Barış ve Demokrasi Partisi kurulduğunda herkes artık DTP nin kapatılacağı görüldü, tedbir alınıyor demişti. Öyle de oldu. DTP kapatılır kapatılmaz, yerine kurulduğu bilinen BDP si tabelaları DTPnin binalarına asılmaya başlandı. Kendilerine ne yapacağı sorulan DTP Milletvekilleri, hepimiz BDP si çatısı altında siyasete devam edeceğiz dediler. Bu çok olumlu bir gelişme. Demek ki, Kürt Siyasi Harekatının öncüleri, hiçbir aideyet taşımaksızın, ortalık yerde dolaşarak düzgün bir siyaset yapmanın mümkün olmadığını gördüler/görüyorlar. BDP , Siyasi Partiler Kanunu hükümlerine göre kuruldu ve bu kanunun gerektirdiği koşullar çerçevesinde siyaset yapacak. Siz bir yasaya göre kendinizi "siyasi bir temsiliyet kalıbı" içerisinde ifade ederken , o yasanın bütün hükümlerini beğenmek zorunda değilsiniz. Yasal zeminler içerisinde pekala bu yasanın anti demokratik hükümlerini değiştirmek için mücadele vermek hakkınız. Siyasi Partiler Proğram ve Tüzüklerinde yazılı kuralları "iktidarlarında" gerçekleştirmek üzere kurulurlar, bunun mücadelesini verirler. Ama her siyasi parti her istediği zaman iktidar erkini elde edemez. Bir siyasi partinin iktidara gelmemiş olması, onun siyasi emellerini gerçekleştirmede bütün argümanlarını terkettiği, büyük kayıplarla karşı karşıya kaldığı anlamına da gelmez. Muhalefette olsanız bile, Parlamento çatısı altında yapacağınız çalışmalarla, iktidar partisi ile gerekli antaktı kurarak,bir çok isteğinizin yasalaşmasını sağlayabilir ve topluma karşı görevlerinizi yerine getirme imkanı bulmuş olursunuz. Demek ki, özellikle Siyasi Partiler bakımından Parlamento çatısa altında bulunmanın öyle hafife alınır bir tarafı yoktur. Bu zeminin çok iyi kullanılması halinde topluma karşı nelerin yapılacağı açıktır. Parlamento çatısı altında bir çalışma zemini bulanların , bunu heye yoka, ellerinin tersi ile itmeleri büyük kayıp olarak hanelerine yazılır. Hem zaten ara seçimde olmasa bile, genel bir seçimde tekrar bu zemin kullanılacak ise, yani bağımsız olarak veya kurulan yeni partinin çatısı altında seçimlere girilecek ise, istifalar niye? İstifaların gerçekleşmesi halinde kaybın büyük olduğu zihinlere dank edecektir. Aslında Ak Parti işe müdahil olmasa, yani istifa eden Milletvekillerinin durumu ile ilgili olarak aksine bir tutum sergilemese, bu iş bir oturumda biter. Meclis Başkanlığına sunulan istifalar acil işlerden olduğundan, bir iki hafta içerisinde Güldal Hanımın Başkanlık yaptığı bir oturumda gündeme alınır, CHP ve MHP nin oyları ile kabul edilir. Oylamalara katılmayan Ak Parti bu işten büyük yara almaz. Fakat CHP ve MHP Anadoluda büyük kazanır. Ama görünen o ki, Ak Parti , istifa kararı almakla tuzağa düştüklerine,kesin olarak inandıkları DTP li Milletvekillerinin, CHP ve MHP nin ekmeğine yağ sürmesini istemiyor. CHP ve MHP , DTP nin TBMM sinde olmasını istemiyor. Bu açıdan DTP li Milletvekillerinin istifa kararlarının Meclise gelmesini dört gözle bekliyorlar. Ak Partinin katılmadığı , sadece CHP ve MHP oyları ile kabul edilecek olan bir istifa kararı,Anadoluda bu partilere olan iştiyak açısından bomba gibi patlar. Şimdi kendilerini istemiyen bu insanlara ve partilerine karşı DTP nin ballı börek sunmaya hakkı var mı? Ak Parti istifa kararlarının TBMM si Genel Kurulunda okunup, oylamasına katılıp red oyu verse, ortamı yumuşatır,fakat DTP nin PKK gibi algılanmasına eylem ve söylemleri ile sebebiyet veren Milletvekilleri orada durdukça, Ak Partinin bu kararı siyasi açıdan kendisine çok fazla bir şey kazandırmaz. Hem Ak Partili kimi Milletvekilleri, adamlar istifa ediyorlar, istifa tek taraflı bir irade beyanıdır, istifa kendileri için demek iyi bir karar ki, bunu aldılar, o halde bana ne oluyor ki, onların iyiliğine!!! Karşı çıkayım, diyerek kabul oyu verdiği anda, bir anda sonuca gidilir. Üç gündür yazıyorum. DTP li Milletvekillerinin istifadan vazgeçmelerinin hem bölge için, hem Türkiye için çok ama çok önemli olduğunu söylüyorum. CHP ve MHP için iyi olan aynı zamanda DTP için nasıl iyi olur? Bu durumda CHP, MHP ve DTP bir kalıba girmiş olmazlar mı? MHP sözcüleri Ak Partinin açılım politikalarını eleştirirken , AKP, PKK, DTP elele vermiş birlikte hareket ediyorlar biçiminde absürd değerlendirmeler yapıyorlar. Bunlara karşı çıkmanın tek yolu, sivil siyaset ayağının her türlü sancıya rağmen sürdürülmesidir. İşte o zaman inadına demokrasi diyenler, her türlü sorunumuz demokrasinin kuralları içerisinde ve Parlamentonun çatısı altında çözülecektir açıklamasını sürekli biçimde yapanlar, demokrasilerin olmaz ise olmaz "evi" olan Parlamentoyu terketmemeliler. İnadına Demokrasi, İnadına Siyasetten geçer.