BAŞÖRTÜSÜ ALLAH’IN BİR EMRİ Mİ DEĞİLMİ, ÖNCE BU ÇÖZÜLMELİDİR
Eklenme: 14.10.2010 00:00:00

"Üniversitelerde yaşanan başörtüsü sorununun çözümü için"

Konu tartışma gündemine geldiğinde hep bu cümle ile başlıyor ve sorunun bu temelde çözülmesine çalışıldığı ifade ediliyor.

Yani başörtüsünün sadece Üniversiteye gidip de bunu kullanamayanların sorunu olduğu, başka bir yerde böyle bir tartışmanın söz konusu olmadığı varsayılıyor.

Nasıl olsa başörtüsü takanlar bunu siyasi bir simge haline getirmişler, Üniversiteye giderken silah kuşanır gibi örtülerini başlarına alıyorlar,Üniversite kapısından itibaren savaşı başlatıyorlar, cenk dershanelere kadar devam ediyor, çoğu zaman da mağlup bir şekilde geri çekiliyorlar!!! 

Bu insanların başlarını Allahın bir emrini yerine getirmek için örttükleri, inançlarının bu olduğunu, kimse ile siyasi bir hesaplaşma içerisinde bulunmadıklarını anlatmaları mümkün olmuyor.

Sorunun ana temeli şu.

BAŞÖRTÜSÜ ALLAHIN BİR EMRİ Mİ DEĞİL Mİ?

Bu soruya başta Kuranı Kerimin ayetleri, sonra Peygamberin uygulamaları, daha sonra sahabe, tabiin, tebeü tabiin, müctehidin, ulemanın görüşleri ile ancak cevap verilebilir.

Herkes kendi kafasından bir takım yorumlarla "benim düşünceme göre bu, bana göre başörtüsü takmak Allahın tüm Müslüman kadınlardan istediği bir görev değil" derse, gerçekten büyük hata/günah/ işlemiş olur.

Kuranı Kerimde, hem Peygamberin hanımları ve hem de Müslüman Kadınların dışarı çıktıklarında örtünmeleri ile ilgili ayetler var.

Bu ayetler yoktur diyenler küfre girmiş olurlar.

Peygamberden sonra sahabenin hanımları, tabiinler, onlardan sonra gelenler, müctehitler ve ülema, Müslüman kadınların evlerinin dışına çıktıklarında başlarını örtmelerinin Allahın emri olduğunu kanaat getirmişler, Allahın emrinin bu olduğunu, Peygamberin uygulamalarının da bu çerçevede geliştiğinde fikir birliğine varmışlar.

O açıdan "Üniversiteye giden öğrencilerin başlarının örtüsü ile ilgili sorun" diye başlayan değerlendirme "mevzii ve sathi" olduğu için gerçekleri yansıtmamakta ve sorunun kökten çözümü yolunda atılan adımların akim kalmasına sebep olmaktadır.

Üniversiteye giden kız öğrencilerden başlarını örtenler önceleri Anadolu insanın giyim tarzını tercih ettiler.

Onların bu tarzda giyinmeleri kimi "modernistlerin" canını sıktı. Ne bu böyle, Üniversite öğrencisi köylü kadınlar gibi başını örter mi? Bu tür örtünme biçimi Üniversite öğrencisine yakışmıyor dediler ve İhsan Doğramacının YÖK başkanlığı döneminde bir çıkış kapısı olarak, Fransız kadınlarının örtünmede kullandıkları türbanları, getirilip bizim kızların kapanma aracı olarak kullanılmasını salık verdiler.

O günleri çok iyi hatırlıyorum, başörtüsünden türbana geçiş pek kolay olmamıştı. Saçların arkada topuz yapıldıktan sonra örtünün içinde armut gibi bir görüntüye evrilmesi çok zorlarına gitmişti. 

Ama gayeleri üzüm yemek olan kızlarımız, ya Allah, ya Sabır diyerek başlarının örtüsünü türbana çevirdiler.

