Sümer ailesinden bir çok kişinin Avukatlığını yaptım. Bu süreç içerisinde aile ile yakın diyaloğumuz oldu. Aile kavgadan uzak, kendi işlerinde güçlerinde, çalışan, çabalayan, bir ayakları Ankara ve Diyarbakır ekseninde olsa bile, köyleri/beldeleri Tepeyi terketmeyen, böylece geçmişi bugüne, bugünü yarına taşıma konusunda köklerinin önemine inanan insanlar. Şimdi onlardan birisi Diyarbakır Spor Başkanlığına gelmiş . Çetin Sümer. Bu arkadaşı yakından tanımıyorum. Diyarbakır Spor kulübü başkanlığına gelince basından tanımaya başladım. Genç bir insan. Hiçbir hareketinde abartılı davranmıyor. Konuşurken kelimeleri özenle seçmeye çalışıyor. Sırtına büyük sorumluluk almış olduğunun bilincinde. Diyarbakır gibi bir ilin en önemli sportif aktivitesinin başında bulunmanın önemini kavramış. Bu durum kendisinde zannımca "Ben Diyarbakır ilinde Diyarbakır Spor kulübünün başkanıyım. İşin doğası gereği sorumluluğum sadece Diyarbakır ili sınırlı değil. Türkiyenin, başta Ankara,İstanbul,Trabzon, Sivas, Antalya, Bursa olmak üzere bir çok güzide ilinde Diyarbakır ili adına gidip görev yapıyoruz, o bakımdan çok itinalı davranmalıyım, toplumsal davranışların olabildiğince provoke edilebildiği/edildiği/ stadyumlarda sukunetimi muhafaza etmem gerekiyor, aksi taktirde Sivas ili ile Kayseri ili takımlarının yaptıkları bir maçta 50 e yakın insanın ölümü ile neticelenen olaylardan daha fazlası bizim başımıza gelebilir, bu yükün altından kimsenin kalkması mümkün değil,spor sahaları siyaset alanları değil, üstelik siyasetin çözemediği bir çok sorun özellikle futbol müsabakaları ile çözüme ulaşıyor(Türkiye-Ermenistan sorununda olduğu gibi), biz neden bu çözüm üreten alanı bir sorun yumağı haline getirelim" gibi düşüncelerin oluşmasına sebebiyet vermiş. Çetin Sümerin bu bahsettiği pozitif tutumuna son Bursasopor/Diyarbakırspor karşılaşmasında yeniden şahit olduk. Bursaspor seyircisinin kendilerini halis Türk, sahadaki Diyarbakır Sporluları bütünü ile Kürt ve PKK yanlısı görmesi gerçekten beni şaşırttı. Hem siz katışıksız Türk olsanız, rakibiniz katışıksız Kürt olsa ne yazar. Değil mi ki, biz bu toprakları birlikte vatan olarak kabul etmişiz, her karış toprağında birlikte hak iddia etmişiz, ediyoruz, edeceğiz. Bursa ilini az çok bildiğimi zannediyorum. İki yıl orada oturmak gibi bir maceramız oldu. Herkes gibi benim de hala yüzlerce akrabam bu ilde yaşıyor. Bu ilde devletin resmi dili olarak tabiiki herkes Türkçe konuşuyor. Ama samimiyetimle söylüyorum, gerçek bir araştırma yapılsın köken olarak halis muhlis Türkün sayısı yüzde onları bile bulmaz. Balkan pomakları, gürcüler,azeriler,abhazlar,terekemeler,Kürtler,lazlar,çerkezler, boşnaklar. Yani aklınıza ne gelirse her milletten , her ırktan insanın bir arada , kavgasız, gürültüsüz bir biçimde yaşadığı bir şehir Bursa. İş alanlarının yoğunluğu sebebiyle gelmiyen kalmamış. Hele Karslılar, Ardahanlılar, Erzurum,Erzincanlılar, Bingöl, Muş ,Vanlılar ve tabii ki Diyarbakırlılar şehrin her yerindeler. Bursaspor takımının yönetim kademesindeki insanlara bir baksınlar, acaba kaç tane Bursa doğumlu insan var ? Ve bir de bunların kaçı doğulu, hatta Diyarbakırlı bir görsünler. İnsanlarının bu kadar biri birine karıştığı, bu