KAR’IM NE?
Eklenme: 14.09.2009 00:00:00

Hiç kimse kendisini kandırmasın Bu işin sorumlusu ben değilim, odur demesin. Hepimiz aynı oranda sorumluyuz. Aynı geminin yolcusuyuz. Kim benim elim diğerinden daha temiz deme lüksüne sahip ki. Başınıza gelen şeyler elinizin yaptıklarından dolayıdır demiyor mu yüce Allah. Evet başımıza gelenlerin tümünden hepimizin sorumluluğu var. Belediyeler imar planları yaparlar. İmar Planında yol dümdüz devam ederken, bir de bakmışsınız bir yerde  kıvrılmaya başladı. Niye diye sorarsınız, estek,köstek bir sürü laf işitirsiniz. Ama işin gerçek yanı öyle değildir. Araştırın bir bakın ossaat, yolun kıvrıldığı o yerde itibarlı bir kişinin gayrımenkulünün bulunduğunu görürsünüz. O gayrımenkulün sahibi sağcı, solcu, marksist, leninist, maoist, ateist, dinci, islamcı, eyyamcı olabilir, hiç farketmez. Eğer kişinin, o imar planları yapılır iken iş başında adamı varsa , arsasının bölünmesine sebep olacak tarzda yol geçirilmez, yol depreme uğramış gibi kıvrılır, bir başka alana kayar ve üstelik o itibarlı kişinin arazisi ,değer üzerine değer kazanmış olur. Bu tür konularda bulunduğunuz makam ve mansıbın elbette çok önemi vardır. Hele o makam ve mansıp sahibi bir anda sizin feleğinizi şaşıracak kadar güç sahibi ise yol doğal olarak bir anda kıvrılır,üstelik bir de beyefendinin yanına kıvırtarak gider, olayı kroki üzerinde izah eder ve başka bir emirlerinin bulunup bulunmadığını sorarsınız.(yanlış anlaşılmasın,sözüm bu tür işi yapanlara, artık kim değilse, o da ayrı bir mevzu) Kapıdan çıkarken "efferin lan akıllı adamşsın" sözünü işittiniz mi, bundan sonra gözünüz kulağınız, size takdir edilecek bir yüce makamın haberindedir. Ama bu işlerde esas geçer akçe paradır. Bu memlekette parayı bastırdığınız zaman işinizi halletmiyeceğiniz hiçbir dinsiz, hiçbir imansız, hiçbir laik, hiçbir ateist, hiçbir müslüman!!! Yoktur. Menfaat söz konusu olduğunda;affedersiniz, bu aziz mübarek günde hepsi de aynı haltı işlemekte bir beis görmemektedir. Bunun ana sebebi sistemin ta kendisidir, çocuklarımıza verdiğimiz eğitimdir, onlara kazandırmaya çalıştığımız alışkanlıklarımızdır. Daha düne kadar beş kuruşun sahibi olmayan insanların belli makam ve mevkilere geldikten sonra bir anda serveti samana karışmaları nasıl mümkün oluyor? Bu durumu insanlar , gençler, çocuklar görmüyor mu? görüyor ve derhal o yapılanlara özeniyor, ben de köşeyi döneyim, ben de mal mülk sahibi olayım, ben de bu sayede makam ve mevkilere geleyim, ben de insanlara emirler yağdırayım, ben de dünya alemi köle gibi kullanayım, benim de önümde insanlar gerden kıvırıp "beyefendi başka bir emriniz varmı" desin, en güzelini ben yiyeyim, en güzelini ben giyineyim, en ala makamlarda ben oturayım, elimi sallasam ellisi, gözümü oynatsam sırma tellisi benim de kucağıma otursun demeye başlıyor ve bu minvalde devam eden yarış , ülkeyi yaşanmaz hale getiriyor, büyük bir kaosu, içinden çıkılmaz belaları getirip başımıza sarıyor. Adalet. Evet Adalet. Nerede. Evet nerede. Birinin göz, birinin kaş işareti ile haksız hiçbir iş ve işleme bulaşmadım, kimseyi durduk yere kayırmadım, bırakın en yakınımızı, en uzağımızda bulunan bir kişi için de olsa,yasaya, örfe, adalete, ahlaka aykırı hiçbir isteği yerine getirmedim, dosdoğru yoldan hiç ayrılmadım diyen kaç insan tanıyorsunuz? Böyle talepler gelince ben kapıyı çarpıp çıktım diyen