Ahmet Türk , bir süre önce Kürtler de bu ülkede Jenoside/soykırıma maruz kaldılar dediğinde, herkes çok kızdı.
Ahmet Türkün bu alandaki söyleminin toplumun büyük kesimlerinde tenkide maruz kalması üzerine o, "ben bu soykırım sözünü kültürel anlamda söyledim, yoksa Kürt Irkının maddi bir soykırıma uğradığına dair bir kastım söz konusu değildi" dedi.
Türk D ış İşlerine yıllar yılı hizmet eden ve 12.Eylül.1980 döneminde evinden alınarak Dışişleri Bakanlığına getirilen İlter Türkmen ile 28 Şubat 1997 sürecinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkayanın emekliye ayrılması üzerine Deniz Kuvvetleri Komutanılğına atanan Oramiral Mehmet Salim Dervişoğlu , Yeni Şafak Gazetesinde yayınlanan mülakatlarında, Kürt meselesi ile ilgili olarak çok önemli açıklamalarda bulunuyorlar.
Bu her iki insan Cumhuriyet rejiminin en başarısız yönünün Kürt meselesi olduğunu ve bu konuda hala büyük yanılgılarımızın/hatalarımızın sürüp gittiğini beyan ettiler.
Bunlara göre Türkiye Cumhuriyeti Kürtleri "asimile" etmeye çalışmış, ancak başarılı olamamıştır.
Asimilasyonda güdülen hedef Kürtlerin Türkleştirilmesini sağlamaktı.
Kürtlerin Türkleştirilmesi için Devletin 80 yıldan beri mücadele verdiğini, bu konuda çok büyük çabalar harcadığını, hatta bu uğurda "ayrılıkçı güçleri sindirmek bahanesi ile" ihtilaller bile yapıldığını bu kişilerin beyanlarından öğreniyoruz.
Görevleri başında bulundukları sırada konuyu dile getirmeyenler, gerekli girişimlerde bulunmayanlar, şimdi ülkenin geldiği noktayı, Türkiye, Kürtleri Asimilasyona maruz bıraktı diye değerlendiriyorlar.
Bu kişilerin bahsini ettiği süreç bitti mi? Kürtler Asimile edilmekten kurtuldular mı? Devlet hatasını kabul ederek, ona göre gerekli adımları attı mı?
Süreç içerisinde faili meçhullerle birlikte 50 bin insan ve en azından 500 Milyar dolar para kaybımız var.
Karşılığında ne elde edildi diyecek olursanız,
80 yıl sonunda gelinen nokta , sadece Kürtçe Televizyon yayınına geçilmiş olmasıdır.
Bunun yanında kimliklerin tanınması, radyo ve televizyon yayınlarının bütünü ile serbest bırakılması, seçimlik ders halinde de olsa Kürtçe eğitim imkanının sağlanması ve Üniversitelerde Kürdoloji bölümünün açılması gibi çok acil talepler hala yerine getirilemedi.
Biz insan hakları konusunda atılan her adımdan , bu ülkenin zararlı değil, karlı çıktığını görüyoruz.
Düşmanlık ve husumet alanları kavgayı kargaşayı, düşmanlığı, kini , nefreti hoşgörüsüzlüğü körüklüyor. Maddi ve manevi alanda enerjimizi tüketiyor.
Osmanlı çok dinli, çok milletli, çok dilli bir toplumdu. Kürtler Osmanlı İslam Milletinin önemli bir parçası idi. Türkler gibi, Araplar gibi.
Balkan harpleri ve 1.dünya savaşı bu ülkenin moralini çok bozdu. İmparatorluk, şu anda sahip olduğu toprakların 20 kat fazlasını kaybetti.
Cumhuriyeti kuranlar bu durumdan fena halde etkilendiler.
Yeni bir ulus devlet yaratmaya çalıştılar.
Türk ulus Devleti,Ontolojik olarak ülke toprakları içerisinde,diğer ulusların yokluğu üzerine kuruldu. Ama Kürt Ulusunun çocukları büyük bedeller ödeyerek/ödeterek varlıklarını ispat ettiler.
Şimdi iş yaşayan bu varlığa kıyafet biçmeye geldi.
Bu ulusa biçilecek kıyafetin bedeli, ne maddi olarak ve ne de kaybedilen insan unsuru itibariyle bugüne kadar sarfedilenler ile kıyaslandığında,hiçbir zaman daha pahalı olmayacaktır.
Bu devletin Dış İşleri Bakanlığı ve Ordu Komutanlığını yapmış olan kişileri , yapılanın ASİMİLASYON olduğunu söylüyor ise, söyleneleri dikkate almamak, atılması gereken adımlardan imtina etmek ve böylece katlanılması çok zor kayıplara sebebiyet vermek akılsızlık olarak algılanmasa bile, kesinlikle hamakat olarak değerlendirilecektir.