İsrail Gazzeyi yine vuruyor, daha beterini yapmaktan da çekinmeyeceğini söylüyor. Bu arada 40 bin civarında yedeği askere çağırmış. Yani top yekun bir imha hareketine girişmek üzere olduğunu dünya aleme ilan ediyor.
Hani diyorum Gazzeli Filistinlilerin topları, tankları mı var. İsrailin üzerine yürüyerek bir savaş yapma imkanları mı var? Tabii ki bunların hiçbirisi yok. Ama İrail bu temkini elden bırakmamak için, her türlü tedbire başvuruyor. Yani ben Gazzeyi yeniden hallaç pamuğu gibi atmaya başladığımda, ola ki, bu işe artık bir dur diyecek olan Devlet veya Devletler varsa akıllarını başlarına alsınlar, herhangi bir harekete girişmesinler.
Yok yok sen rahat ol, istediğini yap, sana karşı koyacak bölgede devlet mevlet kalmadı.
Suudi Arabistan seninle anlaşmış bulunuyor, Ürdün ile barış halindesin, Lübnandaki Hizbullahın Suriyede yaşanan iç savaş sebebiyle sesi soluğu kesilmiş. Mısır ile olan anlaşman nerede ise bitmek üzere iken, Mursi Postalandı, yerine gelen Sisi de Gazze şeridi ile olan irtibatı sağlayan REFAH sınır kapısını kapattı, ayrıca Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki irtibatı sağlayan tüneller hem Mısır ve hem de senin tarafından bombalandı. Türkiye Başbakanının 2013 yılı içerisinde muhakkak ziyaret edeceğini söylediği Gazzeye gidişi imkansız hale geldi. O halde sen Gazzeyi niye vurmayasın. Ramazan deme, oruç deme, kadın deme, çocuk deme, yaşlı, genç deme vur vurabildiğin kadar. Hatta istersen Gazzeyi bir mezbahaneye çevir ki, dünya Nazi Zulmüne rahmet okusun.
Bu paragrafta yazılanların açılması lazım değil mi? O halde açalım.
Türkiyenin bölgesinde hem ekonomik ve hem de siyasi olarak olabildiğince güçlenmesi,
Batılı ülkeler ile İran arasındaki nükleer başlık taşıyan silahların ana maddesini oluşturan zenginleştirilmiş Uranyumun değiş tokuşunun Türkiye üzerinden yapılması( kararlılığı),
İsrail ile Suriye arasında 1967 savaşından kalan sorunların çözümü ve Golan tepelerinin iadesinde, Türkiyenin tarafların karşılıklı güven arttırıcı
kararlar alınmasında arabuluculuk yapacak konuma gelmesi batıyı çok korkuttu.
İsrail, Türkiyenin 2010 referandumunu yapıp hükümetin çok güçlenmesi sonucunda, Suriye, Ürdün, Lübnan ile bölgede ekonomik işbirliğine gitme teşkilatı oluşturması ve bu oluşuma isteyen bölge ülkelerinin de katılımına imkan veren yazılı anlaşmalar imzalaması, bölgede İsraili, batımızda Avrupa birliğini ve daha batımızda ABD yi çok rahatsız etti, çok.
Önce İsrail sudan bahanelerle Gazze şeridine saldırdı. 1500 de fazla insanı katletti, 4500 den fazla insanın da yaralanmasına sebebiyet verdi. Bu olay Türkiyenin bölgedeki sorunların çözümü bakımından yüklenmiş olduğu arabuluculuk görevine çok büyük darbe vurdu. Davosta One Minute çıkışı geldi. İpler koptu.
Bu kopuşun güçlü hale gelmesi için, Türkiyenin başını çektiği yükselen bölge/İslam Ülkeleri/ trendinin aşağıya çekilmesi lazım/dı/.
Ne de kolay başardılar.
Sabah akşam biri birlerinin evlerinde kahvaltı yapacak kadar yakın olan iki ülke yöneticileri, bir anda kendilerini düşman saflarda buldular.
Suriye olayı. Uzun uzadıya anlatmaya, teferruatını belirtmeye gerek var mı?
Türkiye batının, ABD nin oyununa geldi.
Suriyeye demokrasi götürmek!!! için yola çıkan Türkiyeye Esed yüz vermemişti güya. ABD li Dış İşleri bakanı ile mevkidaşı Türk Bakanın Esed konusunda aldıkları kararı çak yaparak kutlamalarını televizyon ekranlarında görünce, evyaaaahhhh dedim, bölge yanacak. Bunu ilk söylüyor değilim. Suriye meselesi patlak verdiği ilk günden bugüne kadar fikrim değişmedi, hep söyledim ve maalesef ben haklı çıktım.
Suriyede iç savaş patlak verdi. 2 ay içerisinde gideceği var sayılan Esedin bu şartlarda bir yirmi yıl daha yerinde oturmayacağını kim söyleyebilir. Ne var ki ABD nin Esede ihtiyacı kalmaz ve Rusya ile masaya oturup pazarlıktan galip çıkarsa, ona bir diyeceğim yok.
Suriyede yaşanan ve hala devam eden iç savaş, bir anda bölgedeki tüm dengeleri değiştirdi ve tarihinde ilk defa demokratik seçimlerle iş başına gelen Mısırdaki Mursi yönetimi devrildi ve tekrar bu ülkede askeri rejimin hakim olduğu yönetim iş başına geldi.
Tabii İsraile döneceğim, ama bu ufuk turunu yaptım ve Gazzenin etrafında bir dolandım ki, İsrailin neden bu aziz mübarek günlerde kadın, çoluk, çocuk demeden insanları katletmiş olduğunu ve daha da beterini yapmak üzere hazırlık içerisinde olduğunu anlayalım.
Türkiye, Suriyedeki muhtemel gelişmelere arka çıkmamış olsa, buradan iç savaş meydana gelmez,
Mısır rejimi bu nedenle çökmez, askerler(Sisiler) yeniden iş başına gelip, ilk selamlarını İsraile vermez,
Türkiye, Suriye, Ürdün, Lübnan dörtlüsünün oluşturduğu ekonomik,siyasi ve sosyal yapı bir daha onarılmaz biçimde yara almaz
ve İsrail bu kadar başına buyruk bir ülke haline gelmezdi.
Türkiye halkının Ak Partiye vermiş olduğu o büyük destekle, ülke şaha kalkmış, bölge İslam ülkelerini katarına almış, her alanda büyük hamleler kaydedilmiş, İsrail yalnızlaştırılmış ve bu durum, bir büyük şafağın sökmekte olduğunu dünya aleme göstermişti.
Suriye olayı ile akıllar tutuldu, şafak sökün etmeden söndü,
Ardından dershane kapatma restine, evlere kapılarından değil, bacalarından girme başladı,
17-25 aralık operasyonlarının muhatapları, kimilerinin elindeki karalığı görünce, bacadan evlere girenlerin fail olduğuna kanaat getirdi(benim de başıma böyle bir şey gelse, öyle düşünürdüm), kavga büyüdü, basiret bağlandı ve İsrailin Gazzeyi kasaphaneye çevirme hakkı!!! doğdu.
İslam ülkeleri sadece biri birleri ile didişmiyor, kendi içlerinde de darman duman vaziyetteler. Filistini, Gazzeyi, Allah Resulünün ayak bastığı Mescidi Aksayı düşünecek halleri mi var?
Şükretsinler ki, bir haçlı seferine maruz değiller.