Siyaseten içerisine henüz faal olarak girmediğim ,2001 veya 2002( nin başı olabilir) yılında Diyarbakır Söz Gazetenizde yazdığım bir yazıda bu ülkenin birkaç önemli problemine işaret etmiş ve alınması gereken tedbirlerden söz etmiştim. 1-Türkiye ne yapıp edip bütün sınır komşuları ile münasebetlerini en üst düzeye çıkarmalı, aradaki ihtilafları aşarak komşu ülkeler ile yoğun ticaret yapmalıdır. 2-Türkiyenin tarımsal kalkınmasını gerçekleştirmesi için 4 öemli zirai bölgeye ayrılması ve her bir bölgenin bir Hollanda mesabesine getirilmesi sağlanmalıdır. 3-Türkiye hiç zaman kaybına fırsat vermeden enerji ihtiyacının karşılanması için en azından iki Nükleer santral yapmalıdır. 4-Türkiye ihracatının önündeki engelleri kaldırmak için var gücünü kullanmalıdır, demiştim. Biraz açalım ve 1 numaradan başlayalım. O yıllarda komşu ülkeler ile tarihi ve geleneksel hale getirdiğimiz düşmanlıklarımız vardı. Birileri bizim ilerlememizi, gelişmemizi engellemek için kumpaslar kurmuş, bizler de ne olup bittiğine bakmadan, yani etrafını mani, ağyarını cami bir zihin jimnastiğine kendimizi tabi tutmadan, pattadak olayların içerisine balıklama atlamıştık. Yunanistan düşman, Bulgaristan düşman, Ermenistan düşman, Rusya düşman, İran düşman, Irak düşman, Suriye düşmandı bize. Ve bizim hiçbir dostumuz yoktu bölgede. Ben bu olayı içime sindiremiyor ve o yıllarda bölge ülkeleri ile diyaloğ kurulması, münasebetlerin geliştirilmesi projelerine daha büyük start verilmesi gerektiğini ifade ediyordum. Her ülke ile sorunumuz bir şekilde halledilmeye çalışılıyordu da, Ermenistan ile olan husumetin bitirilmesi noktasında zinhar kimse bir adım atmak istemiyordu. Çünkü Ermenistan Rusya ile yaptığımız Kars Gümrü anlaşmasını kabul etmiyor, Sınırlarımızı tanımıyor, Birinci Cihan Harbi öncesinde Osmanlı Coğrafyasında yaşayan Ermeni nüfusa soykırım yapıldığını iddia ediyor, Türkiyenin özür dilemesini talep ediyor, Doğu ve Güneydoğu Anadolumuzun bir kısmını kendi toprakları içerisinde mütalaa ediyor, Ağrı Dağını ulaşılması gereken bir Sembol olarak işliyor, Yetmezmiş gibi bir de beşte birini işgal etmiş olduğu Azerbaycan topraklarından asla vazgeçmeyeceğini, Dağlık Karabağ bölgesini bir Ermeni yurdu yapmakta kararlı olduklarını söylüyorlardı. Ben o zaman yazdım ve dedim ki, tamam, bütün bunlara rağmen şu Ermenistan ile olan münasebetlerin geliştirilmesi, Türkiyenin KAFKAS DÜNYASINA açılmasını sağlamak için, şarttır. Eğer biz Ermenistan ile olan sınırı bir KÜÇE ÇIKMAZ halinde tutar isek, Kafkas dünyası ile olan münasebetlerin önüne büyük bir duvar örmüş oluruz. Bu açıdan Türkiye ne yapıp etmeli, Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyevi(O zaman hayatta idi) ikna etmeli ve Ermenistan kapısının açılması sağlanmalıdır. Türkiye böyle bir girişimde bulunur ise , muhtemelen Ermenistanın işgali altında bulunan toprakların statüsünde yeni gelişmeler olur ve belki ilk adım olarak Ermeniler Fuziliden, Kelbecerden çekilebilir ve bir Milyondan fazla kaçkının(göçmenin) topraklarına dönmesi sağlanır. Bu hem Türkiye için, hem Azerbaycan için ve hem de Ermenistan için bölge barışı ve huzuru için