ERBAKAN HOCA KENDİSİNE DARBE YAPILMASI İÇİN EMİR VERMİŞ,İYİMİ?
Eklenme: 9.09.2013 00:00:00

28 şubatçı darbeciler Erbakan hocaya sığınmaya başladılar.

Allahın sen ne büyüksün.

Onlardan Tuncer Kılıç Ankara 13.Ağır Ceza M ahkemesindeki savunmasında Ben bana verilen görevleri yerine getirdim. Davaya konu olan süreçte, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteriydim ve doğrudan doğruya Başbakana bağlı olarak görev yapıyordum. Zira Genelkurmay Başkanlığı ile Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Başbakana bağlıdır, onun emir ve talimatlarını yerine getirmekle mükelleftir. Benim şanssızlığım Erbakan hocanın vefat etmiş olmasıdır. Eğer o hayatta bulunsa idi, hiç şüphesiz ben burada sanık olarak değil, tanık olarak görev yapmış olacaktım demiş.

İnsanda biraz kızaracak yüz, biraz insaf, biraz dürüstlük, biraz ahde vefa olmalı. Bu yaşa başa gelmiş insanların arkadan dolanarak yalana bulaşmaları aklın alacağı şey değil. İnsanın başkalarına olmasa da biraz kendisine saygısı olur.

Adama yapmadığını bırakmadılar.

Onun Başbakanlığı döneminde Trabzon da görev yapan generallerden Osman Özbek, ağza alınmayacak küfürler savurmuş ve bu kişi hakkında maalesef ne Genelkurmay Başkanı ve ne de Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri tek kelime ile olsun cevap vermemişler, sen kim oluyorsun da ülkenin Başbakanına küfrediyorsun dememişlerdi.

Demokratik ülkelerde böyle bir halt işleyen anında görevinden alınır, demokratik olmayan ülkelerde ise kellesini vururlar.

Genelkurmay Başkanı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri kendi astlarının Başbakana yapmış olduğu hakareti Milli Güvenlik için bir tehdit olarak görmemişler mi?

O dönemin Milli Güvenlik Kurulu toplantısında 18 maddeden oluşan muhtarı metni oluşturuluyor ve bu metni Erbakanın kendi imzası ile hükümete gönderilmesi talep ediliyor.

Tam bir dayatma.

Erbakan Hocanın bu metni imzalamadığı belirtiliyor.

Ama daha sonra Genel Sekreterin bu metni imzalamak üzere Erbakan hocaya götürdüğü, ancak Erbakan hocanın konunun hükümette görüşüleceğini belirttiği ifade ediliyor.

Erbakan hoca Milli Güvenlik Kurulunuda yok mu ki, Genel Sekreter Tuncer Kılınç bu metni Ona imzalamak üzere götürüyor.

Bu tam bir silahlı tehdit ve baskı değil mi?

Kim kimin üstü, kim kimin astı? Emretme yetkisi kimde?

Adamlar gemi azıya almışlar,tam manası ile at oynatıyorlar, Milli İrade ayaklar altında, şimdi Erbakanın tayini ile göreve geldim, o ne dedi ise onu yaptım diyen şahıs, gidip kendi üstüne baskı yapıyor, bu metni imzala diye.

Milli Güvenlik Kurulunda Askerlerin imzaladığı muhtıra gibi yapılması gereken işler konulu metni imzalatmaya götüren kişiyi Erbakan hoca kapısından kovabilmiş mi?

Erbakan ve yanındakiler bu metni o imzalamadı, ama Asker cephesi ise, imzaladı ve biz onun talimatlarını yerine getirdik Ve Hoca şimdi hayatta olsa idi, benim lehime şehadet edecek ve onun emirlerini yerine getirdiğimi ifade edecekti diyor.

Dün bu konu ile ilgili olarak Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak bey bir televizyonda görüşlerini açıklıyordu.

