DAVULUN SESİ
Eklenme: 11/14/2014 12:00:00 AM

Önce Demir çelik, arkasından Aysel Tuğluk sürecin bittiğini adeta ilan ettiler.
Demir çelik Muşta yaptığı açıklamada, bu iş böyle devam ederse Ya bölünme veyahut ta Askeri Darbe olacak dedi.
İki gün önce Ak Parti iktidarı zamanında Kürt sorunu ile ilgili olarak yapılanları kısmen yazdım. Daha da yapılacaklar olduğunu İktidar da kabul ediyor. Bir yol haritasından söz ediliyor. Bu yol haritasının hem İmralıda Abdullah Öcalana verildiği ve hem de taslak nitelikte de olsa iki sayfadan ibaret metnin HDP liler vasıtası ile Kandile ulaştırıldığı biliniyor.
Bu son Kandil seyahatinden sonra HDP lilerin tekrar İmralıya gitme istekleri var/dı/. Böyle bir talep HDP liler tarafından Adalet Bakanlığına iletildi. Ancak bakanlık bu talebe diğerlerinde olduğu gibi hemen cevap vermedi. HDP liler de yaptıkları açıklamalarda bakanlıktan cevap beklediklerini bir iki yerde ifade ettiler. Belli ki onlar da süreç açısından sıkışmış vaziyetteler ve acilen İmralıya gitme gereği duyuyorlar.
Fakat unutulmaması gereken bir husus var ki, o da 6 ila 8 Ekim günlerinde yaşanan hadiseler. Ha bir de bu olayların birkaç gün öncesi var. O da Abdullah Öcalanın kardeşinin İmralıya yapmış olduğu ziyaretten sonraki açıklaması. Bu ayın(Ekim) 15 ine kadar somut adımlar atılmazı ise, her şey biter gibi bir şey söyledi. Onun açıkladığı süreye daha 10 gün var iken, birden bire 6-8 Ekim Hadiseleri cereyan etti.
40 insan hayatını kaybetti. Olay gecesi beni Diyarbakırdan arayan insanlar, ağabey neredesiniz, Diyarbakır yanıyor, insanlar evlerinin üçüncü katlarından aşağıya atılıyor, niye buna bir dur demiyorsunuz dedi.
Ben Aman Allahım, nasıl insanlar evlerinin balkonundan atılırlar dememe kalmadan, ağabey insanları kurşunlamışlar, ondan sonra evlerin balkonundan atmışlar, üzerlerinden de arabalarla geçmişler dediğinde hiç kuşkusuz kanım dondu, tamam ben bir bakayım, bir iki yeri arayayım, bilmem sonuç alabilir miyiz dedim. Durum o ana kadar televizyonlarda haber halinde bile değildi.
Sonraki saatlerde afet haberleri ardı arkasına gelmeye başladı. Öldürülen insanlar, yakılan yıkılan evler işyerleri, bankalar, öğrenci yurtları.
O günden sonra Bingölde katledilen 3 emniyet görevlisi, Diyarbakır Bağlarda eşinin gözleri önünde kafasına kurşun sıkılan zavallı bir Anadolu çocuğu.
Bunlar hükümetin zaten ciddi tuttuğu işi, daha bir hassasiyetle götürme konusunda gardını almasına sebep oldu.
Basiret ağır bastı ve yapılan açıklamalarda Barış Sürecinin devam ettirileceği, kimi provokasyonlara gelinmeyeceği Devlet aklı ile topluma deklare edildi. Hükümet bununla iki şeyi yapmış oldu, bunlardan birincisi Barış sürecini devam ettirir iken, sokakların daha fazla hareketlenmesine fırsat vermeyeceğini, ikincisi Anadolu insanının barış meselesinde kendisine güvenmesi gerektiğini ortaya koydu.
HDP tarafı yaptığı açıklamalarda baştan sona red ve inkar cihetine gitmiş bulunuyor. Selahattin bey biliyorsunuz ben insanlara sokaklara çıkın demekle, aslında gidin insan öldürün, sağı solu yakın yıkın demedim, demokratik tepkinizi ortaya koyun dedim dönüşünde bulundu, HDP Gurup Başkan vekili İdris Balüken Bingöl olaylarını örgütün yaptığına dair elde delil bulunmadığını, olay araştırılsın isteğinin Ak Parti tarafından kabul edilmediğini ifade ederek, olayı PKK nın yapmadığını zımnen beyana çalıştı, Diyarbakır olayı hakkında ise henüz bir açıklama gelmedi HDP lilerden.
