"Bu belge de belki onun bir parçasıdır, içeride yuvalanma vardır, ya da hiyerarşi içinde hazırlık vardır ya da daha önce komuta kademesi, kuvvet komutanları kendi aralarında konuşmuşlar,niyetlenmişler ama uygun görmemeşlir, yapmamışladır. Onun irdelenmesi, gerekirse ele alınabilir.Devletin hukuk sistemiyle, güvenlik örgütleriyle, silahlı kuvvetleriyle, medyasıyla, sivil toymularıyla, iktidarıyla, muhalefetiyle bunlara karşı bir güvenlik geliştirmeye ihtiyaç vardı.
Türkiye 12 Eylül Askeri Müdahalesi yaşadı. Toplum Askeri müdahalelerle hesaplaşma ihtiyacı hissetmesi durumunda , Yunanistanda olduğu gibi, bunun gereği yapılır. Eğer Türkiye, 12 Eylül ile ilgili hesaplaşmayı, siyasi iktidar, gerekli,yararlı , doğru buluyorsa, elini tutan mı var? Onun gereğini yaparsın.Anayasanın 15.maddesi(geçici demek istiyor C.T) var. Değiştirme ihtiyacındaysan, getirirsin, değiştiririz. 12 Eylülü bıraktık, ondan sonrakilerle meşguluüz diyorsan, onları da getir, takip edelim. Hazırlandı, uygulanmadı, anılar yayınlandı, kendi aralarında konuştular, yaptılar,suç diyorsan, onu da inceleyelim.Askeri darbeyle ilgili hukuki takibat bir hesaplaşma,Türkiyeyi bir askeri darbe arayaşını sürükleyen ortamı tasfiye etme arayışı içindeysen, getir onunda gereğini yapalım. Bu konuda bir sıkıntı yok."
Bu sözler Sayın Baykala ait. Ve belliki Sayın Baykal, bu sözlerine mesnet teşkil eden gelişmelerden bu defa çok rahatsız. İşte Sayın Baykalın yorumu ihtiyaç bırakmayan sözlerinden çıkardıklarımız.
Sayın Baykal,
1-Türkiye,12 Eylül Askeri Darbesi ve onu takip eden 28 Şubat Postmodern darbe girişimini,
2-Ergenekon soruşturması kapsamında Kuvvet Komutanları ile , muvazzaf subayları da içerisine alan darbe teşebbüslerini,
3- 27.Nisan.2007 E. Muhtırasını,
4-Genelkurmay Askeri Harekat Daire Başkanlığı 3.kısımda görevli Kıdemli Kurmay Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlanan "irtica ile mücadele eylem planı" darbe girişimini mercek altına alalım(!!!),
5-Hükümet bu konularda harekete geçsin, biz gerekli tüm desteği verelim.(!!!)
6-Anayasanın geçici 15.maddesinde düzenlenen ve 12 Eylül Askeri Darbesinde rol üstlenen kişiler hakkında hukuki ve cezai hiçbir yaptırım uygulanmayacağına dair hükümleri ortadan kaldıralım,(!!!)
7-Gerekirse bu konularda Yunanistanda olduğu gibi kendimiz ile yüzleşelim(!!!) diyor.
Bunlar ayak üstü söylenmiş sözler gibi gelmedi bana(demeliyiz, artık buna inanmamlıyız)
Sayın Baykal bu tür girişimlerin Türkiyeye artık yakışmadığını düşünmeye başladı( mı)
Herşeye rağmen, görünen o ki, Sayın Baykal,
Son darbe plan ve teşebbüsünün kesinlikle Asker ayağı oludğunu düşünüyor ve artık 3.sınıf bir Afrika ülkesi gibi Türkiyenin darbelerle yatıp kalkmasından ciddi biçimde rahatsız olduğunu ortaya koyuyor.
Bunlara ilave olarak Sayın Baykal , bugün verdiği bir demeçte,Albay Dursun Çiçek ile ilgili soruşturmanın /imza incelemesinin/aradan 12 gün geçmiş olmasına rağmen neden bitmediğini ve bu Albayın neden hala görevde olduğunu anlayamadığını beyan ettiğini öğreniyoruz.
Sayın Baykal bu defa işin temeline inmiş gözüküyor. 12 Eylül rejimine ve onun getirisi olan Anayasadaki açmaza parmak basıyor.
Ben Hükümetin yerinde olsam, bugünden geci yok, derhal harekete geçer, ya tümden bir yeni Anayasa yapılması için, 23.Dönem Meclisini seçimlere kadar "KURUCU MECLİS" gibi çalıştırırım, yeni Anayasa ile yeni seçimlere giderim,
Ya da Anayasada İnsan Hak ve Hürriyetlerini sınırlayan hükümleri çıkarmak,
Kopenhag Siyasi Kriterlerinin gereklerini bütünü ile yerine getirmek,
Anayasada özellikle,Milli Güvenlik Kurulu, Siyasi Partiler, YÖK, Genelkurmayın hiyerarşi içindeki statüsünü AB liği kurallarına uygun hale getirmek için gerekli değişiklik önerilerini derhal Sayın Baykalın önüne koyarım.
Bu sözlerinden sonra Sayın Baykalın çark edeceğini/edebileceğini/gerçekten düşünmek istemiyorum. Millet te istemiyor.
Yapmayan da, sırt dönen de mesul olur.
Ya ceremesi
Derken Genelkurmay Askeri Savcılığından Albay Dursun Çiçeke ait olduğu iddia edilen irtica ile mücadele eylem planındaki imzanın, bu şahsa kesin ait olduğuna dair bir belgenin elde edilemediği, söz konusu belgenin aslının bulunmadığı, fotokopi üzerninde yapılan incelemelerde kesin sonuca gitmenin mümkün olmadığı gerekçesi ile takipsizlik kararı verildiği ve dosyanın ikmali için evrakın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğinin haberi geldi.
Buyurun buradan yakın.
Allahtan ki Ak Parti yetkilileri şahıs hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Olayla ilgili olarak geçen gün yazdığımız Makalenin başlığı "Sivil Soruşturma Şart" deyişimiz bundandı.
Albay Dursun Çiçekin en yakın arkadaşı emekli Yarbay A.Y.Y geçen gün Samanyolu Radyoda konuşurken aynen şöyle diyordu. "Dursun Albay akıllı bir adamdır. O böyle işleri asla kendi başına yapmaz. Zaten bu bir Andıçlama değil. Andıç, görevli kişinin bir konu ile ilgili olarak üst makamlara sunduğu bir plandır. Kabul görür veya reddedilir.Fakat Genelkurmay Harekat Dairesinin Başında bulunan kişi öyle rastgele işler yapmaz, yapamaz.Dursun Albay emir komuta zincirinin dışına çıkamaz. Göreceksiniz imzalar istenilen kadar benzer olsun, bu dosya kapatılacak" diyordu.
OY BEN NASIL EDEN, BAŞIM ALIP NERE GİDEM?