42 yıldan beri iktidarını sürdüren Kaddafi rejimi artık yoktur.
Şu ana kadar elimize ulaşan bilgilere bakıldığında, henüz Muammer Kaddafinin nerede olduğu belli değilse de, bilenen bir şey var, o da artık Kaddafinin Libya rejiminin başında olmadığıdır.
Libya liderinin bizim açımızdan oldukça dramatik bir sonu oldu. Aslında benim açımdan deseydim daha doğru olurdu.
Libya liderinin Türkiyeye hiçbir zararı olmamıştı.
İktidarının ilk yıllarında bizler İstanbul Yüksek İslam Entsitüsünde öğrenci idik.
Kaddafi Krallık rejimini devirmiş, genç bir Albay olarak işin başına geçmişti.
Dünyanın İslami değerlerle yönetilmesi konusunda fikirler serdediyor ve ileri sürdüğü düşünceler hepimize çok enteresan geliyordu.
Şimdi herkes inkar ediyor ama, Kaddafi o dönemin İslami gençliğinin idol insanı haline gelmişti.
Bir çok insan YEŞİL DEVRİMİ görmek için, çalışma bahanesi ile Libyaya gidiyordu.
Muammer Kaddafi batı emperyalizminin Müslüman ülkeleri ve özellikle Afrikayı sömürdüğünü, bunun önüne geçmek için İslam ülkelerinin dünya çapında birlikler oluşturması gerektiğini söylüyordu. Özellikle Araplara yer altı ve yer üstü zenginliklerinize sahip çıkın, petrolünüzü batı dünyasına bedava denilecek biçimde peşkeş çekmeyin. Batı sömürü düzenine başkaldırın. Aldıklarınız ile sattıklarınızın mukayesesini yapın dedi.
Petrol bir anda dünyanın en kıymetli metaı haline geldi. Batılılar ne yapacaklarını şaşırdılar. Çünkü üretimlerinin en büyük girdisi olan enerji artık sudan ucuz değildi.
Onun batı dünyasına açtığı bayrak, büyük çaplı menfaatlerin tökezlemesine neden olunca, Libyaya karşı batıda bir bütün halinde şer cephesi oluştu.
Libyanın tecrit edilmesi için batılılar var güçlerini kullanmaya başladılar.
Kaddafi rejiminin batı dünyasını ve Afrikayı tehdit ettiğini iddia ettiler.
Kaddafi de kendisine biçilen bu rolden çok memnun oldu. Batılı zengin devlet adamlarının çadırında bağdaş kurarak oturmaları, egosunu iyiden iyiye okşamaya başladı.
Petrol bir anlamda silahtı, ama kurşun değildi. Bunun farkına varmadı ve "vay be batı dünyası demek kağıttan bir kaplan imiş" demeye başladı. Türkiyenin 1974 yılında gerçekleştirmiş olduğu Kıbrıs çıkartmasını, batıya açılmış büyük bir savaş olarak gören Kaddafi nerede ise elinde, avucunda ne varsa Türkiyeye verdi. Çünkü bir Müslüman ülke ilk defa batı hegemonyasının kozmik odasına çomak sokuyordu. Bu olay onu çok duygulandırdı.
İslam dünyasının bizden fersah fersah uzaklaştığı,
Savaş uçaklarına yakıt alamadığımız dönemlerde O, çil çil Petro dolarları Türkiyeye akıtmayı bir şeref olarak bildi.
Başbakanı Abdusselam Calludu, uçağına doldurduğu dolarlarla Türkiyeye gönderir iken doğrusu çok cömertti.
Libya olayları patlak verince , Kaddafinin o gözüpek meşhur Başbakanı olan Abdusselam Calludu ilk ben sordum kamuoyuna. Callud nerede?
Dün Libya ile ilgili haberler veriler iken, Calludun da muhaliflere sığındığını öğrendik.
Calludun muhaliflere sığındığını öğrendiğimde, artık bu iş bitti, Kaddafinin veya rejiminin sonu geldi dedim.
Türkiye Libya münasebetleri bu süreçte çeşitli zikzaklar çizse de, doğrusu, Türkiye, Libyanın ve Kaddafinin kendisine zarar verdiğini söyleyecek durumda değil.
Türkiye müteahhitleri dış dünya ile olan müteahhitlik hizmetlerine ilk Libya ile başladılar dersek, bunun aksini kimse söyleyemez.