Allah selamet versin, Mustafa bey sözü dolaştırdı da dolaştırdı. Erbakan askerleri şöyle severdi, böyle severdi, ordunun kılına zarar gelmesini istemezdi, ordu mensuplarının kimse tarafından ulu orta zemmedilmesine tahammül etmezdi, hatta bir keresinde yurt dışında bir toplantıda bulunduğumuz sırada, arkadaşlarımızdan birisi Askerlerin yaptıklarını gündeme taşıyan eleştirel bir konuşma yaptı, bunun üzerine Erbakan hoca hemen bir Aslan gibi ortaya atıldı, yooookkkk,haaaayyyır böyle söyleyemezsiniz, Askerler içerisinden birkaç kişinin yapmış olduğu hatayı Peygamber ocağına mal edemezsiniz dedi. O şüphesiz memleketini ve ordusunu çok seviyor, ordu sayesinde ayakta kaldığımızı söylüyordu. Mustafa Kamalak bey bunları anlattıkça spikerin de benim de karnım şişti de şişti. Ya mübarek şu anda ordunun genel durumu tartışılmıyor ki, ordu hakkında bu milletin, şimdiye kadar devam eden bin bir türlü haksızlıklarına rağmen, genel durumu hakkında bir görüş alışverişinde bulunulmuyor ki, sadece 28 şubat sürecinde ordu mensuplarının yapmış oldukları haksızlıklar hususunda sizin görüşünüz alınıyor, buna ne diyorsunuz diye soruluyor.

Yani 28 Şubat kararları ile Erbakanın Başbakanlığının, onunda ötesinde Siyasi hayatının sonu getirildi mi getirilmedi mi? 28 Şubatta alınan bu kararlarla, Erbakan hoca Başbakanlığı bırakmak zorunda kaldı mı kalmadı mı? Erbakanın Başbakanlığı bırakması için Ordu yasa dışı yollara başvurdu mu vurmadı mı? 28 Şubat kararlarının baskısı ile İmam Hatip Okulları ve Kuran Kursları kapatıldı mı kapatılmadı mı? yine bu dönemde Sincanda tanklar yürütüldü mü yürütülmedi

mi? Yani iktidarı bırakmaz isen, tanklar Sincan dışına çıkar, evini yurdunu basar denildi mi denilmedi mi? 28 Şubatçı generaller Milli İrade ile gelmiş olan iktidar iş başında iken, Hakim ve Savcıları toplayıp brifingler verdiler mi vermediler mi? Bu brifingler sonucu Refah Yol hükümetinin sonunun getirilmesine çalışıldı mı çalışılmadı mı? Sen bunları söyle.

Ha birde Tuncer Kılınçın 13.Ağır Ceza Mahkemesinde vermiş olduğu ifadesinden hareketle ne yani Erbakan hoca Askerlere emir ve talimat vererek tankları yürütün ve gelin benim hükümetimin sona ermesini sağlayın diye talimat mı vermiş de çık işin içerisinden.

çok malda haram, çok sözde yalan vardır.

Tek bir cümle ile verilecek onca cevap varken, askerler şöyle kıymetli, böyle değerli demenin alemi yok. Bizler elbette namusu ile vatan topraklarını korumak ve kollamak üzere görev yapan askerlere tek bir kelime söylemiyoruz ki. Bizim karşı çıktığımız örf, adet, kanun dışına çıkanların bugüne kadar bu millete çektirdikleri. Bu millet 1960 darbesine karşı çıkıyor, bu millet 12 Mart 1971 muhtırasına karşı çıkıyor, bu millet 12.Eylül. 1980 darbesine karşı çıkıyor, bu millet 28 Şubat 1997 muhtırasına karşı çıkıyor, bu millet 2004 yılından itibaren Askerlerin planladıkları, ama bir türlü fırsatını bularak gerçekleştiremedikleri darbe girişimlerine karşı çıkıyor, bu millet 27 Nisan 2007 E muhtırasına karşı çıkıyor, üzerine görünmeyen bir el tarafından şal örtülse de. Ama eminim, hiç şüphem yok, gün gelecek 27 nisan muhtırasını verenler de bu memlekette hesap verecekler.

Laf uzatılıp evrilip devrildiğinde, nerede ise Askerlerin bu yaptıklarını görmezden gelelim algısı oluşuyor. Bizler, bu millet, elbette her kurumundan namusu dairesinde görev yapanlara bir yüz bile ekşitmemiştir.

Halkın bu genel müspet bakışını suistimal eden Tuncer Kılınç gibi kişilerin, Erbakan Hocaya karşı yapıldığında zerre kadar şüphe bulunmayan 28 Şubat darbesinin, Erbakanın emri ile yapıldığını söylemesi, herkesi aptal yerine koyması.

Deyim yerinde ise, Mahkemenin de bunu yutması.