Silivri Kapalı cezaevinin bulunduğu yerde şu anda Ergenekon sanıklarını yargılayan İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi Milli İstihbarat Teşkilatından gelen Ergenekon Terör Örgütü şemasında isimleri geçen kişileri deşifre etmemeye karar verdi.
Ergenekon terör örgütünün faaliyetleri demek ki uzun zamandan beri MİT tarafından biliniyor ve takip ediliyormuş. Örgütün şeması bile ele geçmiş. Ele geçen bu şemada isimleri bulunan kişilerle Emekli Deniz Kuvvetleri komutanı Özden Örnekin Ay Işığı, Sarı Kız , Eldiven gibi darbe günlüklerinde isimleri geçen kişiler arasında herhalde irtibat vardır.
Kimi hukukçular, en meşhurları da Prof Mümtaz Soysal, televizyon kanallarına çıkarak "evet kimi kişiler darbe meselesini konuşmuş olabilir, hatta bu yönde hazırlıklar da yapmış olabilir, ama bu suç değil ki" gibi kerameti kendinden menkul açıklamalar yapıyorlar. Ben bu açıklamalar karşısında gerçekten hayretler içerisinde kalıyorum.
Fikir namusu, ilim namusu, insanlık namusu ,akıl namusu, zeka namusu, içtimai bilinç namusu diye bir takım değerler var diye biliyorum, olmalı diyorum, göz göre göre nasıl oluyor da bu insanlar her türlü mefhumun çiğnenmesine sebep olacak açıklamalar yapıyorlar.
Yaparlar, yaparlar.
Yıllarca ne açıklamalar yapmadılar,ne eylemlere imza atmadılar ki?
Çünkü onlar Akatürkçü idi,
Çünkü onlar lalikti,
Çünkü onlar demokrattı,
Çünkü onlar hem de sosyal demokrattı,
Çünkü onlar halktan yana idi,
Çünkü onlar bu özellikleri sebebiyle yobaz değillerdi,
Çünkü onlar yobazlara, gericilere, mürtecilere karşı her türlü mücadeleyi veriyorlardı,
Çünkü onlar akşam yatmadan önce iki tek atmayı,
Hafta sonlarında deniz kıyısında balığı kadehe dolamayı çok seviyorlardı,
Çünkü onlar memleketi kurtarmışlardı,
Çünkü onlar Cumhuriyeti kurmuşlardı,
Çünkü onlar bu ülkeye demokrasiyi getirmişlerdi,
Çünkü onlar savaş meydanlarında can verenlerin torunları idi,
Çünkü onlar birkaç kez uçuruma sürüklenen ülkeyi çekip alıvermişlerdi, darbe yapmışlardı, Başbakan ve Bakanları asmışlardı vatanseverliklerini ortaya koymak için,
Karanlığa karşı bir dakika saygı eyleminde bulunmuşlar,
Tencerelerin dibine vura, vura , bir dakika sonra açtıkları lambaları ile aydınlık bir ülke yaratmışlardı.
O günlerde çok canım sıkılmış, ya aslında ben onlardan bin defa daha demokratım, bin defa daha insancıl düşüncelerim sahibiyim, nasıl oluyor da kendi yetmelerinin yaptıkları eylemlerin sanki sahipleri, failleri bizlermişiz gibi gösteriyor ve bütün pisliklerini bizim gibi vatanını, milletini sonuna kadar savunan, düşünen, yeri geldiğinde bu uğurda her türlü fedakarlığı yapmaktan bir an olsun geri durması beklenmeyen bizlere yıkıyorlar diyordum.
İşin içerisinde çokça garabet var, birileri yine bizleri tarrakaya getiriyor düşüncesinde idim.
Bu eylemler bana çokça yabancı, bizim inanç ve mefkure dünyamızın hiçbir yönü ile irtibatı yok , nasıl oluyor bütün pis işlerin sahibi/faili bu dünyanın insanları oluyor, bütün zararı da onlar çekiyor!!!
İşte Susurluk Günlerinin eylemleri ve failleri Şemdinliye, Şemdinli Ergenekona uzandı, geldi dayandı. Diyarbakırda işlenen faili meçhuller, termos bombalamaları, dershane saldırıları , boru tipi kalleş saldırılar, Tuğgeneral Bahtiyar Aydının katli, Emniyet Müdürü Gaffar Okkanın hunharca öldürülmesi gerçeğini şimdi hepimiz çok iyi anlıyoruz.
Ülkede hangi maskeyi takarsanız takın, hangi karanlık elbiseye bürünürseniz bürünün, bu Memleketi daha fazla cehennem çukurlarına sürüklemeye imkanınız olmayacak. Hem çalıp , hem oynamanız bize şu gerçeği gösterdi, sizi tanıyoruz ve yapacağınız tüm pisliklerin karşısında Millet var.
Şimdi bakın Ergenekon tam olarak çözülmüş ve bütün deliller(silahlar, bombalar, uzun menzilli roketatarlar, lav bombaları, dinamit kalıpları, hadsiz kurşunlar, eylem planları, Başbakana varacak kadar suikast krokileri) ele geçmiş iken, Mahkemeye ne oluyor da MİT nın göndermiş olduğu Ergenekon Terör Örgütü Şeması açıklanmamasına karar veriyor.
PKK ve Hizbullah örgütleri ile ilgili olarak insanlarda yakalanan en küçük belgeler onlarca sene mahkumiyetlerin gerekçesi yapıldı, ama devletin en büyük istihbarat kurumunun takibi sonucu ele geçirdiği Ergenekon Terör Örgütünün şeması açıklanmıyor. Tabii bu şema açıklanmadığı için listede isimleri bulunan kişiler bakımından takip yapılmıyor, dava açılmıyor. O zaman şu anda içeride tutulanların, yargılananların suçu ne?
Mahkemenin suç örgütünün diğer fertlerinin bilinmesini engellemesi, suç ve suçluyu gizlemek anlamına gelmiyor mu? ve bu durum yeni bir suç teşkil etmiyor mu?
TCK nun 312.maddesinde "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye TEŞEBBÜS EDEN kimseye ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası verilir" hükmünün hiçbir kıymeti yok.
Yine TCK nın 313 . maddesinde "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine karşı silahlı bir isyana tahrik eden kimseye on beş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası verilir" ve davamı maddelerinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına varacak kadar olan hükümler niye konmuş acaba? İstanbul/Ankara ve İzmir de milyonları ülkene sahip çık adı altında sokağa dökenleri ve destekçilerini lütfen hatırlayın.
Onlardan bir kısmı cezaevinde , bir kısmı paşa paşa keyf çatıyorlar, niçin?
İpin ucu yakalanmış, olay bütün hatları ile ortaya çıkmış iken, lütfen bırakmayın, DEMOKRASİNİN BİR DE MAHKEME ELİ ile zarar görmesine fırsat vermeyin, bu doğru değil.