KİM BÜYÜK
Eklenme: 12.02.2011 00:00:00

Hüsnü Mübarek Mısırlı ünlü bir din alimini çağırmış ve kendisine sormuş, söyle bakayım, ben mi büyüğüm yoksa Enver Sedat mı? Alim, olur mu efendim tabii ki siz büyüksünüz. Niye diye sormuş, çünkü demiş, O İsrailden korkuyordu, siz korkmuyorsunuz.

Hüsnü iyice keyiflenmiş, hadi hoca söyle bakayım, ben mi büyüğüm, yoksa Cemal Abdunnasır mı? Alim: tabii ki siz büyüksünüz efendim. Cemal Abdunnasır , Sovyetlerin her istediğini yerine getirirdi, ABD nin taleplerini de göz ardı etmezdi. Ama siz bu her iki dev ülkeye karşı koyma cesareti gösterdiniz ve büyüklüğünüzü ortaya koydunuz.

Hüsnünün keyfine diyecek yok, koltuğunda arkaya doğru kaykılmış, ayak ayak üstüne atmış ve son bir soru, söyle bakayım hoca demiş, o halde ben mi büyüğüm, yoksa Hz.Ömer mi? Hoca Hüsnüyü şöyle bir yukarıdan aşağıya süzmüş ve demiş ki, elbette siz büyüksünüz efendim. Niye diye sormuş Hüsnü. Çünkü demiş hoca, O Allahtan korkardı, fakat siz Allahtan da korkmuyorsunuz.

Evet Hüsnü Mübarek 19 günden beri, iktidardan gitmesi yönünde yapılan mitinglere ve bu arada 180 e ulaşan insan hayatını kaybına hiç aldırış etmeden yerinde oturuyor.

Mısır halkının 30 yıldan beri süregelen olağanüstü hal ile yönetilmesi, moralleri nerede ise sıfıra indirmiş bulunuyor ve buna karşı koymak için bir kıvılcımın ateşlenmesi gerekiyordu.

O kıvılcımı Tunuslular ateşlediler, yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar yüzünden açık hava hapishanesine dönen memleketlerinde, olan bitene daha fazla tahammül edemediler ve Üniversite mezunu bir gencin kendisini ateşe vermesi iplerin kopmasına sebep oldu. Manzarayı kısa sürede çakan diktatör Zeynel Abidin Bin Ali tası tarağı toplayıp kaçtı. Zeynel Abidin Bin Alinin ilk kıvılcımla apar topar kaçması, diktatörlüklerle yöneltilen ülke insanlarında yeni ümitler oluşturdu.

Demek ki, bu kağıttan kaplanların yüreği bu kadarmış.

Kağıttan kaplanların yüreğinin /güç ve cesaretinin/ bir fiske ile yerle bir olması, Arap aleminin en büyük ülkesi olan Mısırda çok ciddi biçimde algılandı ve şimdi tam zamanı diyerek yola koyuldular.

Yalnız görülüyor ki, Mısırda karşımıza çıkan çok ciddi bir problemle karşı karşıyayız. O da Mısırda bu güne kadara yönetime alternatif oluşturacak bir yapının oluşturulmamasıdır.

Bir dönem İhvanı Müslüminin Arap ülkelerinde, özellikle Suriye ve Mısırda oluşturduğu muhalif duruş, katliamlarla sonuçlandırılınca, o insanlar da kabuklarına çekildiler ve "yarın ülkede bir değişikliğe gitmek gerekir ise, yapmamız gereken nedir" diye bu güne kadar bir hareketlilik içerisinde olmadılar.

Mısırda olan biteni çok yakından izliyorum, Hüsnü Mübarekin gitmesini isteyenler, yerine neyi, kimi koyacaklarını bilmiyorlar ve Hüsnü Mübarekin yerine geçecek karizmatik özelliklere sahip birisini ortaya çıkarabilmiş değiller.

Irak savaşı öncesinde BM Atom Enerjisi Kurumunun başında olan ve Irak savaşının tetiklenmesinde önemli rol üstlenen Muhammet El Baredeyin geçiş döneminin adamı olarak lanse edildiğini görüyorum. Mısırdaki intifadanın ilk günlerinde ortaya çıkan bu kişinin kimliğini zannediyorum Türkiyede iyice fahş eden ben oldum. Bu kişinin Irak savaşı öncesinde ortaya çıkıp net bir şekilde, Irakta nükleer silah yoktur, bu silahın yapımına yönelik bir çaba bulunmamaktadır, Saddam füzeleri boş bir laftan ibarettir dememesi ve üstüne üstlük, kalkıp da "Saddam, saraylarının bulunduğu mekanlarda bize aratma yaptırmadı, işimizi zorlaştırdı" gibi açıklamalar yapması, El baradainin kimin adamı olduğunu göstermesi bakımından çok önemlidir. Bu adam mı Mısırın başına gelecek?

