"Bizleri vatana ve bu aziz Millete hainlik yapmakla suçluyorsunuz. Canımızdan aziz bildiğimiz vatan topraklarını ona buna peşkeş çekmekle itham ediyorsunuz. Bunlara eminim ithamda bulunanlar da inanmıyor. Ama siyasi rant sağlama uğruna ağza gelen her türlü cümle sarfediliyor. Düşünün bir kere sizin bu isnatlarınızdan ötürü, birileri çıkar da canlarımıza kasdeder ve bizler aldığımız yaralar sonucu yerlerde de debelenir isek, siz bundan mutluluk mu duyacaksınız? Böyle bir esnada evlatlarımızın, ailelerimizin feryadü figanları hoşunuza gider mi? söz ve hareketlerinizden böyle bir amacınızın olması mümkün değil. Ama ağızdan çıkan söz kurşun gibidir, bir kere hedefine saplandı mı, bir daha çıkarmak imkansızdır" dedi Bülent Ağabey.
Onun bu konuşmalar esnasında bir şeylerden haberdar olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz.
Bundan 15 gün önce bir firmadan 15 araç kiralanıyor ve bu araçları kullanacak kişilerin Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Beye suikast düzenleyecekleri ihbarı alınıyor. Kiralanan araçların bu süre zarfında hareketleri kamera kayıtları ile izleniyor. Bunlardan ikisinin geçen gün akşam Bülent Ağabeyin evinin civarında sürekli turladıkları, istihbari çalışma yaptıkları anlaşılınca, Savcının talimatı ile Polislerce operasyon düzenleniyor.
Biri Albay,diğeri Yarbay olan iki zanlının,yutmaya çalıştıkları kağıt parçaları ağızlarından çıkarılıyor ve bunların Bülent Beyin evinin krokisi olduğu anlaşılıyor.
Zanlılar bu sırada kendilerinin Asker olduklarını göterdikleri kimlikleri ile ispatlıyorlar.
Ve tabii askeri usul gereği İnzibat birimlerine haber veriliyor, gelen görevlinin nezaretinde arama işlemi tamamlandıktan sonra, adamlar önce karargahlarına, sonra Sivil Savcının huzuruna çıkarılıyor, ifadeleri alındıktan sonra serbest kalıyorlar.
Ortalık yerde dolaşan bilgilere göre bu kişilerin Genelkurmay Karargahında görevli oldukları, Komutanlara suikast girişiminden mi, yoksa Kafes Operasyonundan ötürü mü gözlem altına alındıkları ve yine ifadelerinin alınmasından sonra serbest kaldıkları ifade ediliyor.
Açık ve net söylemek gerekirse bunlar çıldırmış. Ben bu insanların vatan ve millet sevdası uğruna böyle şeylere kalkıştıklarına asla inanmıyorum.
Dün akşam da bir toplantı sırasında ifade ettim, bugüne kadar PKK nın ortaya koyduğu eylemler ile bunların eylemi arasında zerre kadar fark yoktur. PKK nın yasadışı bir terör örgütü olarak ilan edilmesi, bunların ülkenin en önemli yasal kuruluşunun temsilcileri olmaları hiçbir şeyi değiştirmez.
Terör eylemleri bu ülkeye ne kadar zarar verdi ise, bunların eyleminin de onlardan kalan yanı asla yoktur.
Ben Anadolunun dört bir yanına dağılmış, namuslu, erdem sahibi, vatan ve milletini düşünen, bu uğurda canla başla hizmet eden Askerlerimizi asla işin içerisine katmıyorum. Onlardan nice vatan evladının güzel hizmetine, çalışmasına şahit olduğumuz çoktur.Mesala vekilliğimiz sırasında Dicle Barajınının Kontrolünü üstlenen Bölüğün Komutanı olan Yüzbaşıyı(İsmini yazmıyorum) ziyaretimizde, onun ishal olan köylü çocuklara ilaç dağıtmasının köylüyerce ne kadar büyük memnuniyetle karşılandığını ve bu sebeple köylü vatandaşların sabah akşam karakola yoğurt, peynir, süt, domates, salatalık taşıdığını öğrendik. Yüzbaşı beni ilaç dağıttığıma pişman ettiler. Bu kadar mı güzel insanlar olur, ne yapacağımı şaşırdım derken, gözlerinden süzülen yaşları unutmak mümkün mü?