Bu devletin de insanlarının da bir hafızası var. O hafıza ile balık yağı yutturulup alay etmek doğru değil.
İşin başına döndüğümüzde; Abdullah Öcalanın kardeşinin Ekim ayı başında ağabeyi ile görüştükten sonra, bu ayın 15 ine kadar atılması gereken adımları hükümet atsın, yoksa sorumluluk bizden gider açıklaması olmasa,
Ardından buna dayalı Selahattin beyin sokaklara dökülün demokratik tepkinizi koyun yönlendirmesi gelmese, 6-8 Ekim olayları olmaz, Bingöl ve Diyarbakır hadiseleri cereyan etmezdi.
PKK nın şu andaki eylemleri ile ilgili olarak Hükümet tarafı, bir büyük aklın yönlendirmesinden söz ediyor. Bizde özellikle hükümetler bir büyük akıldan söz ettiklerinde hiç kuşkusuz akla ABD geliyor. Hükümetin aklına böyle bir kar suyunun kaçmasına neden olan Cemil Bayıkın görüşmeler sürecinde, ABD den aracılık yapılmasını istemesi.
PKK nın söke söke alırım veya vuruşarak çekilirim taktiğine hükümet şu anda istediğini yapabilirsin demiyor. Onlar da gardlarını aldılar ve İmralı görüşmeleri için gelen randevuya şimdiye kadar olumlu cevap vermediler. Sayın Başbakan Avusturalyaya yapacağı ziyaret öncesindeki açıklamalarında bir kere daha Kamu Güvenliğinin esas olduğunu, bundan vazgeçmelerinin asla mümkün olmadığını beyan etti.
Örgüt söke söke alırım,
Devlet güvenlik sağlanmadan hiçbir şey yapılmaz açıklaması ile karşı çıktı.
Devletin beklediği sarih veya zimni sürecin devamı esnasında bir daha mal ve can kaybı ile neticelenen olaylara girişilmeyeceği yolunda bir söz. Bu yapılmadan öyle anlaşılıyor ki, İmralı görüşmeleri askıya alınmış olacak.
Böyle bir ortamda Muş Milletvekili Demir çelikin ya bölünme veya darbe açıklaması ile Aysel Tuğlukun süreç aslında bitti de hükümet bunu bize açıklattırmak istiyor beyanı ağır bir yük olarak milletin omuzlarına çökmüş bulunuyor.
Davulun sesi uzaklardan hoş gelir. Ne bölünme ve ne de ihtilal bugün Kürt insanı için iyi bir şey değil. O bölünme dediğiniz heyula ile karşı karşıya kalmanız bugünden yarına olacak şeyler mi? Zira Türk tarafı daha bu konuda sözünü söylemedi. 1000 yıldır vatan bildikleri toprakları alıp gidebilirsiniz diyene rastladınız mı? Bizim de istediğimiz zaten bu, bir iç savaş diyenler koca bir yanılgı içerisindeler. Bu millet Müslüman. Diş dişe dokunduğunda, onlar biri birini vurmaz. Ya ihtilal seçeneği? Yaşayana bilir, oldu mu kardeşim.
Gördüğüm şey şu: Abdullah Öcalanı ortadan kaldırmadan barışın önünü kesemezsiniz.
BATILI TASVİRE GEREK YOK.
Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, PKK nın 1 Milyon kişiyi sokaklara dökme imkanı var demiş. Bu bir milyon lafı çokluktan kinaye mi yoksa gerçek mi bilmiyoruz. Ancak Galip Bey, gerçekten PKK nın 1 milyon kişiyi sokaklara dökebilecek istidatta olduğunu söylediği anlaşılıyor. Bu bir milyon kişi Güneydoğuda sadece Diyarbakırda var. Demek ki ayaklanmada merkez Diyarbakır mı olacak? Bir Milyon kişi sokaklara dökülür ise, hiçbir güç onları engelleyemez değil mi? Benim bildiğim bu
türden girişimlerde Abdullah Öcalannın isteği ile geçmiş yıllarda PKK birçok defa uygulamaya soktu, ama başaramadı. Galip bey iktidar partisi Millet vekili. Elbette bir bildiği var ise, bunu hükümete aktarmıştır.
Bir bildiği yoksa, Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi Batılı tasvir saf gönülleri idlal eder- haksız olanı illede şekillendirip ortaya koymak, temiz akılları, saf gönülleri mecrasından saptırır, durduk yere zarar verir. Kuralınca imkansızı mümkünmüş gibi beyan etmemektir.