"Mısırın büyük halkına, halkın meşru haklarını tanıyan silahlı kuvvetleriniz Mısır halkına karşı güç kullanmadı ve kullanmayacak. Barışçıl ifade özgürlüğü herkesin hakkıdır. Silahlı kuvvetler, yüce Mısır halkının meşru taleplerinin farkındadır ve bunları tanımaktadır. Silahlı kuvvetlerin sokaktaki varlığı sizin iyiliğiniz ve güvenliğiniz içindir. Bu büyük halka karşı güç kullanılmayacaktır. Mısır Silahlı Kuvvetlerinin bu açıklaması çok önemlidir. Biz yazımızı yazarken, Mısır Halkı da meydanlarda toplanmaya başlamıştı. Akşama kadar gelişmeleri tabii ki takip edeceğiz. Kardeş Müslüman Mısır halkının en küçük bir zarar görmemesini diliyoruz. Tarihleri boyu zulüm ve işkencelere maruz kalan Müslüman Mısır halkı inşallah bu defa arzu ettiği öz yönetimine kavuşma imkanı bulur. Bu ülkeden firavunlar, şeddadlar, Nemrudlar gelip geçti. İnşaallah bu son firavun kalıntıları da ülkeden defolup gidecektir. Müslüman Mısır Halkı çok kararlı bir şekilde zalimlerin üzerine üzerine gidiyor. Hüsnü Mübarek evlatlarını ve akrabalarını Mısırdan gönderdikten sonra, son kozunu oynamaya başladı. Acaba ABD ve İsrail yardımıma koşar mı? diye bekliyor. İnanın şu ana kadar olup bitenlere rağmen, hala koltuğundan ayrılmamasının tek sebebi, ABD den ve İsrailden gelecek yardıma gözünü dikmiş olmasıdır. İsrail Sina çöllerinden çekilmesi karşılığında Mısır ile barış anlaşması yaptı. İşgali altında bulunan Sina çöllerindeki toprakları Mısıra iade etti. Peki karşılığında ne aldı? Filistin topraklarını, Gazzeyi tümü ile kontrolü altında tutacak kararları, Mısıra kabul ettirdi. Mısır yıllardır bir milyondan fazla Filistinli Müslümanın yaşadığı Gazze şeridinin sınır kapısı olar REFAHI , İsrailin talebi üzerine kapatmış bulunuyor. Gazzeliler yer altından kazdıkları tüneller sayesinde en tabii ihtiyaç maddelerini, Mısırdan temin etmeye çalışıyor. Bu arada Mısır halkı da kardeşlerine yardım etmek için canla başla mücadelelerini gizli gizli sürdürüyorlar. Hüsnü Mübarek yönetimi gerek Gazze şeridinde yaşayan Müslümanlara ve gerekse kendi halkına bu konuda şimdiye kadar kök söktürdü. Gazzeyi bütünü ile İsrailin insafına terk etti. İsrail de burada yaşayan Müslümanlara hiçbir vicdan sahibi kişinin kabul etmeyeceği zulmü yaptı. 2009 yılındaki son saldırıda 1500 Filistinli Müslüman hayatını kaybetti, 4500 Müslüman Filistinli ise yaralandı. Daha sonra bunlar içerisinden kaçı vefat etti, bilmiyoruz. İsrail en doğal müttefiki haline gelen Mısıra nasıl yardım edeceğinin hesaplarını yapıyor. Netanyahu yönetimi konu üzerinde çok ciddi biçimde çalıştıklarını ve ellerinden gelen bütün yardımı yapmaktan çekinmeyeceklerini ifade ediyor. Nasıl bir yardım acaba? Bu yardım Mısıra silahlı bir müdahale olabilir mi? Hani canım gizliden gizliye İsrail Hava Kuvvetleri Mısır halkına karşı bir katliama girişir mi? Mısırda yönetime karşı harekete geçmiş olan halkın parçalanmasına sebep olacak tedbirler!!! Alırlar mı? umarım dilerim bu defa işin içine burunlarını! Sokmazlar. Çünkü artık her şey çok geç. Mısır halkı içten ve dıştan