Ben köşemi şahsi işlerim için kullanmam. Ak Partiden aday adaylığı sürecinde de şahsi konumum ile ilgili olarak tek bir kelime yazmadım. Diyarbakırda temayül yoklaması yapıldıktan sonra bir iki hususa değinmek mecburiyeti doğdu. Aday adayları kıran kırana bir mücadele içerisine girdiler. Bu çok normal bir şey. Herkes eteğindeki taşı dökmeli ki, önce parti, sonra vatandaşlar ona göre tercihlerini yapmış olsunlar. Bu süreçte yaşananları tarih, siyasi hafızanın bir yerlerine not etti. Henüz her şey çok taze. Parti ve siyasi analistler ortaya çıkan durumu yeni bir süzgeçten geçirecektir. Yalnız hemen belirtelim, alındı, verildi, atıldı, satıldı, ellere listeler tutuşturuldu, genel merkezin adayıyım yalan dolanı arşı alaya ulaştı. Herkesin bir hesabı var, Allahın da bir hesabı olduğunu kimse unutmasın. Çermik ile ilgili bir iki şey söylemeliyim. Vekilliğim sonrasında Çermik ilçe başkanlığına Emin Ekinci isimli bir arkadaş getirildi. Bu arkadaşı ilçede kimse tanımıyordu. İzmir Torbalı da inşaat işi yapıyormuş. Çermikte onca arkadaş var iken bu şahsın İzmir Torbalıdan ithal edilmesini herkes gibi ben de çok garip karşılamıştım. İzmir Torbalıda müteahhitlik yapacaksın, işin gücün olacak, kalkıp Çermike gelip fisebilillah!!! İlçe başkanlığı yapacaksın Duyunca hayırlara vesile olur dedim. Kendisine ilçe başkanlığı verilince, bana da geldi. Ağabey Bakan bey beni uygun gördü. Bakan bey ile hanımlarımız akraba, Çermike hizmet etmeye geldim. Yardımlarınızı bekliyorum dedi. Merak etme elimden geleni yapacağım, benim zaten Çermik konusunda yaptıklarımı yerinde göreceksin. Devletin imkânları ile Yeni bir YİBO yapıldı, Üniversite yerleşkesi gibi eser ortaya çıktı. 50 yıldan sonra ilk defa Çermike Devlet hastanesi yapıldı. Kaplıcalar için iki yeni sondaj kuyusu vuruldu ve 48 litre/saniye termal su çıkarıldı, köy yolları ilk defa bu dönemde asfaltlandı, Kale Barajının yapımı ile ilgili çalışmalar bitirildi, ihale aşamasına gelindi ve en önemlisi Diyarbakır Çermik, Adıyaman Gerger yolu ve köprüsünün Jeodezi ihalesi yapıldı, proje ihalesi aşamasına geldi. Kendi imkânlarım ile yaptırdığım Cavit Torun ilk öğretim okulu faaliyetine 5 yıldan beri devam ediyor, dedim. 2010 yılı 23 Nisan günü Okulumda yavrulara kırtasiye dağıttım. O günlerde TBMM sinde Anayasa değişikliği ile ilgili kanun teklifi görüşülüyordu. Başkana Çermik Esnafını birlikte gezip TBMM sinde görüşülen Anayasa değişikliğini millete anlatalım dedim. Biz bir köye taziyeye gideceğiz deyince, fethihin kerrakesinin ne olduğunu anlamaya başladım. Bu adam dönmesini çok iyi biliyor dedim. Daha sonra yazacağım konular var, onları sonraya saklıyorum. Anayasa referandumunda eski il Başkanı Baki bey arayıp, Cavit Bey bu süreçte birlikte çalışmamız gerekiyor deyince, olanları göz önüne getirip, 10 günlük Program yapın ve gideceğim yerlerin teşkilatlarına haber verin karşılasınlar öyle çalışayım dedim. Referandumda Çermikte çalışma yaparken hop oturup kalktığını hissedince, Başkan yanımda yürü, millet ayrı gayrı bilmesin demek zorunda kaldım. Siyaset sahnesinde Ak Partide ilk defa boy gösteren kişilere Çermik gani gani oylar verdi. Alan razı veren razı ne diyelim. Ama Çermikte parti teşkilatına getirilen kişiler haricinde, kime sorsanız benden büyük memnuniyet duyduğunu söyleyen Çermiklilere rağmen, diğer iki ilçenin de içerisinde bulunduğu gurupla birlikte bana toplam 37 oy verilmiş oldu. Artık bunlar içerisinde Çermiklilerin verdiği oyun ne kadar olduğunu siz düşünün. İşin doğrusu çok üzüldüm ve çok utandım. Hallac-ı Mansur, cezbe ve sekir halinde söylediği ve mazur bulunduğu Enel-Hak cümlesi yüzünden idama mahkûm edilir Onu asılacağı meydana getirdiklerinde etrafta mahşerî bir kalabalık vardır Hallac-ı Mansur darağacını görünce güler ve kalabalık arasında gördüğü dostu Şibliden seccade isteyerek iki rekat namaz kılar Ardından şöyle duâ eder: "ALLAHım burada senin dinin uğruna gayrete düşüp beni öldürmek için toplananların suçlarını affet" Bu esnada kalabalık içinden özellikle düşmanları, fırsat bu fırsat diye Hallac-ı Mansura taşlar atarlar Hallac-ı Mansur bunlara ah bile demez hatta tebessüm eder, ama dostu Şibli ağlayarak kırmızı bir gül atınca Hallac-ı Mansur inler ve şöyle der: "Taş atanlar avam takımı, bilmiyorlar, halden anlamazlar Onların taşı bizi incitmez ama halden anlayan bir dostun attığı gül bile bizi incitti, canımızı acıttı" Oylama sonrasında Çermikli hanım kolları bir bahçede oturuyorlardı. Yanlarına gittim. .. larını bile kaldırmadılar. Hele bir hanımın "kızım senin okulunda okuyor" derken bıyık altında gülüşündeki sahtelik doğrusu korkuttu beni. Bu hanım kesin oy vermemiştir diye düşündüm. (Öyle de çıktı) Şu siyasetin bizi düşürdüğü hallere bak dedim. Meclis böyle mi oluşacak.