Gazetecinin fikri olmaz mı?
Belirli bir düşünce sistematiği içerisinde değişik görüşleri bulunmaz mı?
Kendisine yakın bildiği siyasi düşünce sahiplerine sempatisi beslemez mi?
Hatta daha ileri gidelim, kendisine fikir ve görüşlerine yakın bildiği her türden düşünce sahibi kurum, kuruluş, dernek, vakıf, siyasi partilerin düşüncelerini "adalet, hak, hürriyet, özgürlük, saygı" ölçüleri içerisinde kalmak koşulu ile benimseme hakkı yok mudur?
Bu düşüncelerin yaygınlaşması, iktidar olması için çaba göstermesi ayıplanacak bir şey midir?
Hayır, bunların hiçbirisi yanlış değildir. Elvlerir ki, yandaşlık yapmasın, başkalarının da doğru yaptığı bir şey var ise, tam bir tarafsızlık içerisinde, bunlara destek çıkmasını bilsin.
Gazetecileri soruyorlar, Mustafa Balbayı, Tuncay Özkanı ve göz altına alınan Oda TV nin sahibi Soner Yalçını
İHTİLALİN BASIN AYAĞINI OLUŞTURMAK, BU AMAÇLA ÇALIŞMALAR YAPMAK, GÖRÜŞMELERDE BULUNMAK, GAZETECİLİK KİMLİĞİNİ BU BAĞLAMDA KÖTÜYE KULLANMAK, GERÇEKTEN GAZETECİLİK Mİ?
Ergenekonu soruyorlar, Sarıkızı, Ay Işığını, Eldiveni, Çarşafı, Sakalı, Sugayı, Balyozu, Payrazköyü, Zir Vadisini. Ne diyorsun, gerçekten Askerlerin bu yapmış oldukları sade plan, program, jenirik, harp oyunu mu yoksa bunlar ihltilal hazırlıkları mı?
Ben de cevap veriyorum.
Diyorum ki,
Hukuk, Ceza binlerce davaya girmiş bir insanım.
En ağır, en kalantorlu dava dosyalarını yıllarca evine götürüp inceleyenlerden birisiyim.
Türkiyenin yakın siyasi tarihinin en büyük davaları olan ne PKK dosyalarında ve ne de Hizbullah dosyalarında bu kadar suç deliline rastlamadım.
Mesela PKK sanıklarının üzerinde çıkan yazılı bir not, birilerine ceza salma ile ilgili örgüt damgalı bir belge veya buna benzer bir bilgi veyahut ta bir iki kişinin örgüt üyesidir biçiminde verdiği ifade delil olarak kabul edildi ve bu kişiler 15 yıldan başlayan cezalar aldılar.
Bugün çok rahat bir biçimde sabahtan akşama konuştuğumuz, televizyon kanallarında saatler süren tartışmalar yaptığımız meselelerin, yüzde birisini düşünen, düşündüğünü ifade etmeye çalışanlar, mesela Kürt Sorunu diyenler, mesela İslamın ve doğal olarak Müslümanın eli kolu bağlı diyenler, baş örtüsü sorunundan söz edenler, onlarca yıl süreli cezalara çarptırıldılar.
Yine Hizbullah dosyalarına herkes gidip baksın. Birçok sanık hakkında, örgüte öz geçmiş vermekten ötürü davalar açıldı. Bu özgeçmişlerde anam bu, babam bu, kardeşlerim şunlar, Berat camiine gittim, Kuran dersi aldım. Bana şu şu kişiler Kuran dersi verdiler , ayrıca Peygamberin hayatını okudum. Asrı Saadet hakkında bilgilendirildim. Ben de daha sonra bu bilgileri şuna şuna aktardım biçimindeki bilgiler, yargılanan kişilerin 10 yıldan az olmamak üzere cezalandırılmalarına sebep oldu.
Çoğu da bilgisayar çıktısı olan bu bilgiler yargılanan sanıklar tarafından kabul edilmezdi. Sanıklar "Efendim bilgisayar çıktısı olan böyle bir özgeçmişi ben vermedim, bakın bu bilgilerin bir kısmı doğru bir kısmı da yanlış, birileri hazırlayıp vermiş, benim Camiye gittiğim doğru ama, örgütsel faaliyet içerisinde bulunduğum doğru değil" derdi, fakat çaresiz bir şekilde cezayı almaktan kurtulamazdı.
Şimdi Ergenekon ve irtibatlı davalarına herkes baksın Allah aşkına. Çuvallar dolusu belgeler, lav silahları, binlerce mermi, el bombaları, planlar, krokiler, gözaltına alınacak Başbakan ve Bakanların isimleri, hatta fikirlerine yol vermeyen Genel Kurmay Başkanlarının nerelerde istihdam edileceği, bu kişileri kimlerin göz altına alacağı, direnenlere neler yapılacağı, stadyumların toplanma yeri haline getirileceği, yetmez ise yeni cezaevleri oluşturulacağı, Fatih ve Beyazıt Camilerine bomba atılacağı, ardından deniz müzesinin taranacağı, Hırkai şerif camiindeki Peygamber hatırası eserlere saldırı yapılacağı, İstanbulun üzerine çöküleceği, sevgi yok, merhamet yok, tepeleme var laflarının fır döndüğü, bir bir sayılıp dökülüyor, hala bunlardan şüphe edildiği konuşuluyor.
Zahir bu şüphe sebebiyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, nerede bu Ergenekon Örgütü, söyleyin gidip üye olacağım diyor.
SİLVİRİDELER, SİLVİRİDE GİT ÜYE OL. BİR SEN EKSİKTİN. TÖVBE ISTAĞFİRULLAH.