Fakat bizim,boğazına idam ilmeği geçirilmiş olan Merhum Adnan Menderesin, arkaya dönüp bakan ve bize ne yaptınız diyen , o melül, o mahzun , o keder dolu yüzünü de, herhangi bir eyleme bulaşmayan yüzlerce gencin idamını da, unutmamız imkansızdır.
O gün bugündür o cenahtan birileri sürekli olarak milletin canına ot tıkıyor. İlim, kültür, medeniyet, insanlık alanında hamle yapmamızı, büyük atılımlar gerçkeleştirmemizi engelliyor.Ve güya bütün bunları bizim dirliğimiz, düzenimiz için yaptıklarını söylüyorlar.
Yaptıklarına Atatürk kılıfı gidyidiriyorlar.Madem bütün bunlar Atatürk adına yapılıyor, gelin de bu yanlış gidişatı bırakın düzeltmeyi, ifade etmeye çalışın
Aklı başında hiç kimsenin anlam veremediği, bunca yasa dışı eylemin proğramının yapıldığı, bunların gün yüzüne çıkarıldığı yer olan Genelkurmay Karargahında hala, Bülent Arınç bey gibi, vatanı, milleti uğruna gözünü kırpmadan canını feda edebilecek, his, duygu, iman, inanç yüklü birisine suikast düzenleme planlarının yapılmasıdır.
Konuyu biraz açalım.
Ülkemizin güvenliğinin sağlanması konusunda Genelkurmay Karargahından daha önemli, daha büyük bir yer yok. Anarşi ve terör gibi, dış dünyadan gelecek tehditlere karşı askerin duruşunu belirleyen, onun istek ve ihtiyaçlarını koordine eden bu yerin, seçilmiş hükümetleri görevinden iskat etmeye, bunlar fahşolunca, yenilerini düzenlemeye, bunlar da ortaya çıkarılınca, bu defa ülkeyi kaosa sokacak bireysel suikast eylemleri düzenlemeye amade bir halde tutulması, çalışmaların yapılması ahvali adiyeden işler olarak kabul edilemez.
VE BUNLARIN GİZLİ KAPAKLI YAPILMASI ASLA DÜŞÜNÜLEMEZ.
Sayın Genelkurmay Başkanı, bu olup bitenlerden MİLLET GERÇEKTEN RAHATSIZDIR.
Böyle şeyler her kurumda olur ve suç işleyen var ise, Yargı organları araştırmasını yapar,cezasını verir diyemeyiz.
Zira söz konusu suçların işlendiği yer oruçbabanın tekkesi değildir. Askerin beyni ve kalbidir.
Siz bir çok konuşmanızda, Askere karşı asimetrik, psikolojik bir savaş/yıpratma kampanyası/ sürdürülmektedir demektesiniz. Kimin kime savaş açtığı, kimin kimin hayatına kasdetmek için harekete geçtiği bellidir. Halka karşı yapılan eylemleri görmezden gelerek, bunların fahşolması üzerine, eleştiri getirenleri suçlamak gerçekten doğru değil.
İlk yapılacak işlerden bir tanesi, suça bulaştığında ciddi deliller olan Asker kişilerin kimliklerine bakılmaksızın, açığa alınmalarıdır.
Başbakan Yardımcısına suikast düzenlemek için istihbari çalışma yapan kişilerin yakalanmasından daha büyük disiplinsizlik mi olur? Bunlar açığa alınmayacak , hatta derhal ordudan tardilmeyecek de kime ne muamele yapılacak?
Bunları görevden almak, aldırmak sizin göreviniz.
Ya görevinizi yapmaz iseniz,bu defa görevini yapmak hükümete düşer.
Ben Bülent Ağabeye buradan büyük geçmiş olsun diyorum. Ailenin zaten közlenmiş büyük acısı var, her dile gelişinde bizim de içimiz yanar. Yenisini ne onlar, ne biz ve ne de bu ülke kaldıramazdı.
"Hasbunallah ve Nimel Vekil, Nimel Mevla ve Nimennasir" biz Allaha dayandık, o ne güzel vekildir, ne güzel mevladır ve nü güzel yardımcıdır. Bu duayı bugün çok okuyacağım.