1. Yüzde 10 seçim barajını kaldıralım... 2. Milletin vekillerini liderler değil, millet seçsin. 3. Düşünceyi ifade ve inanç özgürlüğünü güvence altına alalım. 4. Toplantı, gösteri ve örgütlenme özgürlüğü bir haktır, güçlendirelim. 5. Din ve vicdan özgürlüğü tartışılamaz. İnançlar arası farklılık gözetilemez. Bunu gerçekleştirelim. 6. Demokrasi ve insan haklarının önündeki engelleri temizleyelim. 7. Basın hürdür sansür edilemez. İletişim özgürlüğü esastır. Bunu sağlayalım. 8. Tutuklu siyasetçi, bilim adamı, gazeteci ve öğrenci ayıbına son verelim. 9. Özel yetkili mahkemelerini kaldıralım. 10. Özel yetkili mahkemelerin 2005 yılından bu yana verdikleri kararlar için yeniden yargılama yolunu açalım. 11. Milletin iradesi hapsedilemez. Meclis, milletvekillerinin tutukluluğuna son verecek yolu açmalıdır. 12. Faili meçhuller, yargısız infazlar cezasız bırakılamaz. Zaman aşımı engellenmelidir 13. Gizli tanık ve yasadışı dinlemelerle yargılama olmaz, adalet dağıtılmaz. Türkiye bu yanlıştan kurtulmalıdır. 14. Uludere'nin hesabı verilmelidir. 15. Diyarbakır'a cezaevi değil, Diyarbakır cezaevi demokrasi müzesi yapılmalıdır. 16. Mayınlı araziler temizlenip, topraksız köylüye verilmelidir. 17. Nevruz resmi bayram ilan edilmelidir
18. Üretim ve yaratıcılık eşitlikçi ve demokratik bir anlayışla desteklenmelidir. 19. Toplumsal yaşamın bütün alanlarında tüm yurttaşlara fırsat ve olanak eşitliği sağlanmalıdır."
Bunlar CHP sinin ülkenin önünde duran sorunlarının aşılması için ileri sürdüğü reçeteler.
Kılıçdaroğluna Basın Kulübünde Kürt sorununun çözümü için Parti olarak neleri önerdikleri sorulduğunda, bir anda, hani güzel bir deyimi var ama, nezaketimi aşmayayım, dondu kaldı diyeyim daha iyi.
Bizim bu sorununu çözümü için çok önemli hazırlıklarımız var, mesela 17 maddeden ibaret bir barış manifestosu sunduk, kimse bunu görmedi şeklinde verdiği cevap üzerine,
CHP nin bir barış manifestosu olarak ileri sürdüğü bu paketin maddelerin nelerden ibaret olduğunu Erhan çelik Kılıçdaroğluna soruduğunda, Kemal bey bu maddelerin nelerden ibaret olduğunu maalesef hatırlayamadığını, yüzde 10 seçim barajının çok yüksek olduğunu, sadece BDP nin değil, diğer bir takım küçük partilerin de normal yollardan Parlamentoya girme imkanı bulamadıklarını söyledi.
Sayısı 17 değil de 19 olan CHP nin ülkenin içerisinde bulunduğu sorunların çözümünde ileri sürdüğü maddeleri buldum çıkardım ve yukarıya yazdım.
Bu maddelere baktğınızda,hep beylik lafların olduğunu ve bu ülkeyi 40 yıldan beri kasıp kavuran sorunun çözümüne katkı sağlayacak doğru düzgün bir beyanın olmadığını çok net bir şekilde siz de gördünüz.
Son bir buçuk seneden beri barış sürecinin her türlü provokasyona rağmen sürdürüldüğü, Türkiye analarının gözyaşlarının bir nebze dindiğini CHP nin görmezden gelmesi ve maalesef hiçbir katkı sunmamış olması, ülkenin çok ciddi bir Ana Muhalefet sorunu ile karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.