Allah yazdı ise bozsun. Mısıra yeni bir Firavun lazım ise, yerlisi olsun, yabancısına ne gerek var.

Hüsnü Mübarek gıdı gıdı iktidardan gidiyor. Evladu İyalini bir uçağa doldurarak İngiltereye gönderdi. Sonra 2011 Eylülünde yapılacak olan seçimlere katılmayacağını söyledi. Dün gece de yetkilerinin bir bölümünü yardımcısı Süleymana devrettiğini açıkladı. Anayasanın 6 maddesinde de değişiklik yapacağını söyledi.

Mısır halkı önüne atılan bu kemikleri alıp, Hüsnünün başına çalmalıdır.

Anayasanın 5/6 maddesinde değişiklik yaparak yoluna devam etmesine fırsat vermemelidir.

Tama bir demokrasiye geçişin açılmış olan yolu üzerindeki bu ayrık otlarını silkeleyip atmalıdır.

Yalnız en büyük korkum, batıda planlandığı gibi askerin işe müdahale etmesi ve yönetime el koymasıdır.

Bakıyorum da başta ABD olmak üzere İsrail bezirganları, Mısır ordusunun yönetime el koyması ile ilgili "gelişmelerden" hiç de gocunmuş değiller, hatta halkın idareyi bizzat ele alması gerçekleşmeden, askerin bir an önce yönetime el koyması için midelerini kasıp duruyorlar.  Senaryonun bu kadara kötüsüne hiçbirimiz hazır değiliz.

Sevgili Mısırlı kardeşler, sakın bu yanlışa düşmeyesiniz. Bir darbe yönetiminin gidip, bir başkasının başınıza gelmesi için hiçbir sebep yok. Yeni bir darbe ile karşı karşıya kaldığınızda bilesiniz ki, gelen gideni aratır. Darbelerin özelliği budur. Yüzlerce şehit verdiniz, kim bilir ne kadarınız hapislerde.

Siz yeni darbecileri iş başına getirmek için mi yola çıktınız?

TÜRKİYE ÖRNEĞİNİ OLAYLARI BİREBİR YAŞAMIŞ BİR İNSAN OLARAK BURADAN SİZE HATIRLATIYORUM.

TÜRKİYE , ABD nin OYUNUNA GELİP 1 MART TEZKERESİNE EVET DESE İDİ, İNANIN ŞİMDİ BAŞIMIZDA ÇETİN DOĞAN GİBİ İNSANLAR OLACAKTI.

ONLARIN İLK İCRAATI AK PARTİNİN İŞİNE SON VERMEK OLACAKTI. Zayıf halkayı bekledikleri, hazırlamış oldukları ihtilal planları ile açıkça ortaya çıkmış bulunuyor.

Bu yapılmayınca Ak Partinin önü açıldı.

Anayasada kısmı değişiklik yapıldı.

Bu ülkede darbeci zihniyetin doğal müttefiği haline gelen yüksek bürokrasiye çeki düzen verildi, iki başlı Askeri ve Sivil İdare biçimi alınan kararlar, çıkarılan kanunlarla tek başlı sivil idare biçimine dönüşmeye başladı.

Ekonomimiz rayına girdi. Dünya global krizleri bizi teğet geçti. Milli gelirimiz yıllık 10 bin dolar seviyesine çıktı.

Mısırlı Muhalif kardeşler.

HİÇ ZAMAN KAYBETMEDEN TÜRKİYEYE GELİN. SAYIN BAŞBAKAN İLE GÖRÜŞÜN. İDARİ, SİYASİ, EKONOMİK TECRÜBELERİMİZDEN İSTİFADE EDİN.

Kurucu bir Meclis oluşturun.

Yeni bir Anayasa yapın.

Bu Anayasayı halk oyuna sunun.

Olabildiğince özgürlükçü, herkesin kendisini ifade etmesine olanak veren siyasi partilerin oluşumunu sağlayın, seçime gidin,kendinize gelin. Vesselam.