GÖRDÜM GÖRDÜN GÖRMEDİ
Eklenme: 29.10.2013 00:00:00

Ben, dün akşam o döneme ait bazı dosyaları incelerken, Genç subay yerleştirme planı başlıklı bir belgeyi arşivimde gördüm.

Bu belgede şöyle ifadeler vardı.

Ergenekonun derin PKKsı başlığıyla başlayan bu belge nereden bakarsanız 67 sayfadan ibaret..

Hepsini buraya alamayız.

Ancak özetleyerek bir iki paragrafını sizinle paylaşabilirim.

PKKnın ETÖ ile derin ilişki içinde olduğu açığa çıktı.

Peki, bu bağlantıyı kimler sağladı, derin PKK, neler yaptı?

PKK taraftarları, her yıl belirli günlerde sokaklara dökülüyor.

15 Şubat Öcalanın yakalanışı, 21 Mart Nevruz, 4 Nisan Aponun doğum günü, 15 Ağustos PKKnın Eruh'a ilk baskını, 9 Ekim Öcalanın Suriyeden çıkarılması ve 27 Kasım PKKnın kuruluşu.

Bu tarihler onlar için çatışma günleri demekti.

Bunlara son üç yılda yenileri de eklendi.

12 Haziran 2007de başlayan Ergenekon soruşturması örgüt sempatizanları için adeta yeni bir eylem dönemi oldu.

Emniyet verilerine göre Ergenekon terör örgütü soruşturmasının başladığı tarihten sonra, PKK taraftarları da korsan gösterileri yoğunlaştırdı.

Her ETÖ operasyonundan sonra onlar da araç yakma eylemleri için sokaklara döküldü.

Örneğin; 22 Ocak 2008deki ETÖ soruşturmasının 3. dalgasından sonra İstanbulun 6 ilçesinde 26 araç yakıldı.

22 Şubattaki 4. dalga sonrası 32, 1 Temmuzdaki 6. dalga sonrası 4, 26 Ekimdeki 9. dalga sonrası 37, 7 Ocak 2009daki sonuncu dalga sonrası

Böyle devam etti.

Fazla uzatmadan özetlenmesi gerekiyorsa, neticede bunu elde ediyoruz.

Emniyete göre ETÖ soruşturmasıyla PKKnın yaptırdığı eylemler arasındaki paralellik hiç de tesadüf değil.

ETÖ iddianamesinin ek klasörleri içinde yer alan ve 273 sayfalık bir rapor PKK-Ergenekon arasındaki derin bağlantıları gözler önüne seriyor.

Raporda geçen gizli tanık itirafçı ve sanıkların ifadeleri ile şüphelilerde ele geçirilen belgeler, Ergenekonun PKKyı nasıl kullandığını ortaya koyuyor.

Raporda yazılan, örgütün başı Öcalan ve üst düzey örgüt mensuplarının Ergenekonla bağlantıları da irdeleniyor.

Genç subay yerleştirme planı

PKKnın Ergenekon tarafından yönlendirildiğini gösteren en önemli delil, tutuklu sanıklardan Veli Küçük ve Ümit Oğuztanın evinde ele geçirilen Panzehir isimli belgeye göre ETÖ, Öcalanın tutukluluk halinden faydalanarak örgütü AB ve ABD hamiliğinden kurtarıp, kendi emri altına sokmayı planlıyor.

Bunun için Örgüt liderinin vereceği mesajların özel kuryelerle Kandile iletilmesi gerektiği belirtiliyor.

PKKyı tamamen tasfiye etmek yerine, Başkanlık konseyine Genç subayların yerleştirilmesi uygun görülüyor.

Eski terörist Selim çürükkaya, son on yıldır Aponun iki asker tarafından kullanıldığını söylüyor.

Bu isimlerin tutuklu sanıklardan Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur olduğunu iddia ediyor.

Ersöz, İmralı Cezaevinin inşaatından sorumluydu, Uğur ise Öcalanın ifadesini alan komutanlar arasındaydı.

çürükkaya, Öcalanın bu iki isimden aldığı talimatla hücresinden hem örgütü hem de sempatizanları yönlendirdiğini öne sürüyor.

