ŞIRNAKta 1993-95 yılları arasında işlenen cinayetlerden sorumlu tutulan ve Kayseri eski İl Jandarma Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz ve Cizre eski Belediye Başkanı Kamil Atakın yargılandığı davada, bir tv programında "1993-1997 yılları arasındaki faili meçhuller devlet politikasıydı" diyor emekli Koramiral Atilla Kıyat.
"43 yıl TSK üniforması giydim. Hiçbir astıma hukuka aykırı emir vermedim. Diyorum eğer bir cinayet işlenmişse teğmen ya da yüzbaşı, bu kararı kendi başına veremez. Terörle mücadelede emirler silsile yoluyla gelmeyebilir. Ben ısrarla söylüyorum, bu fiil işlenmişse Güneydoğuda görev yapanlar emirleri uygulamışlardır. Eğer bu cinayetler buradakiler tarafından işlenmişse kendi inisiyatifleriyle yapamayacaklarını düşünüyorum. Bu ülkede binlerce faili meçhul varsa, bunların devlet politikası olmadan yapılamayacağını düşünüyorum."
Kıyat sözlerini şöyle bitiriyor: "Yine söylüyorum, buradakiler beraat etseler de, faili meçhuller devlet politikası değil demeyeceğim. Bunlar burada yargılanıyorsa neden o dönemin başbakanı, Genelkurmay Başkanı evinde nasıl rahat uyuyor. Devlet içinde yanlış politikalar yapanlar olursa, devlet onları yargılayacak."
Emekli Koramiral Atilla Kıyatı tanımayanınız yoktur. Fenerbahçe Spor Kulübü yönetim kurulu üyesiydi. Hatta bir ara Fenerbahçe Kulübü başkanlığına getirilmek istendiği söylendi.
Biz onu spor yorumları dışında televizyonlarda daha çok laik devlet söylemleri, irtica ile nasıl mücadele edileceği, örgütlerle nasıl başa çıkılacağı yolundaki kerametleri ile tanıyoruz.
O, 1993 ila 2000 yılları arasında bu ülkede işlenen binlerce faili meçhul cinayeti, devletin bekası yolunda, emir komuta zinciri içerisinde icra edilen "MASUM" eylemler olarak göstermesi ve bu yönde fikirler üretmesi ile meşhur olmuş birisidir.
Atilla Kıyatın bu yönde sarf ettiği sözler, 1993 ila 1996 yılları arasında Şırnak ilinde meydana gelen faili meçhul cinayetlerden sanık olarak yargılanan Albay Cemal Temizöz ve Cizre Belediye eski Başkanı Kamil Atakın davasını gören Mahkemenin dikkatini çekti ve bu Atilla Kıyat ifadeye alındı. Atilla Kıyat Mahkemede özet olarak şunları söyledi.
a-Bu bölgede Faili Meçhul cinayetler işlenmiştir.
b-Bu eylemi yapan asker kişiler, teğmen, yüzbaşı v.s kendi başlarına böyle bir eylemi yapamazlar.
c-Terör ile mücadelede emirler silsile yolu ile gelmeyebilir.
d-Israrla söylüyorum, Güneydoğuda faili meçhul cinayetler işlenmiş ise, bunlar emir komuta zinciri içerisinde gerçekleşmiştir. Çünkü kimse kendi başına, kendi inisiyatifini kullanarak böyle bir eylemi yapmaya karar veremez.
e-Bu ülkede binlerce faili meçhul cinayet var ise, bu bir Devlet politikası olmadan gerçekleştirilemez.
f-Buradakiler beraat etseler de, faili meçhuller bir devlet politikası değildir diyemeyeceğim.
g-Bunlar burada yargılanıyor ise, neden burada o dönemin Başbakanı ve Genelkurmay Başkanı yargılanmıyor.
Aaaaahhh, aaahhh, ah. Hatırlayın lütfen.
Şemdinlide Seferi Yılmazın dükkanına bomba atılmış, bir vatandaşımız hayatını kaybetmiş, bir çok kişi yaralanmış, vatandaşlar bomba koyan Mutkili Astsubay Başçavuş Ali Kayayı yakalamış, arabasında dükkana attığı bombanın yedekleri ile çok sayıda silah ve Seferi Yılmazın dükkanının krokileri ele geçirilmişti.
Bu olay sebebiyle Hükümette çok büyük hassasiyet oluşmuş ve en üst seviyede Şemdinli'ye ziyaret yapılmıştı.
Biz de geldik size televizyonlarda "Bu bir organize olaydır, hiçbir asker, subay v.s şöyle akşam eve giderken, şuraya iki bomba atayım öyle evime gideyim diyemez, SERÇE PARMAK BİR ŞEYİ BİLİYOR İSE, BAŞPARMAĞIN HER ŞEYDEN HABERİ VARDIR demiştik" de.. olanları biliyorsunuz.
Sonra TBMM sinde Şemdinli Komisyonu kuruldu. Bütün siyasi partilerin temsilcileri orada idi. Beni de dinlemek istemişler. Gittim. Mutkili Ali Kaya hakkında bildiklerimi söyledim. Sonra bu kişinin kendi inisiyatifi ile herhangi bir eylem ortaya koymasının mümkün olmadığını açıkladım ve komisyona son söz olarak şunu söyledim. "SİZ HİÇBİR ŞEYİ ÇÖZEMEZSİNİZ. HAKKARİ, VAN, ŞIRNAK KARARGAHLARINDAN İÇERİYE GİRME HAKKINIZ VARSA VE BURADAKİ EVRAKI İNCELEYEBİLİYORSANIZ, SORUN ÇÖZÜLÜR, YOKSA ÇALIŞMALARINIZDAN SONUÇ ALMANIZIN İMKANI YOKTUR" demiştim.
Şimdi Atilla Kıyat bu dediklerimi aynen onaylıyor. Ve son olarak çok önemli bir şey söylüyor. Bu kişiler emir almadan, komutanlarından uygula talimatı gelmeden kendi başlarına eylem ortaya koyamazlar, o açıdan nerede dönemin Başbakanı ve nerede dönemin Genelkurmay Başkanı? Diyor. Yani bu işler için ülkenin en tepe noktalarını işaret ediyor.
Ama galiba iş o noktaya doğru gidiyor.
Dönemin Başbakanı Genelkurmay Başkanına sözlü talimat vermiş ise, bunun ispatı çok mu zordur? Hayır o kadar zor değil, zira biz bir Başbakanın "Bu devlet için kurşun atan da, kurşun yiyen de şereflidir" sözünü hafızalarımızda çok canlı olarak tutuyoruz. Yazılı emir vermiş ise, zaten bunlar Devlet arşivinde kayıtlı bulunmaktadır. O açıdan bu dönem geçti, ama önümüzdeki Yasama Meclisinde HAKİKATLERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULUR VE BU KOMİSYONDA UYGULAMADAN GELEN KİŞİLER, HUKUKÇULAR (HOCA MOCA SINIFINDAN GELEN KİŞİLER KESİNLİKLE BU İŞİ BECEREMEZ)GÖREV ALIRLAR İSE, TÜRKİYENİN İÇİNİN TEMİZLENDİĞİNE ŞAHİT OLURUZ.
Bu bir Dreyfus davası değil. Olay çok açık.
Atilla Kıyat, KIYAK bir iş yaptı.