İSTİFA TALEPLERİ
Eklenme: 30.04.2009 00:00:00

Hükümet değişecek ya, oradan buradan insanlar , değişik tarz ve stiller kullanarak ya gitmemesi gereken Bakanları postalamaya bakıyorlar veyahut kesin gitmesinde zaruret olanları bir yolunu bularak görevden alınmamalarını temin etmeye çalışıyorlar. Bu ara iki Bakanımız ile ilgili çok sık görevden alınacakları yolunda yazılar çıkmaya başladı. Bunlardan birisi Milli Eğitim Bakanı, diğeri Adalet Bakanı. Önce Milli Eğitim Bakanı ile ilgili görüşlerimi belirteyim. Siyasetimizin ilk yıllarında özellikle İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin kat sayı problemi, YÖK ve Üniversiteye girme şansını elde eden başları örtülü kardeşlerimizin durumu konularında Sayın Bakan ile kamuoyu önünde olmamak koşulu ile çeşitli tartışmalar yaşadık. Daha doğrusu o tartışmayı ben başlattım. Nasıl mı? Şöyle. Sayın Bakan bu sorunların çözümünde önce YÖK başkanı ile görüşmeler yapmıştı. Ancak bu görüşmelerden bir sonuç alması mümkün olmadı. YÖK başkanı Sayın Bakana seninle şu gün görüşelim, bu gün görüşelim diye hep randevuler veriyor, ancak bir türlü sözünde durarak konunun etraflı bir biçimde irdelenmesini sağlamıyordu. Sayın Bakan YÖK Başkanından ümidini kesince , Üniversiteler Arası Kurul Başkanı Ayhan Alkış ile görüşmeler yaparak problemin içerisinden nasıl çıkılacağını anlamaya çalışıyordu. Ben bir gün Bakanlığa gittiğimde, bu şahsı Sayın Bakanı beklerken gördüm, orada tanıştık. İsmini daha önce biliyor ve gelişmelerden az çok Sayın Bakanın guruba verdiği bilgiler sebebiyle haberdardım. Bize "bu Eylül ayında Sayın Bakan ile yapacağımız toplantı hakkında bilgi vermeye geldim" dedi. Ben kendisine döndüm "fakat daha Mayıs ayındayız, niye görüşmeniz Eylül ayına kalıyor, bu iş biraz savsaklanmış olmuyor mu" dedim. Cevap olarak, biliyorsunuz tatile giriyoruz, tatil dönüş daha iyi çalışma imkanı buluruz diye düşündüm dedi. Bu mükalemeden(konuşmadan) sonra içimden "adama bak, milyonlarca insanın çözülsün diye sabır taşlarını çatlattığı böylesine önemli konularda Sayın Bakana 4 ay sonrasına randevü vermeye gelmiş" dedim. Daha önce ismen bildiğim ama cismen tanımadığım beyefendiyi rube ru( yüz yüze) görünce, içimden bundan bir şey çıkmaz dedim. İşin peşinde olduğum için biliyorum,Ayhan Aşkının Sayın Bakan ile Eylül randevusü gerçekleşmedi. Aralık ayına görüşmeler ertelendi. İşte o ortamda Sayın Bakan guruba bilgi verdi,Ekim gibi. Ben gurup toplantısından çıkınca Sayın Bakana süreç hakkında bir mektup yazdım. O mektubun içeriği mahrem.Gizli kaldı, kalacak. Mektup üzerine Sayın Bakan beni telefonla aradı, kapısının her zaman bana açık olduğunu, her türlü meseleyi kendi aramızda konuşma imkanımızın bulunduğunu söyledi. Aramız biraz şekerrenk oldu, ama ben de O da "iyiniyetimiz" konusunda zerre kadar şüphe içerisinde olmadık. Sayın Bakan 2005 yılının plan ve bütçesi içerisinde olmamasına rağmen, bana verdiği bir sözü yerine getirdi ve Çermik ilçesinde Yatılı Bölge Okulunun yapımını başlattı. Bakanımız ile daha sonra bir çok birlikteliğimiz oldu. En son sanıyorum 2006 yılının yazında Diyarbakırda ilin Milli Eğitim alanındaki sorunları için büyük bir toplantı düzenledi. Müsteşarı dahil olmak üzere bütün genel Müdürlerini, Daire Başkanlarını Diyarbakıra getirdi. Onlar bir hafta süre ile İlçeler dahil, İlin bütün Okullarını dolaşarak, Vali, Kaymakam ve Milli Eğitim Müdürleri ile toplantılar yapıp, sorunları tespit ettiler. Sonra Büyük toplantı Diyarbakır Dedeman Otelde gerçekleşti. Sayın Bakan tek tek bütün görevlilerden şimdiye kadar neler yapıldığını, hangi alana ne kadar para aktarıldığını, eksik , gedik nelerin kaldığını sordu. Cevaplar aldı, yeni yatırımlara daha o anda strat verildi. Zaman zaman biz de bildiklerimizi ifade ettik. Toplantı süresince Sayın Bakandan ne bir kızgınlık ve bir kem söz sadır olmadı. Onun bir maestro gibi toplantıyı idare etmesi, memurlarından azami ölçüde yararlanması çok hoşuma gitmişti. Şimdi bu Sayın Bakanımıza "görevden alınacakmışsınız" diye sorulunca, ay yapmayın, gözlerim yaşardı gibi bir cevap vermiş. Yani çok da umurunda olmadığını beyan etmiş. Sayın Bakanım siz görevde kalın, onların gözü yaşarsın. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin de kendisinden istifa istiyen Deniz Baykala "emrin olur" demiş. Ben bu söylemin bir istihza içerdiğini biliyorum. Ama Sayın Bakanım bu millet Baykaldan 30 senedir istifa etmesini istiyor. Hatta kendi Partisi içerisinde olanlar daha uzun zamandan beri bu taleplerini dile getiriyorlar. O neden şimdiye kadar bu taleplere "emriniz başım üstüne"dememiş? Sonuç olarak ben her iki Bakanımızı görevlerinde başarılı buluyorum. Allah biliyor, hiçbir alıp veremediğim yok.