Kaddafinin iktidarı zamanında, müteahhitlerimizin yaptıkları işler sonucunda, milyarlarca dolar para Türkiyeye geldi.
Müteahhitlik hizmetleri alanında Türkiye ilk Libya ile dış dünyaya açıldı. Buradan edinilmiş olan tecrübe ile dünyanın çeşitli ülkelerinde işler alındı.
Arap baharı ile birlikte Kaddafi rejimine karşı da ülke içerisinde hareketlenmeler başlayınca, Kaddafi bunları silahla durdurmaya karar verdi. İsmi ister otoriter, isterse demokrasi olsun hangi rejim kendisine silahlanana şimdiye kadar gül atmıştır?
Libyada muhalifler harekete geçince, batılılar fırsatı ganimet bildi. Onları korumak bahanesi ile alel acele Kaddafinin başına bomba yağdırmaya başladılar.
Libyalıların kendi sorunlarını çözmesine fırsat vermediler.
ŞU BATILILAR NE KADAR DA İNSANCILDIRLAR GÖRÜYORSUNUZ DEĞİL Mİ?
Bu işte ilk rol kapan ben olayım diyen Fransa, hemen harekete geçti ve Libya Fransız savaş uçakları tarafından bombalandı.
Nato ülkeleri Fransaya sen neden ortak hareket etme kararının çerçevesi dışına çıktın, Libyalıları bizden daha çok sevmiş olamazsın demedi.
Fransanın "mahallenin kabadayısı" rolü üstlenmesini, bizde böyle şeyler olur diyerek geçiştirdi.
6 aydan beri Nato ülkeleri Libyayı bombalıyor.
Türkiyenin de içerisinde olduğu kimi ülkeler muhaliflere para desteğinde bulundular.
Herkes Libya Lideri Muammer Kaddafi kendi ülkesine zulmediyordu, artık gitmesi lazımdı moduna yatmaya başladı.
İşin doğrusu öyle mi idi?
Şimdiye kadar/daha doğrusu Arap baharına kadar/ Türkiyede tek bir Allah kulundan Muammer Kaddafi kendi insanlarına zulmediyor, işkence yapıyor, Libyada telafisi imkansız insan hakları ihlali var sözünü hiç duydunuz mu?
Libya böyle bir ülke olsa idi, Türkiye müteahhitlik hizmetlerinin en büyüğünü hiç bu ülke ile yapar mıydı?
Bu 6 aylık süreçte karşılıklı olarak binlerce Müslüman biri birinin kanına girdi. Binlerce insan hayatını kaybetti. Libya liderinin 42 yıllık iktidarı sona erdi. Kaddafinin oğullarından bazısı öldürüldü, kimileri de yönetimin elinde esir durumda. Kendisinin hayatı ne durumda bilmiyoruz. Ülkede mi, bir başka ülkeye mi sığındı, henüz belli değil.
Müslümanların /muhalifi, muvafıkı dahil/ böylesine dramatik sonuçlarla karşılaşmaları, gerçekten beni derinden üzüyor.
42 yıldan beri Libyayı idare etse, çok akıllı ve çok hükümran gözükse de, netice itibariyle Kaddafi de, Saddam da, Hüsnü Mübarek de birer insandı ve "ümmetin bütünü içerisinde, istişare makamının vereceği kararlara uygun davranma" becerisi geliştirilemediği için, yaptıkları kimi hataların kurbanı oldular.
Ümmet başsız.
Bu böyle devam ettiği sürece, işte buraya kalıbımı basarak söylüyorum, BAŞIMIZ HİÇBİR ZAMAN BELADAN KURTULMAYACAKTIR.
Zira bizden güçlü batı dünyası yaptıklarına karşılık, öyle veya böyle başımızı kaldırıp, yeter artık dememize, fırsat vermeyecektir.
İsrail, Gazzelilerin başına fosfor bombası yağdırıp, 3 gün içerisinde 1500 kişiyi katlettiği ve 4500 ünü sakat bıraktığında, batılılar nerede idi. Bulundukları İnnlerinden "İsrailin kendisini koruma hakkı vardır" dediler.
Batı bütün bunları İslam ülkelerine demokrasi gelsin, insan hakları çiğnenmesin diye mi yapıyor.
Bildiğim bir şey var, haçlı seferleri durmak bilmeden devam ediyor.
Ne diyelim, Allah ya bizi onlardan kurtarsın veya bize onlardan kurtulacak güç versin.
Yani doğrudan veya dolaylı.