BİRAZ ONDAN BİRAZ BUNDAN OLMAZ
Eklenme: 6.04.2011 00:00:00

2007 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kanuna bağlandı. TBMM sinde Anayasa değişikliği ile ilgili kanunun oylaması sırasında, 367 sayısı geçilemediğinden, düzenleme halkın oyuna sunuldu. 21 Ekim 2007 tarihinde yapılan referandum sonuçlarına göre 19.422.714 kişi, yani halkın % 68.95 i Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kabul edildi.

Anayasanın bu hükmü uyarınca Cumhurbaşkanının nasıl seçileceği, 11. Cumhurbaşkanımızın görev süresinin 5 yıl mı, yoksa 7 yıl mı olacağı konularının kanunla düzenlenmesi gerekiyor. Ancak henüz bu konuda bir kanun çıkarılmış değil.

28 maddelik son Anayasa kısmi değişikliği sırasında Cumhurbaşkanının seçimi hususunun yeniden düzenlenmesi, kimi mahfillerde konuşuldu. Ama 2007 değişikliğinin yeni olması ve henüz bir uygulamasının da yapılmamış olması sebebiyle bu fikir rağbet görmedi

Buna rağmen konu gündemden düşmüş değil.

Konunun sadece Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili olmadığı, aynı zamanda bu müessesenin Başkanlık sistemine evrilip evrilmeyeceği de tartışılıyor.

Peşin fikrimi söyleyeyim. Siz Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine karar verdiyseniz/ ki şu andaki Anayasa hükmü böyle/ sistemin Başkanlığa dönüşmesinin önünü de kesemezsiniz.

Bu konuda Sayın Başbakan, Cumhurbaşkanının bir Anayasa hükmü olarak halk tarafından seçilmesi kuralına atıf yapmadan/belki bilinçli olarak/ "ben Başkanlık sisteminin Türkiyeye getirilmesinin mümkün olup olmadığının tartışılmasını istiyorum" diyor.

Oysa 2007 değişikliğinde Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile ilgili Anayasa değişikliğinin öncülerinden olan Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamalarda özet olarak şu anda Türkiyenin gündeminde böyle bir konunun olmadığını ve bu hususa mesafeli durduğunu belirtiyor. Belli ki Sayın Cumhurbaşkanımız Başkanlık sisteminin Türkiye için faydalı olmayacağı kanaatini taşıyor.

Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda mesafeli oluşunun sebebini, siyasi sistemimizin içerisinde bulunduğu kamplaşmaya hamledebilir miyiz?

Yani Türkiyede Ak Partinin doğuşu ile birlikte, sanki iki cephe oluştu.

Birincisi Ak Partinin ortalama % 40 lar seviyesinde aldığı oy ile iktidarı elinde tutması, diğeri % 60 lar civarında sırf Ak Parti muhalefeti sebebiyle karşı kampı oluşturanlar, yani muhalefet.

Ak Partinin tek başına iktidar erkini elinde tutması, karşı kampta bulunan herkesin iştahının kabarmasına ve kıskançlığa yol açmaya başladı. Bu % 60 içerisinde MHP, Saadet, Has Parti, BBP, TP si gibi ya Ak Parti içerisinde yer almış veya Ak Parti içerisinde kendilerinden yüzlerce eser bulunan partiler de var.

Sayın Cumhurbaşkanımız, sistemin Başkanlığa dönüşmesi halinde, bu yukarıdaki gurubun sol partiler ile işbirliği yaparak blok oluşturmalarından endişe ediyor olabilir mi?  Bu birinci konu.

İkinci konu, Başkanlık sisteminin uygulamaya geçmesi ile toplumun bıçak gibi iki parçaya ayrılma endişesi.

Üçüncü konu ise ki herhalde en önemlisi, Başkanlık sisteminin uygulamaya geçmesinin siyasi partileri işlevsiz bırakabileceği düşüncesi.

Bu işlerin tartışılmasında bence de zarar yok. Çünkü siz Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine karar vermiş olmakla, zaten bu zemini açmış bulunuyorsunuz.

Başkanlık sistemine evrilmeden halk tarafından seçilen bir Cumhurbaşkanı ile yine halk tarafından seçilen ve bizde oldukça güçlü niteliğe haiz bir Başbakanın oluşturduğu hükümetin, kolay ve uyumlu çalışacağını zannetmek oldukça zor.

Fikrim şu: Ya eski sisteme dönülecek, yani Cumhurbaşkanını Parlamento seçecek veya Türkiye Başkanlık/yarı-tam/ sistemine geçmek zorunda kalacak.

Yani biraz Başkanlık sistemi, biraz Parlamenter sistemden oluşan karma bir yapıyı Türkiye kolay kolay kaldıramaz.