12 Nisan günü basına bir açıklama yapan yaşar büyükanıt, sözde değil, özde laikliğin önemli olduğunu söyledi. Böylece 26 Nisan günü yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu beyefendi TBMM sine bir rota çizmeye çalıştı.
24 Nisan günü Ak Parti gurup toplantısında Sayın Başbakan uzunca bir konuşma yaptı. Başbakan çeşitli siyasi gelişmelere ilişkin beyanda bulunurken, herkesin gözü kulağı Cumhurbaşkanı Adayının kim olacağı yönündeki açıklamasına kilitlenmişti.
Hemen belirteyim, Ak Parti gurubunda hiç kimse Sayın Başbakanın statükodan yana bir tavır sergileyeceğini düşünmüyordu. Zaten bu konuda Başbakanın da başkaca bir şansı yoktu. Yani statükoyu koruyan, kollayan bir tercihe gidecek olsa Ak Parti gurubundan sonuç alması imkansızdı.
O gurup kendi misyonunun gereğini yerine getirmekte kararlı idi. Bu misyona aykırı her kim olursa olsun, o guruptan geçer not alması mümkün değildi. çünkü bu insanlar gemileri yakmış, iş olacağına varır yönünde karar vermişti.
Üç kişiden birisi Cumhurbaşkanı seçilmeliydi. Partiyi bırakıp gitmesine gönlü razı olursa Başbakan, olmaz ise, Abdullah Gül bey, o da olmaz ise Bülent Arınç bey.
Sayın Başbakan da Abdullah Gül beyin ismini açıkladığında, T.C tarihin yeni bir dönüm noktasına geldiğini ortaya koymuş, gurup adeta mahşer yerine dönmüştü. Bir anda o gün gurupta bulunan 500 e yakın insanın gözyaşı dökmesini Türkiye alkışlarla karşıladı. Yıllarca bahtı kara maderine vurulan hançerin çıkarılışına şahit olan herkes barekallah, maşallah yani, Allah dilerse işler ne kadar da mübarek oluyor dedi.
Ak Partinin Abdullah Gül beyi Cumhurbaşkanı adayı göstermesi FİNCANCI KATIRLARININ ürkmesine sebep oldu.
26 Nisan 2007 günü Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk tur oylamasında 354 Milletvekili olumlu oy vermiş, ancak Sabih Kanadoğlunun bir makalesi ile ortaya çıkan toplantı yeter sayısı bulunamadı yolundaki ucube, matah bir hukuki değerlendirme olarak alınmış ve TBMM sinin tarihinde ilk defa Meclis oturumunun açılması için görülmemiş bir oy oranının geçerli olduğuna dönemin Anayasa Mahkemesi üyeleri 9 a 2 oy çokluğu ile karar vermişlerdi.
Anayasa Mahkemesi üyelerinin dahi yapacakları bir şey yoktu.
çünkü, 27 Nisan 2007 tarihinde dönemin Genelkurmay Başkanı yaşar büyükanıt imzası ile Genelkurmay İnternet Sitesine bir E Muhtıra konulmuş ve 12 Nisan tarihinde yapılan açıklamaya uygun bir gelişme olmadığı takdirde silahlı kuvvetlerin bu gelişmelere bigane kalmayacağı açıklanmıştı.
Bunun üzerine ümitsiz de olsa ANAPIN 20, DYP nin de 5 Milletvekilinin 6 Mayıs tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine iştirak etmeleri için çalışmalar başlatıldı.
Fakat bu her iki partinin de toplantılara iştirak etmeyecekleri, zira kuvvetli silahlardan uyarı aldıkları ifade ediliyordu.
6 Mayıs tarihinde yapılan toplantılarda gerekli çoğunluk sağlanamadığı için Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılamadı. ANAPın sırtına aldığı yumurta küfesinin dört bir yanından patlak vermesi üzerine, Erkan Mumcu salya sümük yeni bir öneri ortaya attı, gelin Anayasayı değiştirelim, her defasında seçimi problem olan bu konuyu kökten halledelim ve Cumhurbaşkanını halk seçsin, herkes de rahat etsin dedi.
Bu öreni aslında Ak Parti için ballı kaymaktı. Hepimiz olur dedik. Anayasayı değiştirdik. Seçimler öne alındı. 22 Temmuz seçimleri yapıldı. Meclis teşekkül etti. Birden herkes, Meclisin ilk işinin Cumhurbaşkanını seçmek olduğunu gördü. Yani Veli Ali iken Ali Veli oldu.
