Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin, CHP sine Anayasa değişiklik teklifinin Mahkemeye taşınmaması halinde üzerinde fırtınalar koparılan 3 maddenin oylamasının ayrı yapılabileceğini söyledi. Yani HSYK nın ve Anayasa Mahkemesinin yapısını değiştiren ve seçim usullerini yeniden belirleyen maddeler ile Siyasi Partilerin kapatılmasını yeni sisteme bağlayan maddenin , diğer Anayasa değişiklik maddeleri ile referanduma gitmesi halinde, ayrı ayrı oylanabileceğini açıkladı Sayın Bakan. CHP si en üst perdeden bunu ahlaksız bir teklif olarak değerlendirdi. Sen nasıl Adalet Bakanısın, böyle bir şeyi nasıl söylersin,bizim en tabii hakkımız olan Anayasa Mahkemesine müracaatımızı engellemeye senin ne hakkın var, hangi yetki ile bunları söylüyorsun gibi absürd laflar etti. Aslında Baykalın bu tür küçümsemeleri çok meşhurdur. Halk katmanlarından gelen Anadolu insanının bir yerlere gelmesini hiç içine sindiremez, ağzına geleni söyler. Baykalın bu tavrının altında yatan, ANAYASA MAHKEMESİNİ KUTSAMA DÜŞÜNCESİDİR. Onun bu düşünce ile Anayasa Mahkemesini bir mabet haline getirdiğini ve oradaki Hakimlere bir anlamda yağ çekmek istediğini anlamayan mı var. Mahkeme üyelerinin de bir kuş gibi ağızlarını açtıkları ve davanın bir şekilde önlerine gelmesini beklediklerini herkes görüyor. Bu yağlı gönderme elbette iştahlarını kabartacaktır. Ama Sayın Baykal bilmeli ki, bu millet Anayasa Mahkemesini bir mabet gibi görmüyor ve onun bu siyasi yapısı sebebiyle verdiği kararlara itimadı, öyle üst düzeylerde falan değil. 27 Nisan Bildirisi üzerine( ki o bal gibi bir ihtilal açıklaması idi, zira karar gereğine Anayasa Mahkemesi üyeleri intizar etmese idi, sonucun nereye varacağını şu an için tahmin edemiyoruz) Bu millet 367 kararını hatırlıyor, Anayasanın 10 ve 42.maddelirende yapılan değişikliğin, hangi temele oturtularak iptal edildiğini biliyor. Dün akşam NTV de Can Dündarın sorularını yanıtlarken, 30 maddelik Anayasa değişiklik teklifinin 3 maddesine muhalefet ettiklerini söyledi,diğer maddeler ile bir sıkıntılarının olmadığını ifade etti sayın Baykal. O ZAMAN YAPMALARI GEREKEN BİR ŞEY YOK MU? BANA GÖRE VAR. İŞTE TEKLİFİM. CHP si GENEL KURULDA DİĞER MADDELERİN HALK OYLAMASINA GİTMESİNİ ENGELLEYECEK BİÇİMDE OY KULLANSIN, YANİ 27 MADDE 367 OY İLE MECLİSTEN GEÇSİN. O ZAMAN,HEP MÜDAHALE ETSİN,HAKEM ROLÜNÜ ÜSTLENSİN, GEREKLİ ÖNLEMİ ALSIN DEDİKLERİ SAYIN CUMHURBAŞKANI BELKİ DEĞİŞİKLİĞİN BÜTÜNÜNÜ DEĞİL, DİĞER 3 MADDEYİ HALKOYUNA SUNAR. SAYIN CHP LİLER NE DERSİNİZ. İşte size çok ahlaklı bir teklif. Madem 27 maddeye karşı değilsiniz, verin oyunuzu, böylece muhalefetin her şeye karşı olmak anlamına gelmediğini, uygun bulduğunuz konularda destek çıktığınızı, böylece yıkıcı değil, yapıcı bir muhalefet olduğunuzu ispat edin. Yaparlar mı? İmkanı yok yapmazlar. Çünkü ne diyorlardı, bu MECLİS Anayasayı değiştirme "yetisini" kaybetmiştir, seçimler sonrasına bırakalım, ondan sonra gelen Meclis gerekli değişikliği yapsın. Meclisin parasını pulunu alın, her türlü imkanından yararlanın, orada burada halka cakanızı satın, sıra en önemli görevinizi yapmaya geldiğinde;bu Meclis Anayasayı değiştirme özellilğini yitirdi deyin Zaten şimdiye kadar hangi dönem Meclisi, Anayasada köklü değişiklik yapabilir, bu imkana sahiptir dediniz ki?
