Balyoz Darbe planı hazırlayıcıları hakkında açılan davanın iddianamesinin okunması uzun süre aldı.
Davanın açıldığı sürede ele geçen yeni belgeler dehşet vericiydi.
Alınan bir ihbar üzerine polislerin katılmadığı, hazırlık soruşturmasını yürüten Savcı ve askeri ilgililerin katılımı ile Gölcük Donanma Komutanlığında araştırmalar yapıldı. Bu komutanlığın askeri istihbarat bölümünde, yani kozmik odasında yapılan araştırmada 9 çuval dolusu darbe belgeleri ele geçirildi.
Belgeler kozmik odanın zeminine özel olarak yapılmış gizli bölmelerde ele geçirildi.
Bu belgeler üzerinde yapılan incelemeler neticesinde ele geçirilen belgelerin, Çetin Doğanın İstanbul 1.ordu komutanlığı yaptığı dönemde, suç arkadaşları ile hazırladığı balyoz darbe planlarının ekleri olduğu görüldü.
Böylece Balyoz darbe planlarının bir harp oyunu olmadığı, doğrudan doğruya 3 Kasım 2002 yılında yapılan seçim ile oluşan iktidarı ortadan kaldırmaya yönelik bulunduğu anlaşıldı.
Balyoz darbe planlarını bir askerin İstanbul 1.Ordunun kozmik odasından çıkararak, Taraf Gazetesine ulaştırması ile haberdar olduk. 2003 tarihli Çarşaf ve Sakal kodlu eylem planlarına göre, darbe ortamı yaratmak amacıyla Fatih ve Beyazıt camilerine Cuma günü bombalı saldırı düzenlenecekti.
Bununla halk ayaklanması temin edilecek ve bu arada halktan kimileri/anlıyorsunuz değil mi/ İstanbul Askeri Deniz müzesine saldıracak ve böylece biri birine saldıracak taraflar teşkil edilecekti.
Sonra asker işe el koyacaktı. 2002 yılının son günleriydi. 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden yirmi yıl geçmiş, 28 şubat 1997 post modern müdahalesinin hedefi olan siyasetçilerin bir bölümünün kurduğu Adalet ve Kalkınma partisi 3 kasım seçimlerinde tek başına iktidara gelmişti.
Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bir gurup bu sonuçtan çok rahatsızdı. Bu Gurup 12 Eylüldeki bayrak Harekatını birebir model alan çok kapsamlı bir darbe planı için düğmeye bastı ve yaptığı çalışmaya Balyoz güvenlik harekat planı adını verdi.
Balyoz, daha önce basına yansıyan Ay ışığı, Sarıkız, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planlarından farklı olarak, İCRA SÜRECİNİN bütün aşamaları en ince ayrıntılarına kadar tasavvur edilmiş bir danbe planı idi.
Bu planın her veçhesi bilgisayar ortamında belgelere dökülmüş durumda, darbe hazırlık toplantılarının ses kayıtları bu toplantılara katılan üst rütbeli muvazzafların ellerinden çıkma notlar , çok gizli kayıt altındaki resmi hareket emirleri, sıkıyönetim ve darbe zeminini hazırlama amaçlı, çarşaf, sakal,suga ve oraj kod adlı eylem planları, darbe sırasında gerçekleştirilecek gözaltı ve el koyma süreçleri ile darbe sonrasında uygulanacak hükümet programı bu belgelerde en ince ayrıntısına kadar yer alıyordu.
Ayrıca darbe sırasında görev alacak personel ve sorumlulukları, gözaltına alınacak gazetecilerin ve darbecilerin öngördüğü bakanlar kurulunun üyeleri de bir bir listelenmişti. Bu belgeler arasında, "ıslak" yazışmalar, power point sunumları ve orijinal antetli askeri CDler de ele geçirildi. Dönemin Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğanın, dönemin Harp Akademileri Komutanı Hava Orgeneral İbrahim Fırtınanın ve Dönemin Donanma Komutanı Oramiral Özden Örnekin imzasını taşıyan harekât planları ile Birinci Ordu Harekât Başkanı Kurmay Albay Süha Tanyerinin darbe hazırlıklarının konuşulduğu toplantıda aldığı özel notlar, darbe planının konuşulduğu kapsamlı bir toplantının kesintisiz ses kayıtları ve planın icra aşamasına geçtiğini gösteren çok kapsamlı fişleme tutanakları da bu belgeler arasında yer alıyordu.
Hükümeti devirme amaçlı girişimlere zaman kaybetmeden başlanması gerektiğini ifade eden Doğan, bu hedefe yönelik olarak, her yıl düzenlenen rutin Birinci Ordu Plan Seminerlerinde değişikliğe giderek "iç tehdit" olgusunu dış tehdidin önüne alıyor ve söz konusu semineri de hazırlattığı darbe planını kamufle eden "jenerik bir senaryo çalışması" olarak lanse ediyordu.
Sıkıyönetim uğruna katliam Birinci Ordu Plan Semineri öncesinde hazırlanan hareket planları "Türkiye genelinde sıkıyönetim ilan edilmesi" ve "darbe için elverişli koşulların oluşturulması" hedeflerini taşıyor. Bu hedeflerle çok sayıda insanın ölmesine yol açabilecek, büyük tepki ve kaos yaratacak, Türkiyeyi Yunanistanla savaşa sokabilecek eylemler öngörülüyordu.
Bu planlardan biri "ÇOK GİZLİ" damgasını, Şubat 2003 tarihini ve Harp Akademileri Komutanı Hava Orgeneral İbrahim Fırtınanın imzasını taşıyan Oraj Hava Harekât Planı. Planın "Vazife" bölümünde aynen şöyle deniyor: "Hava Kuvvetleri Komutanlığı olarak Türkiye genelinde sıkıyönetim ilan edilmesini temin ve Sıkıyönetim Komutanlıklarının faaliyetlerinin başarıya ulaşmasını sağlamak maksadıyla; Yunanistanla gerginliği artıracak ve irtica yanlılarını tahrik ederek TSK aleyhine faaliyetlere başlamalarını sağlayacak, envanterindeki mevcut silah sistemlerini kullanarak psikolojik etki yaratarak hükümet ve TBMM üzerinde baskı kuracak, personel görevlendirmesi yaparak Sıkıyönetim Komutanlıklarına destek verecektir. Bu planlarda kendi jetimizi düşürmek ve Yunanistanın üzerine atmak, Eğede Yunanlıları rahatsız edecek girişimlerde bulunarak, Yunanistan ile zaten şekerrenk olan ilişkileri tümden içinden çıkılmaz hale getirmekte vardı. Anlayacağınız ülke dört bir yandan bu sergerdeler tarafından kaos ortamına sokulacak ve ardından idareye el konulacaktı. Ve Türkiye bir daha dönüşü olmayan bir yola girmiş olacak, içerisine düşürüldüğü maceradan kurtuluşu kim bilir hangi bahara kalacaktı. Çetin Doğan tutuklanıp, bırakıldığı keyifli anlarından birisinde bu balyozun birilerinin başına patlayacağını, durun bakalım kimin başına patlayacak cümlelerini keyifle söylemişti. KİMİN BAŞINA PATLAMIŞ?