BU BİR ZAFER DEĞİL
Eklenme: 24.10.2009 00:00:00

Öncelikle bu bir zafer değil, bu bir bayram değil, bu yeni bir yurt kazanma değil, bu kurtarılmış bölgelerde halkla birlikte çekilen zılgıt hiç değil.

Netice itibariyle arkada bırakılan 40 bine yakın ölü var. Milyarlarca dolar kayıp var. Yaralanma var, sakat kalma var, savaşta olmamamıza rağmen ülkenin her tarafında oluşturulmuş olan şehitlikler var, dağda kolay kolay kabul edilmesi imkansız olan mağara yaşamına devam eden 10 bin insan var, cezaevlerinde onbinlerce tutuklu ve hükümlü var, binlerce babasız kalan şehit çocuğu var, dul ve yetimler var, el hasılı acı var, ızdırap var.

"Yoklarla" "Varların" icmalinin bize verdiği sonuç nedir? Allah aşkına.

MİT Organizasyonu ile gelişip serpildiği iddia edilen  bir örgütün, yine MİT in öncülük ettiği çalışmalarla sona erdirilmesinin ortaya çıkardığı tiyatroyu seyrediyoruz diyor Kemal Burkay.

Bugün için Kürt halkına verilenlerin zerresini 30 yıl önce ifade etmeye kalkışmış olsa idiniz, Türkler, bunlar vatanı satıyorlar, parçalıyorlar ( ki MHP ve CHP hala aynı durumda ve onların duruşu manzarayı çok güzel izah ediyor) diye avaz avaz bağırırlardı.

Bugün Kürt halkı için önerilenler, o gün için dile getirilse idi, Kürtler bunlar bizimle dalgamı geçiyor derlerdi.

Ama artık bu gündeyiz.

Herkes ölümü gördü, sıtmaya razı oldu.

Kürtlere bazı hakları verilmeden işin yürüyemeyeceği gerçeğini Türkler,

Vatanın bölmeye çalışmanın bir getirisinin olmadığı gibi, mümkün de olmadığını Kürtler görmüş oldular.

Olay bu şekilde kurgulandı ve 30 yıldan beri ilmek ilmek dokundu ise, bu "efendiler"  önünde bizim şapka çıkartmaktan başka yapacağımız bir şey yok.

Bu olay bir zafer olmasa da ,Kandilden gelenlerin bir zafer sarhoşluğu içerisinde Haburdan Diyarbakıra kadar gelişteki süreçte yaşananların çok fazla abartılmaması lazım diye düşünüyorum.

İnsanlar 30 yıl sonra ülkelerine dönüş yapıyor, bırakın  biraz sevinsinler , ne var bunda.

Çünkü bu gelenler tümüyle Devletin denetimi altında sınırı geçtiler.

Devletin Savcılarına ve Hakimine ifade verdiler.

Otoriteyi kabul ettiler.

Otorite de onları serbest bırakarak Bayram yapmalarına imkan verdi.

Savcılar ve Hakimin Habura kadar giderek ifade almasını eleştiri konusu yapanlara gelince,onların Hukuktan da,Siyasetten de bir şey anlamadıkları bal gibi ortaya çıktı.

Olay siyasi ve bu siyasi olaya bakma yetkisi Diyarbakır Özel yetkili Savcı ve Hakimlerinin.

İşin mahiyeti gereği Hakim ve Savcılar kendilerini ilgilendiren konularda Başsavcının ve Mahkeme Başkanının görevlendirmesi ile bir başka yerde gidip ifade alabilir ve görev ifa edebilirler. Onlar da bunu yaptı. İşin hukuki yönünde bir sakatlık bulunmuyor.

Sorgulamanın siyasi yönüne gelince, Savcılar ve Hakimler doğrudan burada gidip ifade almasalardı, gelenler önce Emniyet tarafından göz altına alınacaklar, isnatlar sebebiyle sorgulanacaklar, Diyarbakıra intikal ettirileceklerdi. Bu durum baştan beri anlatmaya çalıştığımız "büyük oyuna" ters düşerdi ve telafisi güç kırılmalar meydana getirirdi.

Atılan bu adımla  hem "mecburi kırılmanın" önüne geçildi, hem de "şovunuzu yapın ve böylece nasıl da iyiniyetli olduğumuzu bütün dünya alem görsün" mesajı verildi.

İşler aslında kontrol altında. Ama her an için "haramilerin" olaya vaziyet edip, işi yine çığrından çıkartma çabalarının olabileceğini gören Ahmet Türk "sürecin barışçıl bir duruma evrilmesi noktasında, başta hükümetle bir diyaloğ oluşturmalıyız. En önemlisi de Türkiye halkıyla empati yapmalıyız. Omuzlarımızdaki yükü, demokratik ortamı sağlayacak bir sorumluluk duygusuyla taşımak zorundayız.Bunu başarmalıyız. ABD başkanı Obamanın dediği gibi başarabiliriz. Yeter ki, duygularımızın yerine aklımızı kullanalım.Türkiye halkını ikna etmemliyiz. Herkese anlatmaya çalışacağız, herkesle konuşacğız. Gerillaların Türkiyeye gelerek serbest kalması , sürecin başlangıcı için önemlidir.Ancak bu gelişme ne zaferdir, ne kahramanlıktır, ne yenilgidir. Bu sadece sürecin, barışçı bir sürece evrilmesi için atılmış bir ilk adımdır. Tabii ki halkımız bu dönemde olaya duygusal yaklaşıyor. Ancak bugün duygularımızı bir kenara bırakarak, aklımızla, siyasetüstü bir anlayışla hareket etmemiz gerekiyor"dedi.

Evet Ahmet Türkün bir cümle ile özetlediği gibi,

"Bu gelişme ne zaferdir, ne kahramanlıktır, ne yenilgidir"

Türkiye halkına(Türklere ve Kürtlere) ölümü gösterip, sıtmaya razı etmektir.

Çok güzel oynadılar. Sanki başka yolu yoktu.

Haram olsun.