bulunmaz bir fırsat olur. Hatta ben bu konuyu siyaset yıllarında Moskovada Rusya Parlamentosunun alk kanadı olan Duma üyelerine de söyledim. Dağlık Karabağ probleminin çözülmemesi halinde Türkiye Ermenistan ile olan sınır kapısını açmakta zorluk çeker, sınırın kapalı kalması Kafkas dünyasının BAŞ AĞRISINI çekilmez hale getirir, bu konuda Rusyaya çok büyük görev düşüyor, çünkü Türk dünyası Ermenistanın Rusyanın desteği ile Azeri topkaklarını işgal ettiğine inanıyor diye de ekledim. Görüldüğü üzere gerek siyaset dışında ve gerekse siyaset içinde olalım, bu konuya gösterdiğimiz hassasiyetin ne kadar yerinde olduğu, şu andaki gelişmelere bakıldığında bir kez daha anlaşılıyor. Şu anda Alican sınır kapısının açılması konusunda başta ABD olmak üzere AB üyeleri ve batı dünyasının tamamı çok ısrarlı. Başkan Obama bu konuyu TBMM sinde yapmış olduğu konuşma sırasında da gündeme taşıdı. Batı dünyası aslında Ermenistanın yoğun talebi üzerine Türkiyyi bu alanda sıkıştırıyor. Ermenistanın yoğun isteği üzerine batı dünyasının Türkiyeye dayatmaya çalıştığı Alican sınır kapısının açılması olayı sadece ekonomik olarak sıkışan Ermenistana nefes aldırmayı mı hedefliyor? Elbette ki hayır. Görünen o ki, Ermenistan yıllarca içerisinde bulunduğu Sovyet Paktından( Birliğin dağılmış olmasına rağmen,hala o mihver içerisindeler) kurtulmak istiyor. Onların bu isteğini, Rusyanın yayılmacı bir güç istidadında olduğunu düşünen BATI DÜNYASI DA istiyor. Sınır kapısının açılması Ermenistanı,Türkiye üzerinden BATI İTTİFAKININ bir parçası yapacak. Böyle bir durum Ermenistanın NATO İTTİFAKI içerisine alınmasına ve ardından Türkiye ile birlikte AB liğine girişe varıncaya kadar bir çok siyasi konunun gündeme alınmasını sağlayacak. Yalnız ben o yıllarda Ermenistan ile olan sınır kapısının açılması meselesini Türkiyenin kafkas dünyasına açılması, sınır ticaretinin geliştirilmesi ve Azerbaycanın işgal edilmiş olan topraklarınının hiç olmaz ise bir kısmının kurtarılmasına vesile olacağını düşünmüştüm. Ama şimdi görüyorum ki, kimse doğrudan doğruya ifade etmese de , sınır kapısının açılması meselesi,ABD başta olmak üzere BATI İTTİFAKININ oluşturmaya çalıştığı YENİ DÜNYA DÜZENİNİN en önemli ayağıdır. Batı bu proje ile Rusyanın yayılma gücünü kırmaya, enerji konusunda hakim güç haline gelme yönündeki çabasını durdurmaya çalışıyor. Biz batı ittifakı içerisinde kalmaya devam edecek isek, ki şu anda başka bir projemiz yok gibi, Alican sınır kapısını açma konusunda , balıklama atlamama koşulu ile, gayretli olmalıyız. Bu kapının açılmasına şimdi bizden çok ERMENİLER ve onlara destek olan BATILILAR muhtaç. O halde Azeri dostlarımız ile- ittifakımıza halel gelmeyecek biçimde- görüşmelerimizi sürdürerek, Türk / Ermeni sınır kapısının açılması meselesinde İYİNİYETLİ olduğumuzu göstermemiz, ülkemizin geleceği açısından büyük ehemmiyet taşıyor. Dağlık Karabağın işgali sırasında sınır kapısını kapatmakta ne kadar haklı isek, Azerbaycanın ve Türkiyenin menfaati için, gerekli karşılığı(ÖDÜNÜ) almak koşulu ile bu kapıyı aralamakta o kadar haklı çıkacağımızı herkesin bir daha düşünmesi lazım. KAPI DEYİP GEÇMEYELİM