tanıdığımız insan sayısı , en iyilerimiz için,bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdır. Toplumun genelinde bu tür insanların ismi, maalesef ahmaktır. Haksız iş ve işlemler bakımından yaptığınız taleplerde, muhattabınız istemese bile peşin peşin "efendim sizin hakkınızı da düşündük, payınız bu" sözünün genel bir "adet" halini aldığını herkes biliyor. İşin en inanılmaz yanlarından birisi "yasaya , örfe, hakka, adalete" uygun işlerde bile , bu işte benim "KARIM NE" sözünün/talebinin en meşru istek haline gelmesidir. Azgınlığımız, ahlaksızlığımız, kural tanımazlığımız, haktan adaletten sapışımız dünyamızı da, ahiretimizi de berbat ediyor. Sodom Gomorede erkekler kadınları bırakıp, erkeklere yapışmasalardı,onların bu hareketlerine karşı Hz.Nuh Aleyhisselamın gelen melekler için talepte bulunan halkına "bunlar benim misafirlerim, onlardan ne istiyorsunuz, işte alın size tertemiz kızlarım" sözüne "sen bizim kızlarla işimizin olmadığını biliyorsun, bu Nuhta kendisini tertemiz insanlardan sayıyor, hele şunun haline bakın" demeselerdi, yani meşieti , fıtratı yok sayıp harama , hileye, haksızlığa başvurmasalardı, Nuh tufanı başlarına gelir miydi? Benim olayı sadece din ve dindarlığa getirmeye, dinin emirleri dinlemdi diye insanların başlarına bu işler geldi düşüncesini seslendirmeye çalıştığımı, bakın işte bu da döndü dolaştı konuyu yine namaza niyaza getirdiğimi, içki, işret sahiplerinin peşine düştüğümü kimse düşünmesin. Gerçek bir Namaz için zaten Allah(c.c) "Namaz insanları münkerden/kötülüklerden ve fuhşiyattan alıkoyar" diyor. Ben her türlü ahlaksızlığı, haramı, hileyi, yağmayı, adaletten sapmayı, rüşveti, iltiması, haksızlığı, dine, imana, insanlığa aykırı buluyorum. Yani mevzu sadece içki, kumar ve zina değil ki. Belden yukarısı adam olmaz ise, belden aşağısına istikamet vermek mümkün olur mu? İslam iman ve inancı,sadece içki içmeyi haram kılmak, zinayı yasaklamaktan ibaret değil ki. Allah Resulü(s.a.s) "Eddiynu El Muamele" din muameledir diyor.Almanız, vermeniz, satmanız, işin başında iken adil davranmanız, kimsenin hakkını kimseye çiğnetmemeniz, kim olursa olsun zulmetmemeniz, zülmedilmesine müsaade etmemenizdir. Dinin esas yanı budur. Zulmetmeyen, harama hileye başvurmayan içki içen,Adaletten saparak, zulmederek, mal menal sahibi olup namaz kılana müreccahtır/tercih edilir.Birincisinin zararı kendisine , ailesine ve bir de yakın çevresinedir. Diğerinin zararı tüm insanlığadır. Hz.Ömer arsası üzerine Cami inşa edilen Yahudinin hakkını teslim için, o camiyi yıkın  ve onun selefi Hz.Ebebekir vefatı sırasında Hz.Ömeri yanına çağırıp "ya Ömer bu kesedeki paralar Beytülmalin bana tahsis etmiş olduğu maaştan artırdıklarımdır, ben bunları kendi hakkım olarak bilmiyorum, hazineye iade edilsin" demese idi, İslam da , Kuran da safiyetini muhafaza etmemiş olacak ve en son din büyük bir tahrifatla dünya sahnesinden silinecekti. Onlar sayesinde kitap kaldı, Kuran her yerde okunuyor. Ama artık öyle bir devre girdik ki, okuduğumuz Kuran bir türlü boğazımızdan kalbimize inmiyor. Şimdi şu dere, bu dere, hiç ehemmiyeti yok. Türkiyenin her tarafı bu tür derelerle dolu. İşte o derelerde birileri haksız yere ev yapmış ise , muhakkak bizim de evimiz ,iş yerimiz , arsamız, cebimize koyduğumuz paramız vardır. Kursağımıza giden lokmaların neyin karşılığı olduğunu şimdi hepimizin düşünme zamanı.