Türbanın giderek kızların başında "göz alıcı" bir şekle bürünmesi ve örtünmek isteyen kimi kızlar için "çekici" hale gelmesi, yine birilerinin canını sıkmaya başladı ve bu defa kendi elleri ile çekip çevirdikleri türban, siyasi simge olup çıktı.

Başörtüsü türbana evrilme sürecinde siyasi simge olsaydı, kızlar biz modernitenin bize dayattığını kabul etmiyoruz der ve başörtülerini takmaya devam ederlerdi.

Hani bizde bir laf var, doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyor. İki ucu da ateşten değnek,  söyleyin Allah aşkına bu insanlar hangi tarafından tutsunlar.

Referandum öncesinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Üniversite öğrencilerinin başörtüsü sorununu biz çözeceğiz dedi. Halka bu sözü verdi.

Kimi yazar,çizerler, Kemal bey bu tür sorunlara el atar ve çözmeye çalışır ise, iktidara gelme yolunda çok önemli virajları dönmüş olur. Çünkü sorunları öteleyenler değil, bunları çözme konusunda irade beyan edenler, halkın gözüne giriyor ve güven veriyor dediler.

12 Eylül referandumunun üzerinden bir aydan fazla zaman geçti. Fakat CHP de bu konuda tık yok. Çünkü CHP nin iktidar olma niyeti yok.

Onlar için aslolan, Kemalist laisizm iktidarını sürdürsün yeter.

Kemal bey raporlar hazırlattı, Abant kampında KONUNUN UZMANI CHP Lİ kadın milletvekilleri Canan Arıtman, Nur Serter, Necla Arat ile görüşmeler yaptıktan sonra kızlar İran tarzı örtünsünler, Pakistan biçimi giyinsinler v.s. demeye başladı.

Oraları gidip görmüş ve bu tür giyinenlerin hangi amaca hizmet ettiklerini kavramış bir insan olarak şunu söylüyorum. Kemal Kılıçdaroğlunun Üniversite öğrencileri olan kızlar için, İran tarzı giyinsinler, Pakistan biçimi örtünsünler yönelimi tümden yanlıştır.

Çünkü oralarda bu tür giyinen insanlar yönetime ve giyinmeye protest bir tavır içerisindedirler.

KEMAL KILIÇDAROĞLUNUN SALIK VERDİĞİ GİYİNME BİÇİMİNİ SEÇEN İRANLI VE PAKİSTANLI KADINLAR, ASLINDA ÖRTÜNMÜYOR, ÖRTÜNMEDİKLERİNİ YARIM BAŞÖRTÜLERİ İLE ORTAYA KOYUYORLAR VE BAŞI ÖRTMEYEN FULARLARINI BİR AKSESUAR OLARAK KULLANIYORLAR.

 ONLAR CANAN ARITMANIN İRAN VERSİYONUDURLAR.

Şimdi YÖK başkanının iyi niyetli girişimi ile Üniversitelerde yasal bir düzenlemeye gitmeden kız öğrencilerin başlarını hangi biçimde olursa olsun örtmeleri önündeki engel kalkmış gibi görünüyor.

Hiç kuşkusuz asıl olan bunun yasal bir güvenceye bağlanmasıdır.

Konu yasal bir güvenceye bağlanmadığı sürece, her türlü maniplasyona açık olacaktır.

Bu konuda en büyük girişim hiç kuşkusuz ya muhalefetten gelmeli veya olayın kökten çözümü, yeni Anayasanın yapılmasına bırakılmalıdır.

Geçen gün Bülent Arınç bey "biz bu işin mağduruyuz. Fazilet Partisi, Refah Partisi bu gerekçelerle kapatıldı. Ak Parti bu sebeple kapatılmaktan mek parmak kurtuldu. O açıdan muhalefet verdiği sözü tutsun ve yasal düzenlemeyi harekete geçirsinler, biz kendilerine destek olalım, işin sevabı da onlara kalsın" dedi.

Evet, başörtüsü hiç kuşkusuz Allahın Müslüman kadınlara bir emridir ve bu sadece Üniversiteye giden kız çocuklarının problemi değildir.