DTK'sinin almış olduğu kararlar içerisinde her bölgenin kendi sembol veya bayrağını kullanma hakkı olduğu ifade edildi. PKK nın ortaya çıktığı dönemlerde, örgütün sarı, kırmızı, yeşil renklerden oluşan bir sembolü yoktu.
1990 lı yıllara doğru örgüt kendisini belirli bir siyasi zemine oturtunca, bu defa sembollerle anılması gerektiği, yani siyasallaşma yönünde adımlar atılmasının zamanı geldiği inancı ortaya çıktı. 1990 lı yılların başında gösterilerde açılmaya başlayan bu temsili "bayrak", "aidiyet" kültürünün oluşmasında ve ayrılık "kültünün" hâkim olmasında önemli bir araç oldu.
Leyla Zananın bu renklerden oluşan kurdelayı TBMM sindeki yemin töreninde başına "taç" yapması, Türk halkında bunu sahiplenenlerin ötelenmesi fikrini meydana getirdi ki, eylem sahiplerinin attığı adımın önem ve büyüklüğünü göstermesi yönünden çok enteresandır.
Ayrılık fikrini tezgahlayanlar "büyük" kazanmışlardı.
Bununu üzerine Kuzey Irak Kürt yönetiminin kendisini ifadede kullandığı renklerden oluşan bayrak getirilip Türkiye Kürtlerinin sembolü olarak kullanılmaya başlandı.
BDP eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak bu sembolün tarihi bilgisini ne Diyarbakır açısından ve ne de illeri olan Elazığ yönünden ortaya koyamadılar.
Diyarbakırın tarihi ve kadim kültüründe ise, Sarı Kırmızı Yeşil renklerden oluşan böyle bir sembolü veya bayrağı hiç olmamıştır. Fakat biz bunu seviyoruz diyorlar ise, insanların sevgisine sınır koymak kimsenin elinde değil, buna gerek de yok.
Ancak buradan hareketle,
Türkiye Kürtlerine yeni bir tarih ve bu tarihten hareketle yeni bir "Devlet" oluşumu düşünülüyor ise, nerede ise dünyanın sonunun yaklaştığı bu günler, talepler için öylesine kısa ki.