BİLEŞİK KAPLAR
Eklenme: 10.12.2009 00:00:00

Ahmet Türk daha temkinli davranırken Emine Ayna veryansın ediyor. Süreç bitti, çoktan bitti. Hızını alamıyor. Süreç İç İşleri Bakanı Beşir Atalayın yaptığı basın toplantısı ve TBMM sinde yapmış olduğu açıklama ile bitti diyor. Belli ki Emine Ayna, hükümetin Anayasa değişikliği yaparak Kürtlerin ve Türklerin bu ülkenin iki kurucu unsuru olduklarına işaret eden  düzenlemeyi yapma konusunda bir vaadde bulunmamasını sürecin bitmesi olarak algılamış ve hükmünü vermiş. Oysa gerek İç İşleri Bakanı ve gerekse Sayın Başbakan bunun "dinamik bir süreç" olduğunu, açılımın devam ederek süreceğini müteaddit defalar izah etmelerine rağmen, Emine Ayna düşüncesindeki insanların bunu bir türlü anlamaması, anlamamak istemesi, oldukça manidardır. Emine Aynanın mantığ şu: Savaş 30 Yıl sürdü. Şimdi taraflar barış istiyor. O halde masaya oturulsun, herkes kozlarını öne sürsün, bir barış antlaşması metni hazırlansın ve bunun Anayasal ve Yasal gerekleri yerine getirilsin, üzerine kahve içilerek kalkılsın. Yoksa savaş devam eder, daha önce ifade ettikleri gibi bu defa çatışmalar Türk şehirlerine yayılır ve kan gövdeyi götürür Onların bu dediklerinin gerçekleşeceğine hiç ihtimal vermiyorum. Çünkü Kürt Halkı da, Türk Halkı da basiret sahibidir. Ufak tefek şehir içi eylemler uç verdiğinde, toplumun büyük çoğunluğu hemen gardını alıyor, insanları sağduyuya davet ediyor. Bu arada şunu söyliyeyim, eğer iş çok ciddiye biner ise, bu ülke vatandaşlarının kahir ekseriyeti Gladyonun iki ucunda olup,şehir içerisinde serkeşlik yapanları sap gibi ortada bırakır. Yukarıda da belirttik, bu bir süreç Yani bugün kimse atılan bu adımların yeterli olduğunu söylemiyor, zamana ihtiyaç var. Diyarbakır cezaevi ile ilgili olarak bundan 2 ay kadar önce yaşanan polemikler sırasında çeşitli televizyon kanalları fikrime başvurdular ve o arada Roj Tv de benimle telefon vasıtası ile mülakat yaptı. Onlara şunu söyledim. Bakınız bu süreçte en zor durumda olan Ak Partidir. Çünkü süreci bir anlamda yanlız başına götürme zorunda kalmış bulunuyor. Parlamentoda bulunun iki önemli parti CHP ve MHP sürece destek olmadığı gibi, Ak Partiyi ve Başbakanı nerede ise hainlikle suçluyorlar. İktidara geldiklerinde bunun hesabını soracaklarını ve Milli Mücadele yıllarında olduğu gibi gerekirse yeni bir mücadele başlatacaklarını ifade ediyorlar. Bu anafor içerisinde Ak Parti Anayasada değişiklik yapabilir mi? Yapacağı Anayasa değişikliğine gücü yeter mi? Ak Partinin Parlamentodaki sandalye sayısı belli. Bu sayı Anayasayı halk oyuna gerek kalmayacak şekilde değiştirmeye kafi değil. Diyelim ki 330 un üzerinde alınan bir oyla Anayasa değişikliği yaptı, bu değişiklik mecburen halk oyuna sunulacağından, bu halktan değişiklik geçer mi? Bunun imkanı var mı? Bu konuda reddedilen bir Anayasa değişikliğinden sonra Ak Partinin hali nice olur? Bunu görmüyor musunuz? O nedenle sürecin devamı için en çok desteğe ihtiyacı olan parti Ak Partidir. Kürt Siyasi Aktörlerinin tümünün Ak Partiye destek olması lazım. İnsan zihni nisyan ile malül. Hep söyleyip duruyoruz, söylemekte de fayda görüyoruz. Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırıldı, Olağanüstü hal lağv edildi, Yollarda insanları canından bezdiren aramalar son erdirildi, Kürt dili Devlet katında kabul gördü, TRT şeş açıldı, Üniversitelerde Kürdoloji Enstitüleri kuruluyor, Özel Rardyo ve Televizyonlarda 24 saat süreyle talebe bağlı olarak Kürtçe yayın yapma serbestisi geldi/geliyor. Değiştirilen Kürtçe yer isimlerinin isteğe bağlı olarak yeniden verilmesi gündemde, Diyarbakırda ilk uygulaması başladı, devamında bir mahzurun olmadığı görüldü. İsteyen aileler çocuklarına Kürtçe isim koyabiliyor. Yeterli mi? Hayır elbette değil. Daha yapılması gereken çok iş, alınması gereken çok yol var. Ama sabırla. Abdullah Öcalanın hücresinin 17 cm/kare küçültülmesi son günlerde ilçeleri, şehirleri ateşe vermenin gerekçesi olabilir mi? Süreci bütünü ile onun kişisel durumuna ayırmak, bu büyük sorunu sadece onun özel haklarına inhisar ettirmek doğru bir adım mı? 2003 yılında Ankaraya toplanan 80 Avukatı kimse Mecliste kabul etmiyordu. Bir ben arkadaşlar bir gurup oluştursunlar , gelsinler kendileri ile İnsan Hakları İnceleme Komisyonu salonunda görüşeyim dedim. Ben o görüşmede mahkum olan kişilerle ilgili olarak , kimin nerede, hangi sürede kalacağı kanunlarla belli, bunun dışına çıkmaya yasal anlamda kimsenin hakkı yok demiştim, de Günaydın Gazetesi  "Sayın Torun al Apoyu Evine götür" manşeti atmıştı. Daha kimler kimler benimle bu yüzden münasebeti bozdu,şimdi onları burada sayıp dökecek değilim. Türkiye Abdullah Öcalanı İmralıda Can Güvenliğini sağlamak için de tutuyor olabilir. Etraflı düşününce bunun makul bir şey olduğuna siz de karar verebilirsiniz. Bu arada onun kaldığı koğuşun 17 cm/kare küçültülmesini de sorun yapabilirsiniz. Hatta bundan daha iyi yaşam koşulları oluşturmak için gayret gösterilebilir, bunun mücadelesi de verilebilir. Kişinin bir suçtan Mahkum olması onun radyo gibi, televizyon gibi artık bugünün dünyasının olmaz ise olmazlarından kabul edilen araçlarından yoksun kılınmasına sebep olamaz. Şu suçu işledi, bu suçu işledi, şuna sebep oldu, buna sebep oldu.Geçin bunları. 1999-2002 iktidarları gereğini yapabildi mi? Ölüm cezası müebbede çevrildi. Bundan böyle basit bir takım medeni haklardan mahrum etmek, kanunların, yönetmeliklerin iktizasından değildir. Bu haklara yönelik yasal mücadele sürdürülsün. Ama ortalığı heye yoka ateşe vermek "iyiniyetin" sorgulanmasına neden olduğu gibi , bu alanlarda gayret içerisinde olanların da ayaklarının tökezlemesine sebep oluyor. Bileşik kaplar misali anarşi pik yapınca , Militarizm gelişiyor. Türkiye teröre ara verilmesi sebebiyle Ergenekon Sürecine hız verebildi, çorap söküğü gibi darbe planları, projeleri, silahları fahşoldu. Ergenekoncular biri birlerine ele vermeye başladı. Ama, Dün samimiyetinden zerre kadar şüphe etnediğim batılı illerinden eski bir Milletvekili arkadaş, PKK militanları tarafından ortalık ateşe verilince, batı insanı Ergenekona hak veriyor ve onların gadre uğradığını söylüyorlarmış. Görüyorsunuz işte. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Yarın DTP nin kapatılmasını ele alayım.