ULA ANDREW ARATO DA KİM
Dünkü yazımda Deniz Baykalın NTV nin Canlı Gaste proğramını yapan Can Dündar ile olan mülakatından birazcık bahsetmiştim. Baktım Deniz Baykal ne söylese, Can Dündar yutuyor. Deniz bey öyle açıklar veriyor ki, hah diyorum, Can Dündar şimdi soruyu yapıştıracak, ııınn olmuyor, sormuyor. Baykal iki de bir Arato şöyle söylüyor, böyle söylüyor diye konuşmalarına önemli dayanak bulduğunu açıklıyor. Can Dündar, Sayın Baykal, "le bu Aratoda kim, bize ne onun söylediklerinden , siz onun bu söylediklerinin hakikaten millet , memleket lehine olduğunu nereden biliyorsunuz" demiyor. Ben oturduğumu yerde kıvranıp duruyorum. Hani yazar çizer takımındanız ya. Aratoyu ben niye bilmiyorum, diye hayıflanıyorum. Ama Allah var kendi kendime "ya tamam Arato yabancı bir adam,yıllarca Türkiyede kalmış, bizi tanımış, Türkçeyi çok iyi öğrenmiş, sistemimizi biliyor, Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi halinde muhtemel gelişmelerden haberdar, ama herhalde son 7-8 seneden beri Türkiyeyi terketmiş, insanlarımızı unutmuş, o nedenle bu türden değerlendirmeler yapıyor" diye bilgiçlik taslıyorum, iç dünyamda. Evden işe giderken, Arato, Arato,Arato diye tekrarlıyorum. Bu ismi unutmayayım , ona göre bir araştırma yapayım diyorum. Yazıhaneye geliyorum birden Otara Otara Otara demiyeyim mi? Yok ya o isim böyle değildi, ama Otara da ne diye alıp veriyorum. Bu işte bir "terslik" var deyince, kelimeyi tersinden okumak aklıma geliyor. Hah işte Arato ortaya çıkıyor. Bu Aratonun tam ismi Andrew Arato imiş. Macar asıllı bir Amerikalıymış. Türkçeyi hiç okumasını , yazmasını bilmezmiş. Türkiyeye hiç gelmemiş. Ama Baykalın kendisine referans yaptığı bu Arato, TBMM sinin Anayasa değişikliğini kabulünden sonra, CHP si Anayasa Mahkemesine gitmeli, Zaten Anayasa Mahkemesi ,üç önemli değişikliğin, yani HSYK ile Anayasa Mahkemesinin Yapısını değiştiren maddeler ile Siyasi Parti Kapatma ile ilgili değişiklikleri Anayasanın 1-2 ve 3 ncü maddelerine aykırı bulacağı, bu konunun Anayasanın 4.maddesi ile sabit olduğu, Hukuk Devleti ilkelerinin zedelenmesinden ötürü, Anayasa Mahkemesinin halk oyuna gidilmeden değişikliği iptal edeceğini söylüyormuş. Biz bu numarayı lise yıllarında çok sık yapardık. O günlerde sınıflar arasında bir konu hakkında " fikri münazaralar" yapılırdı. Fikrimizi kuvvetlendirmek için özellikle yabancı isimlerden birisini seçer ve George Filamingo diyorki, diye başlar, düşüncelerimize kuvvet kazandırmaya çalışırdık. Baykalın ki de öyle. Şimdi Andrew Aratonun kim olduğunu ve ne dediğini öğrendiniz mi? Andrew Baykal diyor ki? Ne? Hiç.