bugüne kadar başlarına gelen büyük belayı def etmek için harekete geçmiş bulunuyor. Bu hareketin ABD ile Batı ile bir ilgisi yoktur. Artık tüm İslam ülkeleri gibi Mısır halkı da, Türkiyedeki gelişmelerden müstağni değiller. Halkı arkasına alan yönetimlerin tüm şer güçlere karşı nasıl mücadele verdiğini gördüler. Sayın Başbakan Davos toplantısında Şimon Pereze karşı Filistinli Müslümanların maruz kaldığı haksızlığı en üst perdeden ifade eder iken, o toplantıdaki Mısır temsilcisi Amr Musa ancak ayağa kalkarak Başbakanı tebrik etmişti, hepsi o kadar. Arap Birliği Genel Sekreteri olan Amr Musa, Hüsnü Mübarek faktörü sebebiyle, Sayın Başbakanla birlikte o toplantıyı terk etme cesareti gösteremedi. Gazzeye yapılan İsrail saldırılarına Türkiye böylesine canhıraş bir şekilde karşı koyarken, Mısır Refah sınır kapısını daha büyük denetime tabi tuttu. Ancak o öyle yapıyor diye, Türkiye insanı durmadı ve yardım gemileri ile kardeşlerinin yardımına koştuğunda, uluslar arası sularda İsrailin kanlı saldırısına maruz kaldı. Bu olay üzerine Türkiyenin İsraile karşı tutumu ve gösterdiği kararlılık, hiç kuşkusuz tüm Müslüman Arap dünyasını etkiledi. Kendi yönetimlerinin böylesine pısırık, böylesine zavallı pineklemesine daha fazla tahammül edemediler ve ardı arkasına yönetimleri iş başından uzaklaştırmaya başladılar. Bu işin temel taşı hiç kuşkusuz Mısırdır. Mısır Arap dünyasının en büyük güce ve nüfusa sahip ülkesidir. Mısır yönetimi iş başından uzaklaştığı an, bu coğrafyadaki Müslüman dünyası ve Arap âlemi artık kendi bahtını da, tahtını da belirleyecek konuma gelecektir. Allah yardımcıları olsun. SONRA NE OLACAK Michel Demitri Chalhoub/yani ki Ömer Şerif/ Kahiredeki evinin Tahir Meydanına bakan balkonundan kalabalıkları seyreder iken "tamam yönetim değişsin, Hüsnü Mübarek gitsin diyorlar, ama sonrasının ne olacağını, nasıl bir yönetim istediklerini bilmiyorlar" demiş. Hepiniz Ömer Şerifi bilirsiniz sanırım. Ünlü sinema oyuncusu. Onun gerçek ismi Michel Demitri Chalhoub. İşte bu kişi günlerdir meydanlara toplanan ve en azından 100 kişinin ölümü ile devam eden toplantılara katılan insanların, mücerret Hüsnü Mübarek yönetiminin gitmesini istediğini, Associated Press ajansına yaptığı açıklamada, işin sonunun nereye varacağını bilmediklerini açıklamış. O, Mısır halkının herhalde bir sinema oyununa alet olduklarını düşünüyor. Hayır iş öyle değil. Mısır halkı Ali gitsin Veli gelsin demiyor. Halk sistemi sorguluyor. Mısır halkı bu girişimi ile sistemi değiştirmeyi ve demokrasiye geçmeyi arzuluyor. Michel Demitri Chalhoub gibi isimler ABD den yılda 1 Milyar 250 Milyon dolar askeri yardım alan Mısır Firavunluğunun yapmış olduğu icraatlardan memnun olabilir. Bu münasebetle ABD nin emrinden çıkmayan Hüsnü Mübarek yönetiminin kendisine sağladığı hayattan mutlu olabilir, çağdaş firavunluğun Filistin halkının başına nasıl işler açmış olduğunu önemsemeyebilir. Ama Mısır halkı artık bu gidişe dur diyor. Michel Demitri Chalhoub değil de Ömer Şerif olsaydın, halkın ne istediğini sen de anlardın.