiyet de nereden geliyor diye sormuş. Hiç demiş, Üniversiteden arkadaşım, az kaldı evlenecektik.

Bill Hilarye bak iyi olmuş, benimle evlenince Başkan eşi oldun.

Hillary yok o iş bildiğin gibi değil, o çocukla evlenseydim, Başkan yapardım, demiş.

AKLIN YOLU: 30 Ekim 2012 tarihinde Yapmayın Allah Aşkına başlıklı yazımı okumuştunuz. Orada Atatürk heykeline çelenk bırakma meselesinin niye bu kadar sorun yapıldığını, milli bayramlarda isteyenin gidip çelenk bırakma hakkı verilmesinin ne gibi bir mahzuru olduğunu yazmış, bırakın isteyen gidip çelengini bıraksın, bu kadar mı aklımızı kullanmayacağız demiştim. O yazı karşılık buldu. Sayın İç İşleri Bakanı Valiliklere gönderdiği genelgede 24 saat önce bildirimde bulunmak koşulu ile kurum ve kuruluşların Atatürk heykellerine çelenk bırakmakta serbest olduğunu açıklamış. İşte bu kadar.