ADINI İMAN KOYDUM
Eklenme: 19.03.2011 00:00:00

Taraf gazetesi yine yapacağını yaptı, Assange dan Vilikilks belgelerinin 2000 ila 2010 yılına ait Türkiye ile ilgili belgelerini yayınlama hakkını elde etti. Dün yayınlanan birinci bölümdeki belgelerde, Türkiye de görev yapan ABD li diplomatların Fethullah Gülen Hocaefendi ile ilgili açıklamalarına yer verildi. ABD li diplomatların tamamı, Fethullah Gülen hoca ile ilgili olarak Beyaz Saraya, Pentegona çeşitli mesajlar çekmişler. Onun niyetinin ne olduğunu kendilerince yorumlamaya çalışmışlar. Türkiyedeki tesisleri, okulları, yurtları, yuvaları gezmişler. Hiç kuşkusuz bunu yaparken, hem bilgi edinmeye çalışmışlar ve hem de istihbarat toplamışlar. Hocaefendinin öncelikle sağlık sorunları ile ilgili olarak ABD ye gittiğini biliyoruz. Ama o arada Türkiyede 28 Şubat sürecinin bütün yoğunluğu ile devam etmesinden ve hakkında ardı arkasına davalar açılmasınadan ötürü, ABD nin sığınılacak bir liman olarak görülmesi de mümkün. Türkiyede hakkında ardı arkasına açılan davalar için yapılan soruşturmalar, Hocanın ABD ye gitmesi sebebiyle büyük zaman aldı. Eğer Hocaefendi Türkiyede kalmış olsa idi, 28 Şubatın soğuğunda onu derhal derdest etmeyi planlıylorlardı. İçeri girdiğinde tüm cemaatin nefesini kesecekler, yurtları yuvaları dağıtacaklardı. Ama Ak Parti İktidarının oluşturduğu güven ve istikrar iklimi, heriflerin hevesini kursaklarında bıraktı. Ortamın stabil hale gelmesi sebebiyle, hiç kuşkusuz hakimler de olaya daha serinkanlı bakma imkanı buldular. Orhan Karadenizin başkanlığında Ankara 9.Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava beraatle neticelendi. Orhan beyi Diyarbakırda çalışmasından ötürü tanıyorduk. O, yargıladığı sanıklara biraz fazlaca ceza vermekle bilinirdi.  Ama kalbi şeker gibi bir insandı. İşe bakın, Orhan beyin oğluna biz Diyarbakırda vakıf olarak gerekli özeni göstermiş ve o yavrunun iman ve inanç konusunda hakkı hayatı için elimizden geleni yapmıştık. 28 Şubat sürecinin soğuk ve boğuk yüzüne rağmen, Orhan bey yapmış olduğu yargılama neticesinde isnatların geçersiz, delillerin yetersiz olmasından ötürü hoca hakkında beraat kararı verdi. Kendisine yakın olan kişilerle gizli örgüt kurduğu ve cemaati Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmaya, Hükümeti vazifesinden mene çalıştığı iddia ediliyordu. Fakat hoca tek başına yargılandı. Yani o tek başına bir örgüt oluşturmuştu!!! Ankara 9.Ağır Ceza Mahkemesi bunu absürd bir iddia olarak gördü ve beraat kararı verdi. Dosyası Savcı tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtaya gitti. Yargıtay beraat kararını onadı. Tashihi karar cihetine gidildi. Yargıtay 9.Ceza Dairesi verdikleri kararın tashihini gerektiren bir husus olmadığına hükmetti. Hocanın ABD den dönmesi için yasal bir engel kalmamıştı. Onun yurt dışına gitmesi için çenği tutanlar, bu defa niye dönmüyor diye hayıflanmaya, dillerini dişlemeye başladılar. Gizli emelleri var, o bir gün gelecek, Humeyni gibi bu ülkeye dönecek diyenler, yok yok ABD nin adamı, şimdi dünyaya ılımlı İslamı yaymaya çalışıyor, ABD nin amaçlarına hizmet ediyor davulunu çalanlar, def dümbelek döndürenler, akla hayale gelmedik iftiralar attılar. Üzelerek söylemeliyim ki, bunu kimi Müslümanlar da yaptı. O, her defasında yapmış olduğu açıklama ile bütün bu çirkin iddiaları reddetti. Ben kendi başına garip bir Müslümanım, dinimi yaşamaya çalışıyorum, benim kimsenin adamı olmam söz konusu değil, ben şucu bucu değilim, beni seven insanlara Fethullahçı diyenleri Allaha havale ediyorum. Beni seven insanların yurtlar, yuvalar yapmaları, vakıflar kurarak insanlığa hizmet etmelerinin nesi yadırgınayor anlayamıyorum, ülkem insanlarının, gençlerinin dünya ilmi gelişmelerinde yer almalarını ve dünya gençliğine ses soluk olmaları niye eleştiriliyor diyordu. Ama ona rağmen, hakkında herhangi bir isnat olmamasına, dava bulunmamasına rağmen niye dönmüyor diyenler, hele islami kesimin bir kısım insanları, Vikiliks belgelerinin yeni versiyonunu görünce küçük dillerini yutmuşlardır. Onun Türkiyeye gelmeyiş sebebi çok net ve açıktı. Diyordu ki Hoca, bin yıl sürecek 28 Şubatın soğuk yüzü hala şeşü beş gözleri ile ortalığı rasat ederken, benim dönmem bahane edilerek, özellikle Ak Parti iktidarını zayıf düşürecek bahaneler üretebilirler, varsın olsun, ben dönmeyeyim, yeterki Milletimin bahtı açık olsun, talii uğursuzluğa maruz kalmasın diyordu. İşte Vikiliks belgeleri ile görüyoruz ki, ABD nin gerek Türkiyedeki işbirlikçileri ve gerekse ABDnin bizzat yönetimi, Hocayı ülkeden çıkarmak için çalmadık kapı bırakmamış. Ama Hoca ve  Avukatları,  bu defa papucun tekinin o kadar ucuz olmadığını göstermek için ABD de tüm yasal yolları denemişler, Onun dünya insanlığına eğitim alanında büyük imkanlar sağladığını, hem yaşantısı ve hem ilmi kariyeri ile ispat ettiğini kanıtlamışlar ve ABD Federal Mahkemesinin yurt dışı etme kararını iptal ettirmişler. Hoca bu şekilde ABD de kalma imkanı bulmuş. Hani hoca ABD nin adamı idi, Hani Ilımlı İslamı yaymak için ABD ile anlaşma yapmıştı, Hani onun esas amacı bir gün Humeyni gibi Türkiyeye dönmekti, Hani Devleti ele geçirmek için gizli planları vardı. Bunların hepsinin yalan dolan olduğu ortaya çıktı işte. Dünya adına bir tek kuruşu olmayan, yurttan yuvadan yoksun bir müminin, Vikiliks belgeleri ile nasıl bir zulme maruz kaldığı gün yüzüne çıktı. El alemin ne dediğine ben hiçbir zaman bakmam. Amma olan biteni başkalarının gözü ile görme bahtsısızlığını yaşayan İslami kesimin insanlarına, Vikiliks belgeleri önemli bir ders oldu. 1990 yıllarda Halidiye Eğitim Vakfı bünyesinde açmış olduğumuz Dicle Kolejinin bahçesinden, belimden ameliyatlı olduğum halde taş toplarken, yaşadığım duygular ne ise, şimdi de aynı duyguları yaşıyorum. ADINI İMAN KOYDUM.