Hem Kürt, hem de Alevi olan Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanının,ülkenin can yakıcı meseleleri karşısında getirip milletin önüne % 10 barajını birincil sorun olarak koyması,
Ana Dilde eğitim meselesinde görüşlerinin ne olduğunu açıklamaması, açıklayamaması,
Kürt Kimliğinin ne olacağı, bu konuda Anayasal ve Yasal bir düzenlemeye gidilmesi halinde Ak Partinin oylarının kafi gelmediği ortada iken, CHP si olarak ne
tür bir katkı sunmaya hazır olduklarını söylememesi ve en azından bu konuda bir görüş beyan etmemesi,
Bir süreden beridir öne çıkan, dağdakilerin silah bırakması karşılığında, örgütün en üst düzey yetkilileri ile elini kana bulamamış olanların evlerine dönüşlerinin sorunsuz bir şekilde yapılmasını sağlayacak ve bu bağlamda KCK tutuklularının serbest kalmasını temin edecek bir yasal düzenlemeye gidildiğinde, CHP sinin katkısının ne olacağını söylememesi,
En azından ülkenin parçalanmasının ilk adımı olarak görülen ve örgütün siyasi kanadı tarafından çok açık bir şekilde ifade edilen özerklik inşasının kabul edilemeyeceği yolunda bir beyanda bulunmaması, ana muhalefeti iktidar alternatif olmaktan çıkarıyor.
çünkü bu ülkenin tümünü sarıp sarmalayan, koruyup kollayan bir parti hüviyetine kavuşmazsanız, iktidar olmanız ve parti programında bulunan hususları gerçekleştirmeniz mümkün olmaz.
Evet özellikle ana muhalefet Partisi CHP nin, MHP sinin bir başka versiyonu gibi arzı endam etmesi, sorunları adeta görmezden gelmesi, kumsalların partisi nitelemesini fazlası ile hakkediyor.
Bu hal böyle devam ettiği sürece, Ak Partinin tartışılması mümkün olmayan lideri dışında, bir çok söyleminde ve icraatında bir sürü dağınıklığa rağmen, bir başka partinin iktidar şansı bulunmuyor.
Ak Partinin Suriye meselesindeki dağınıklığı, bu konuda bölge ülkeleri olan İran ve Rusyaya karşı politikalarında başarı elde edilememesi, Cemaatler meselesinde yaşadıkları, Irak merkezi yönetimi ile bir türlü çözülemeyen sorunlar, İsrail ile, Mısır ile yaşananlar, yerel seçimlerde büyük başarı elde etmiş olmasına rağmen ABD tarafından tebrik edilmemesi ve o tarafa bakan pencerenin adeta demir pencere kör duvar haline gelmesi, Almanyada Başbakan MERKELin Başbakan Erdoğanı dinleyen vatandaşlar tarafından yuhalanması, dizginlemeyen cari açık ve Enflasyonun ikili rakamlara doğru olan seyri gibi sorunlar karşısında, ana muhalefetin başkası değil lideri, ülkenin en önemli meselesinde, çözüm için yapılması gerekenlere konusunda 3 maddeyi ardı arkasına sıralayamıyor ise, bu halde elli tane de seçim yapsak sonuç değişmez.
Bir ülkede (ABD , Almanya, İngiltere gibi) yapılan seçimlerde hangi partinin iktidara geleceği son ana kadar bilinmiyor ise, orada hem heyecan ve hem de Demokrasi vardır. Rayında işleyen bu sistem, yapılan seçimlerin sonucu ne olursa olsun, o ülkenin bütün insanlarına mutluluk verir. Zira seçime katılan insanlar ve
onları destekleyenler, hangi konularda hata yaptıklarını açık bir şekilde görürler, hangi nedenlerle iktidarı kaybettiklerinin farkına varırlar veya kendilerini hangi görüşlerinin iktidara taşıdığının bilincinde olur, davranışlarını, kararlarını ona göre dizayn ederler.
Bunca tecrübeye rağmen Ana Muhalefet Partisinin şu anda içerisinde bulunduğu durum, onu asla bir iktidar alternatifi yapmıyor ve biz otoriter ülkelerdekine benzer,sonucu belli bir şekilde seçimlere giriyoruz.
CHP ve MHP ülkenin doğu ve güneydoğusunda yok.
BDP(HDP) ülkenin batısında yaşayan Kürt seçmenler haricindeki insanlardan oy alma durumu yok.
Geriye bir Ak Parti kalıyor.
Buna göre, tek partili bir sistem ortaya çıkmış bulunuyor.
İşte o zaman da otoriter, totaliter lafları ortalık yerde cevelan ediyor.
Ülkede Demokrasinin sürdürülebilir bir rejim olduğunu ortaya koymak için, kimsenin Ak Partiye kendi muhalefetini oluştur demeye hakkı yok.