kadar biri biri ile akrabalık kurduğu, ticari, siyasi, sosyal ve kültürel dokusunu bu oranda biri biri ile paylaştığı çok az ülke vardır. Ona rağmen kimi provakatörler Bursaspor/Diyarbakır Spor maçında ortaya çıktı ve maç sonuna kadar çok çirkin tezahürat yaptı. Bu çirkin tezahürat maçın yönetimine de yansıdı ve tüm Diyarbakırlıları çileden çıkaracak kararlara imza atıldı. Bu esnada Bursaspor takımının başta başkanı olmak üzere yöneticeleri ortaya çıkıp da bu çirkin tezahüratı bir türlü durdurmadı. Ben maçı sonuna kadar izleme imkanı bulamadığım için, stat yönetiminin bu çirkin tezahüratı durdurmak için anons yaptırıp , yaptırmadığını bilmiyorum. Yalnız maç sonrasında Bursaspor yöneticelerinin Çetin Sümer ve yöneticilere karşı agresif tutumu gerçekten çok calibi dikkatti. Adam el kol işaretleri yapıyor, özür diledik işte, daha ne yapalım derken, Çetin Sümer ve arkadaşlarının nerede ise yakasına yapışacaktı. Onun hareketlerinde; sonucu aldık, işimizi bitirdik, şimdi bir yarım ağızla yaptığımız özrü ister kabul edin ister etmeyin havası vardı ve bu tavır gerçekten utanç vericiydi. Çetin Sümerin bu esnada bile sukunetini mufaza etmesi, kendilerinin PKK örgütü mensubu olarak nitelendirilmesine "böyle bir şey yok, yanlış yapıyorsunuz, spor sahaları siyaset arenası değil, maksadını aşan ve bizi küçük düşürmeye yönelik tavırlara yönetimin sessiz kalmasını doğru bulmuyoruz" sözleri Bursaspor yöneticelerini utandırmalı idi. Neyse ki araya Futbol Federasyonu Başkanı girdi ve tarafları barıştırdı. Ama o toplantı da da bir gariplik vardı, hakaret eden, zulmeden sağda, mağdur solda oturtulmuştu. Diyarbakır spor ve yönetimi bu yılın en ağır imtihanlarından birisinden geçti. Böylesine ağır bir tahrik altında bir maç daha oynayacaklarını, böyle bir şeye başka il takımı yöneticilerinin ve Futbol Federasyonun izin vereceğini zannetmiyorum. Aksi bir durum tekrar Diyarbakır Spor kulübünün başına gelir ise, biz bu şehrin insanları olarak sadece utanç verici ayırımcı sloganları atan takımların para ve saha kapatma cezası almaları ile yetinmeyeceğiz, ayrıca bu takımların yöneticelerinin "toplumu kin ve nefret duyguları ile düşmanlığa sevk ve tahrik etmemeri sebebiyle" haklarında C.Savcılıklarına suç duyurusunda bulunacağız. Aslında Bursaspor maçında bu hayasız sloganları atanların, attıranların kimler oldukları polisin kamera kayıtlarında çok net bir şekilde görülüyor. Bursa Polisi ve Savcılığı bu anlamda şikayet olmasa bile açıktan işlenen suç sebebiyle harekete geçer ise, bu durum diğer bütün illerin taraftarlarına çok önemli bir ders olur. Son bir söz olarak Çetin beye şunu söylemek istiyorum. Bursaspor yöneticisi/başkanı/ ile maç sonrasında yaşanan tartışma esnasında bir Diyarbakırlı taraftar veya yönetici "siz de Diyarbakıra geleceksiniz veya hiç gelmeyin, olacakları görürsünüz" biçiminde bir takım laflar etti. Bu sözler de asla kabul edilemez. Diyarbakıra yakışan Diyarbakıra gelen takımlardan en büyük ağırlamayı Bursasporlulara göstermesi olacaktır. "Sana kötülük yapana sen iyilik ile mukabele et, göreceksin o kişi senin en büyük yardımcın/dostun/olur" diyor Rabbimiz. Ben senin duruşundan bu "efendiliği" zaten bekliyorum ve büyük başarılar diliyorum.