DÜŞTE GÖR
Eklenme: 13.09.2012 00:00:00

Mülki idarede en önemli görev Valiliktir. Bu idarenin ilk kademesi olan Kaymakamlık Makamına gelenler, hukuki bir arıza çıkmaz ise, mesleklerinin sonuna kadar Kaymakam olarak kalırlar.

Yerel idarede Kaymakamlar Devleti temsil ederler. Onların siyasi bir yönlerinin olmadığına inanılır.

Ama Kaymakamlar da, bir iki ilçeyi dolaştıktan sonra, var güçlerini kullanarak Vali olmak isterler.

Kaymakamlarda Vali olmak adeta bir tutkudur. Zira Valiler bulundukları ilin bütün idari sisteminin başıdırlar. Jandarma ve Polis gibi kolluk güçleri de Valiye bağlıdır.

Bu yönleri itibariyle Valiler, bulundukları ilde, hem Hükümet ve hem de Devletin temsilcileridir.

İl Özel İdaresinin de başı durumunda olan Valiler, adeta ilde bir başlarına hükümet gibidirler.

Bu güçlü konumlarına rağmen Valiler koltuklarına diken varmış gibi otururlar.

Bir gaf yapmayalım, bir siyasiyi gücendirmeyelim, yanlış bir işe imza atmayalım, kılı kırk yaralım da işimizden gücümüzden olmayalım, koltuk elimizden gitmesin diye her gün yüzlerinin alı al, moru mordur.

Çünkü her gün siyasinin biri gelir, biri gider. İsteklere yetişmek nerede ise imkansızdır.

İktidar sahiplerinin yerel temsilcilerinin talepleri de cabasıdır.

Tayin, terfi, atama, iş talebi, ihale isteğinin haddi hesabı yoktur.

Devlet ve hükümet büyüklerini ağırlama, onları hoş tutma ayrı bir derttir adeta.

İşte son örneği Afyon Valisi.

Afyonkarahisar ilimizde Valinin iş ve eylemleri ile ilgisi olmayan büyük bir patlama meydana geldi.

25 Askerimiz şehit oldu.

Olay karşısında hepimiz büyük üzüntü duyduk.

Elbette ateş düştüğü yeri yakar. Ama bu ateş evimizin içine düşmese de, ülkemizin ciğerlerini yaktığından, vicdanı olan herkes nasibini aldı.

Ölenlere Rabbim rahmet etsin. Gencecik yaşta ruhları uçup gitti. Nerede ise 1 haftadan beri DNA tespitleri yapıldığından ve henüz kesin bir sonuca ulaşılamadığından, belli ki, vücutlar param parça olmuş.

İnsanın hayatında asla tahmin etmeyeceği böyle bir sonla karşılaşmasının,bütünü ile hebaen mensuvra olacağını elbette düşünmüyor ve bu insanların Yüce Yaradanın Rahmet hazinesinden yararlanacağından şüphemiz bulunmuyor.

Ama biz bütün bunları bıraktık, bu işlerden nasıl dersler çıkartılması gerektiğinden vazgeçtik, Afyon Valisinin Genelkurmay Başkanına vermiş olduğu bir iki basit hediyeyi konuşur olduk.

Genelkurmay Başkanı meydana gelen patlama ile ilgili olarak incelemelerde bulunmak amacıyla, Afyonkarahisar’a gidiyor. Sonra da nezaketen İl Valiliğini ziyaret ediyor.

Valiliklerde her Vali’nin ülkenin en üst düzey Askeri görevlisinin ziyareti esnasında nasıl davranacağı ve ona ili temsil eden hediyelerin nasıl verileceği hususu, adeta otomatiğe bağlanmıştır.

Vali de bunu yapıyor ve çekilen resimleri Genelkurmay Başkanının onuruna kendi sitesine koyuyor.

Vay senmisin böyle karalı günde beyazları giyinen.

Herkesin içi kan ağlarken, Vali nasıl olurda Genelkurmay başkanına çul çaput hediye eder.

Demek ki, bunlar acıları önemsememişler, milletin evlatlarının cenazeleri yerde iken al gülüm ver gülüm hesabına yatmışlar.

Meydana gelen manzarayı Devletimizin büyükleri de eleştirdiğinden, ben işin o yönüne fazlaca girmeyeceğim.

Ama o Valinin halini düşündükçe beni adeta ateş basıyor. Hiçbir gümanı kalmadı, sığınacağı bir delik, tutunacağı bir dal yok elinde.

Düşene tekme vurmak adettendir. Ama ben öyle yapmayacağım.

Şimdi o Valiye az çok umur görmüş insanlardan birisi olarak, öncelikle sabrı tavsiye ediyorum. Allah’ın sabredenlerle beraber olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Ayrıca Sayın Vali, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e verdiğiniz çul çaputla “ben olan biteni önemsemiyorum, ölen ölür, kalan sağlar bizimdir demediğinizi” az çok tahmin ediyorum.

Zaten Türkiye de meydana gelen patlama sebebiyle, öyle çok karalar bağlamadı. Herkes yedi de, içti de, biri birine hediyeler verdi de, eğlendi de.

Ama bir siz yanlış anlaşılmaya sebebiyet verdiniz, bu da bir gerçek.

Olayda evlatlarını kaybeden insanlar biraz buruldular.

İnancımız, imanımız, kardeşler arasında bir ihtilaf vuku bulduğunda, bizim yangına körükle gitmemizi değil, araya girerek sorunu çözmeyi salık veriyor, emrediyor.

Ben de buradan diyorum ki, Sayın Vali, bu defa Valilik sitesine şöyle bir mesaj yazıp koysanız.

“İlimizde meydana gelen patlamadan ötürü her açıdan büyük üzüntü duymaktayım. Ölenlere Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabrı cemil niyaz ediyorum. Başımıza gelen musibetten payıma düşeni ziyadesi ile aldım. Biri biri ile irtibatsız gibi duran işten alınganlığa sebebiyet verdiğimden ötürü de özür diliyorum”.