İzmir Foçada 9 Ağustosta Değirmenlik Caddesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı servis otobüsünün geçişi sırasında bomba patlatılmış ve iki erimiz şehit düşmüştü.
Şehit düşen erlerin hangi konumda yaşadıkları daha sonra ortaya çıkan görüntülerle anlaşılınca, herkesin kafası allak bullak oldu.
Yıkılmaya yüz tutan gecekonduda Şehit Er Özkan Ateşli ailesinin en ilkel şartlarda yaşadıkları görüldü.
İşin daha garibi eylemi gerçekleştiren Burhan Bozkurt ve Yunus çiçek, Foçada gerçekleştirecekleri eylemin hazırlık çalışmasını yaparken, kendilerini fark eden Yusuf Kafalı, Zekeriyya Toksöz ve Bahri Şirin isimli üç köylü vatandaşı da öldürmüşler.
Öldürülen köylüler 55-60 yaş aralığında tarlada, bağda bahçede rızıklarını çıkarmak amacı ile hala çalışan insanlar.
Hala çalışan insanlar diyorum, çünkü Türkiyede özellikle bağ, bahçe ve tarlada çalışıyor iseniz, yıpranma çok ağırdır ve 60 lı yaşlara yaklaşan kişilerin artık çalışma zamanı değil, bir köşeye çekilip dinlenmeleri gerekir. Ama bu ülke ve insanı doğru dürüst sermaye birikimini sağlamış konumda olmadığından, ileri yaşlara gelen kişiler bile kendilerini çalışma mecburiyetinde hissederler.
çoluk çocuklarının nafakasını sağlamak amacı ile tarlada çalışan bu suçsuz, günahsız insanların kafalarına kurşun sıkılarak durduk yere öldürülmelerini aklım, izanım almıyor, ruhum hepten isyan ediyor.
Zaten öldürülen kişilerin köyünde yapılan araştırmada köylüler, hayatlarında ilk defa böyle bir eyleme tanık olduklarını, kimsenin biri biri ile husumeti bulunmadığını, eylem sanıklarını köyün içerisinden değil de köy dışından aranması gerektiğini söylemişlerdi.
Otomatiğe bağlanmış robotlar gibi adam öldürme vasıtası haline gelen bu insanların hiçbir sorunu çözemeyecekleri, davalarında güttükleri yolun hak ve hakikat olmadığı, bu yol ile sonuç almalarının da imkansız olduğu gün gibi ortaya çıkmıştır.
Katillerin dedeleri yaşında olan insanları hiç acıma hissi taşımadan öldürmelerine acaba devletin, milletin katkısı nedir diye şimdi daha fazla düşünmenin zamanıdır.
Türkiye idam cezalarını kaldırdığından beri seri cinayetler doğrusu tavan yaptı.
Gerek siyasi ve gerekse adi vakalarda öldürme isteği nerede ise bir şehevi duygu haline geldi. Önüne gelen biri birini öldürüyor. Sonra Devlet o katil veya katilleri yakalasa bile alıp hapishanede el bebek, gül bebek besliyor.
Kızarmış ekmekli, yağlı, ballı reçelli, sıcak çaylı sabah kahvaltısı,
Öğlen 3 çeşit , akşam keza üç çeşit yemek. Etli, börekli.
İnanın bunu hiçbir vicdanın kabul etmesi mümkün değildir.
İnsani hasletlere sahip hiçbir devlet, ananım, babamın, kardeşimin çoluk çocuğumun katilini benden aldığı vergilerle besleyemez ve bu haksızlığa tahammül et diyemez.
Bu ülkede insanlar, idam cezalarının zalim ellerde çok daha kötü biçimde uygulandığına şahit olmuştur.
Özellikle ihtilal dönemlerinde ve bu dönemlerin bir gereği olarak karşımıza çıkan Sıkıyönetim ile Olağanüstü hal dönemlerinde haksız kararlar çıktığı bir gerçektir.
Bunu önlemenin yolu, idam kararlarının son olarak TBMM sinde görüşülmesi ve Milletvekillerinin Millet adına özgür iradeleri ile Mahkemelerin verdiği kararın infazının gerekip gerekmediğini hükme bağlamasıdır.
İzmir Foçada üç vatandaşı durduk yere katleden, ardından Askeri araca sabotaj düzenleyerek 2 yoksul erin şehadetine sebebiyet veren kişilerin Suriyeye kaçarken yakayı ele verdikleri, sanıklardan Burhan Bozkurt ve Yunus çiçekte elde edilen silahların balistik incelemeleri sonucunda İzmirdeki eylemi gerçekleştirenler olduğu ortaya çıktı.
Zaten sağ ele geçirilen Yunus çiçeke Gaziantep bombalamasında 1 yaşında hayatını kaybeden Almina Melisanın fotoğrafı gösterilip, bu çocuğun günahı ne idi diye sorulunca, ağlamaya başladığı ve eylemlerini itiraf ettiği biliniyor. Yunus çiçek bu eylemleri sebebiyle bırakın boynunu ipe vereceğini, bir tırnağının çekileceğini bilse, söz konusu eylemi yapmaya tevessül edere mi idi?
Kısas Allahın hükmüdür ve aynı ile ifa edildiği takdirde, hem makusun aleyh ve hem de toplum için mahza adalettir. Zira kısasa maruz kalan vicdanen müsterih bir hale gelir, toplum ise bir daha bu tür belalara maruz kalmanın asgari hadde düşeceğine inanır.