Bu kapsamda Türk-Kürt halkını karşı karşıya getirmek ve Kürt gençlerinin dağa çıkmasını kolaylaştırmak için 20022008 arasında Öcalanın isteği doğrultusunda toplam 525 korsan gösteri ve Molotof kokteylli saldırı düzenlenmiş.

2002de Önderliği sahiplenme ve demokratik Serhildanı (Başkaldırma) geliştirme kampanyasıyla başlayan gösteriler serisi devam ediyordu

Bu satırlar Sayın Mehmet Ali Altındağın dünkü yazısından alındı.

Yazılanlar öyle yenilir yutulur şeyler değil.

Her bir cümlesi üzerinde BU ÜLKENİN GELECEĞİ İçİN, AK PARTİ İKTİDARININ SELAMETİ İçİN, özenle durulması gerekiyor.

Bilgi ve belgeye dayalı bu beyanlar, özellikle istihbarat kuruluşları etrafında dönen, dolaşan gelişmeleri hükümet çevrelerinin masaya yatırması lazım.

ÖRGÜT LİDERİNİN VERECEĞİ MESAJLARIN ÖZEL KURYELERLE KANDİLE ULAŞTIRILMASI

cümlesi çok yakın geçmişteki gelişmelere ışık tutacak nitelik taşıyor. Ne var bunda, örgüt lideri MİT ile barış sürecine ilişkin olarak ayda birkaç kez görüşüyor ve pek tabii arada BDP olmaksızın bazı mesajların ulaştırılmasının hayati önemi olabilir. İşte bu yapılmıştır diyerek işin içinden çıkamayız.

Zira,

Yazının başından itibaren söylenenlere bakıldığında; ERGENEKON örgütünün yargılanmasına paralel olarak, her operasyon sonrası veya yargılamada örgütün ileri gelenlerinin eylemlerinin bir bir fahş olmasının ertesinde, PKK nın sokak eylemlerinin arttığına işaret edilmesi ne demektir?

YANİ PKK İLE ERGENEKON BU SÜREçTE HEP AL GÜLÜM VER GÜLÜM MÜ DEMİŞLER?

Bunu kim sağlamış.

Develer/DEV ANLAMINDA/ tepişirken, karıncalar olarak figüranlaştırılan halkın çocuklarının MİLİTAN/ASKER ne suçu vardı ki, gencecik cansız bedenleri Kürdistan veya Vatan Millet Sakarya uğruna feda edildi.

İmralıdan Kandile ulaştırılan mesajlar arasında Aktütün, Üzümlü v.s gibi karakol baskınlarının planları da var mı idi?

17 Askerin şehit düştüğü, onlarcasının yaralandığı Aktütün karakol baskınında, karakolun yukarısındaki mevzide nöbet tutan ve Cuma günü öğlen üzeri karakola dönen bir yakınımız, Abi biz hiçbir şeyi görmedik. Örgüt meğer karakolun 3 yüz 5 yüz metre yakınına gelmiş, mevzilenmiş. Bizi ateş altına aldılar. Karnımdan giren kurşun sırtımdan çıktı. Sonra karakolun içine kadar sızdılar demişti de, gece görüş dürbünleri bozuk olduğu için gelenlerin farkına varılmamış sözüne, ya ne dürbünü, mürbünü, adamlar gündüz gözü ile sızmışlar demiştik de kimse doğru dürüst bir cevap verememişti.

Oslo görüşmeleri için MİT müsteşarının ifadeye çağrıldığı ve böylece bu görüşme iznini veren siyasi iradenin zan altında bırakıldığı ifade edildi.

Bu değerlendirme doğru mu idi?

Şimdi son cümlemizi söyleyelim o halde.

Asker Ergenekon örgütü kurmak suretiyle, ülkeyi, siyasi iradeyi pespaye bir hale getirmek istiyor ve akıl almaz atraksiyonlara girişiyor ise, MİT biz onlardan geri kalmayalım dedi ve nedenle yıllardan beri anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan geldi de Savcılar kendilerine ulaşan belgelere göre bu bilgilere ulaştılar ise

Şimdi pirincin taşına aklama sırası sizde. Hadi bakalım kolay gelsin.