Abdullah Gül bey 23 dönem parlamentosunun seçiminde kendisine halkın gösterdiği teveccühün ıskalanamayacağını gördü ve yeniden Adaylığını açıkladı. Kimileri yeni dönem böylemi olacaktı diye kaşınıp durdu ise de, en iyi çarenin kaşınmamak olduğunu, zira kaşındıkça kan kaybına uğradıklarının farkına vardılar.
Yine de boş durmadılar.
23.Dönem Parlamentosu ve tabii ki Türkiyeye, bu sergerdeler ölümlerden ölüm beğendirdiler. Ama Allah heveslerini kursaklarında bıraktı. En önemli adımları olan Ak Partiyi kapatma davası, kendileri açısından hüsranla neticelendi.
Zaten bundan sonradır ki, kısmi Anayasa değişikliği yapıldı. Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi, HSYK gibi işgal edilmiş kurumlar, cendereden kurtarıldı.
Askerin iş hizmet kanunun 35.maddesi yürürlükte kalsa da, Anayasanın 145 ve 147 nci maddelerinin değişmesi ile Cebir ve şiddet kullanarak veya Devletin kanunlarla kendisine vermiş olduğu görevin sınırları dışına çıkarak, ihtilal yapmak isteyenler, bu konuda girişimde bulunanlar, light muhtıracıların canına ot tıkandı.( İç hizmet kanunun 35.maddesinin yerinde kalmasının kendileri için bir için bir nevi tuzak olduğunu anlayamadılar. Zannettiler ki, o madde yerinde kalırsa, her türlü naneyi yemeleri serbesttir.)
Yerin altından silahlar, patlayıcılar, ihtilal plan ve projeleri bir bir ortaya çıkarıldı.
TÜRKİYE, TARİHİNİN EN BÜYÜK VE BAŞARILI KAZILARINI GERçEKLEŞTİRDİ. BU ÜLKE VE İNSANINA NE KADAR KALLEŞLİKLER YAPILDIĞININ DELİLLERİ. YER ALTINDA YER YÜZÜNE çIKARILDI.
SİSTEMİN DEVAM ETMESİ İçİN İŞBİRLİKçİ MERHAMETSİZLERİN EN YAKINLARINDAKİ KOMUTANLARINI NASIL İNFAZ ETTİKLERİ VE ARDINDAN İNTİHAR ETTİĞİ SÜSÜ VERDİKLERİ, AYAN BEYAN ORTAYA çIKTI.
Ergenekondan çıkan DVD
2009da gözaltına alınan Ergenekon sanığı emekli Albay Levent Göktaşın ofisinde ele geçirildiği öne sürülen 51 Nolu DVDden bu dönemi aydınlatabilecek iddialar çıktı. DVDde yer aldığı iddia edilen, dönemin Genelkurmay İstihbarat Şube Müdürü Albay Turgut Ak imzalı, İlker Başbuğun gayri resmi iletişim ve imaj danışmanı olarak görev yapan Doç. Dr. Nuran Yıldızın faaliyetleri isimli 2 sayfalık belgede, Başbuğnun görevlendirdiği Yıldızın, DYP ve ANAP liderlerini Meclise gitmemeleri konusunda uyardığı, sadece Ak Partinin istediği bir isim seçilirse TSKnın müdahale edeceği bilgisini verdiği iddiaları yer aldı. Belgede, Yıldızın, ANAP lideri Mumcuya, Anayasa Mahkemesiyle konuştuk, AKPyi kapatacaklar. Erdoğan, Gül ya da Arınçtan biri seçilirse TSK müdahale edecek. Yeni oluşum sözü veriyoruz mesajı gönderdiği anlaşıldı.. Belgede, Anayasa Mahkemesi ile görüşüldüğü, Ak Partinin kapatılarak Gül, Erdoğan ve Bülent Arınça siyaset yasağı konulacağı, yerlerine falanın filanın getirileceği belirlendi. Müzevvirlik yapıp o isimleri burada hadi zikretmiyeyim. Basını takip edenler zaten biliyor.
Genelkurmay yalanladı ama...
Genelkurmay Başkanlığı, belgeye ilişkin haberden sonra, YAPILAN inceleme sonucunda iddia edilen bilgi notuna ilişkin herhangi bir bilgi, belge veya kayda rastlanmamıştır açıklamasını yaptı. Ancak Zaman gazetesi, Genelkurmayın, İstanbul Başsavcılığına gönderdiği yazıda, belgenin doğruluğunu teyit ettiğini belirten yeni bir habere imza attı.
E(eee) muhtıralı günler gelip geçti. Şimdi gerek E muhtıradan, gerek İnternet Andıcındaki yadsınmaz eylemlerinden ve gerekse genelkurmay başkanlığı döneminde eşinin yapmış olduğu usulsüz harcamalardan ötürü soruşturmalı günler başladı.