Kötü/KAZİP/ şöhreti ile meşhur Diyarbakır Ceza Evinin nihayet kapatılmasına, daha doğrusu yıkılmasına karar verildiğini, Sayın Başbakan dün Diyarbakır İstasyon Meydanındaki konuşmasında ifade etti.
Bu ceza evinde insanlar inanılması güç işkencelere maruz kaldılar.
Elektrikli fünyeye bağlananlar, husyelerine elektrik akımı verilenler, Filistin askısına alınanlar, makatlarına cop sokulanlar , bu işkencelerde hayatlarını kaybedenler,işkencelere dayanamayarak intihar edenler, guruplar halinde kendilerini yakanların sayısı binleri, on binleri bulmuştu.
Bu cezaevinin kötü şöhretini duymayan hiçbir dünyalı kalmadı.
Fransada 1789 yılında başlayan ihtilal sırasında BASTİL HAPİSHANESİ ilk işgale maruz kalan yerlerden oldu. Bastil Hapishanesinde daha çok rejim muhalifleri kalıyordu. İnsanlar büyük kalabalıklar halinde BASTİLİ kuşattılar. Mahkûmların serbest kalmasını sağladılar. CİTİZEN/VATANDAŞ/LAR olarak adlandırılan bu insanlar işbirlikçi olarak kabul ettikleri Kral yanlısı Aristokratların malikânelerini kuşatıp, büyük çoğunluğunu giyotine gönderdiler.
Diyarbakır Cezaevinin kötü şöhreti Bastil Hapishanesinden daha az değildir.
Bu hapishanede insanların çektiği zulüm ve işkence dillere destan oldu. Cezaevinde bir şekilde canlı çıkmayı başarabilenler ilk fırsatta kendilerini Türkiyenin ve Irakın dağlarına attılar.
Kendilerine çektirilen acıların intikamını bir şekilde almak için var güçlerini kullandılar.
İnsanların çoğunun başına dünyada gelmeyen acı yoktur. Herkes kendi hayatından bilir, şekil ve cinsi ne olursa olsun bir acı Allahtan gelmiş ise, bunu zaman içerisinde sabır ve tahammül ile karşılamak, katlanmak daha kolay oluyor.
Ama acılar, Izdıraplar, İşkenceler eğer insan eli ile çektirilmiş ise, aradan ne kadar zaman geçmiş olursa olsun buna katlanmak, bunu unutmak asla mümkün olmuyor,hayatınızın sonuna kadar o acıyı iliklerinizde hissediyorsunuz.
Kimileri yaptıkları kötülükler sebebiyle büyük vicdan azabı çekerler. Karşılık hakaretleri içlerine sindirebilirler.
Ama ya hiçbir şey yapmayanlar,durduk yere işkenceye veya kötü muameleye maruz kalanlar. İşte onlar başlarına gelenin karşılığını almayıncaya kadar rahat etmezler.
Yani Adaletin gerçekleşmesini canı gönülden arzu ederler.
Hatta çoğu zaman,insanlar başlarına getirilenin karşılığı olarak intikam da alsalar, yine de ruhları tam bir itminan bulmaz.
Demek ki, işkence ,kötü muamele insanlara göre bir muamele değil. Ama maalesef işkence ve kötü muamele deyiminin ahlaki karşılığı sadece insanlar dünyasında vardır.
Neyse bu kadar felsefe yeter. İşin özüne dönelim.
Diyarbakır Cezaevinin kapatılacağı ve yerine Okul yapılacağı söylendi. Ben burada okul yapılmasına karşı çıktım.
İNSANLARIN AKIL HAYAL ALMAZ BİÇİMDE İŞKENCELERE MARUZ KALINAN YERDE OKUL MU OLURMUŞ DEDİM. YA ORADA YATAN,İŞKENCE GÖREN BİR İNSAN ÇOCUĞUNU BU OKULA VERMİŞ SE VE BİRGÜN YAVRUMU GÖREYİM DİYE BURAYA GİTTİĞİNDE NE HİSSEDER,BÖYLE BİR ACIYA NASIL KATLANIR. AMA İLLE DE BU MEKANDA BİR OKUL YAPILACAK İSE, TÜM BİNALAR YIKILSIN , YERİNE YEPYENİ TESİSLER YAPILSIN DEDİM.
Ama bana kalır ise, bu mekandaki tüm işkence haneler yıkılsın yerine iyi dizayn edilmiş bir park yapılsın. Binalar yıkılır iken, bakalım kaç kişiye ait insan cesedi çıkacak, buna da dikkat edilsin dedim.
Evet aklın yolun bir.
Gerçekten tüm dünyaya, insanlara yapılan kötü muamele sebebiyle nam salmış olan Diyarbakır Cezaevinin yıkılması en iyi bir iş olacaktı. Ona da Cuma günü Sayın Başbakan İstasyon meydanındaki konuşmasında çözüm getirdi ve bu mevtanın yıkılarak cesedinin ortadan kaldırılacağını söyledi.
ŞİMDİ BURADAN BENİN YEPYENİ BİR TEKLİFİM OLACAK.
BU CEZAEVİNİN YIKILIŞINA İLK KAZMAYI SAYIN BAŞBAKAN VURSUN.
DOĞU ALMANYA İLE BATI ALMANYA ARASINDAKİ UTANÇ DUVARI YIKILIRKEN NASILBÜTÜN DÜNYANIN İLGİSİ ÇEKİLDİ İSE, İNANIN DİYARBAKIR CEZAEVİNİN YIKILIŞI DA TÜM DÜNYAYI YAKINDAN İLGİLENDİRECEK BİR GÜZEL GELİŞME OLUR.
İKTİDARI DÖNEMİNDE İŞKENCEYE SIFIR TOLERANS TANIYAN VE BU ÜLKEDE İŞKENCEYİ SONA ERDİREN SAYIN BAŞBAKANA, DİYARBAKIR CEZAEVİNİN YIKILIŞINDA İLK KAZMAYI VURMAK ÇOK YAKIŞIR.