12 Eylül sonrası 1983 yılında yapılan genel seçimlerde partisi birinci çıkan ve iktidara ulaşan Rahmetli Turgut Özal, ikinci iktidar döneminde Cumhurbaşkanlığına seçildi ve 17 Nisan 1993 tarihinde vefat etti.
10 yıllık iktidarı döneminde görmediği dert, çekmediği çile kalmadı.
Maalesef başta en yakınları ile uğraştı.
Kızı Zeynepin davulcu diye nitelendirilen Asım Ekren ile evlenmesine çok ciddi manada üzülmüştü. Asım Ekreni müzik yaptığı diskolarda tanıması üzüntüsünün bir başka sebebi idi. Yoksa bir insan davul çalarak, namusu edebi ile ekmeğini kazanıyor ise, kimsenin bir diyeceği yok. Ama Başbakanlık makamına kadar çıkmış olan bir insanın kızının evleneceği başka bir kısmeti olmaz mıydı?
Onun tek üzüntüsü kızı Zeynepin davulcu Asım Ekren ile evlenmesi değildi. Zeynepin yaşam biçimi, eşi Semra Hanımın oluşturduğu papatya gurubu ile akıl almaz biçimde vur patlasın, çal oynasın tarzı yaşantısı da rahmetliye doğrusu kök söktürüyordu.
Evet ne diyelim.
Allah kimseyi malı ile evladı ile imtihana tabi tutmasın.
Atsan atılmaz, satsan satılmaz.
O da bütün olan bitenleri sineye çekti ve bu konularda kimsenin eline koz vermemek için hemen hemen hiç konuşmadı.
Bir Bakanının rüşvet pazarlığı yaptığı haberi kendisine ulaştırılınca beyninden vurulmuşa döndü. Takip ettirdi ve arabanın içerisindeki rüşvet alış verişini görüntüye kaydettirdi. Adam Anayasa Mahkemesinde yargılandı, mahkum oldu.
Başbakanlığı döneminde Kartal Demirağın silahlı saldırısına maruz kaldı. Parmağından yaralandı.
Suikastçılarının kimler olabileceğini araştırmadan geri durmadı. Kimi bilgilere ulaşmış ve bunu yakınları ile paylaşmıştı.
Kendisine suikast düzenleyenlerin kimliklerini ve ne yapmak istediklerini gayet iyi biliyordu.
Bunların ordunun içerisine kümelenmiş olan ve Atatürkçülük paravanı arkasına sığınarak ittihatçılık yapanlar güruhu olduğunu tespit etmişti. Kiralık katil olarak tutulan Kartal Demirağ şimdi bulunduğu cezaevinde verdiği mülakatlarda, bana bu işi yaptıranları açıklarsam, Devletin çivisi çıkar ve beni yaşatmazlar diyor.
Turgut Özala yapılan suikast girişiminin de,
Ani kalp durması sonucu ölümünün de arkasında kimler olduğunu, Özal ailesi çoktan beri biliyordu.
Çünkü Korkut Özal, bu güne kadar katıldığı bütün televizyon mülakatlarında, ağabeyinin zehirlenerek bir katliama maruz kaldığını hep söyleyip durdu. O hiçbir zaman bu görüşünden zerre kadar geri adım atmadı.
Yaşını başını almış, Devletin çok önemli hizmetlerinde bulunmuş, umur görmüş bir insanın bu kadar kesin konuşmasını doğrusu ben hayretle karşılıyordum.
Ama diğer taraftan Kartal Demirağın suikast girişiminin arkasında kimlerin olduğunu araştırdığını, bazı bilgilere ulaştığını, fakat bunları şimdi açıklamanın zamanı olmadığı yolundaki kendi beyanları ile ani ölümü üzerine ortaya atılan düşünceleri bir araya getirdiğimde, Özal ailesi fertlerinin "ÖZAL ÖLDÜRÜLDÜ, DEVLET ARAŞTIRSIN VE FAİLLERİ ORTAYA ÇIKARSIN" yolundaki beyanlarına hak veriyordum.
Özalın vefatı sonrasında kendisinden alındığı söylenen kan ortada yoktu. Bu kanın içerisinde bulunduğu tüp, Özal ailesi üyelerine teslim edileceği sırada hemşirenin elinden düşmüş ve kırılmıştı!!! (Göz göre göre insanların aptal yerine konulmasını hiç hazmedemem. Ama güç sahipleri öylesine bir noktadadırlar ki, haklarından ancak Allah gelir demekten başka çareniz olmaz) Ve doğal olarak kan da yoktu. O halde kan üzerinde bir araştırma yapmak, Özalın yiyeceklerine azar azar zehir katılıp katılmadığını ortaya çıkarmak mümkün olmuyordu.
Ani ölümü üzerine Özalın zehirlendiği, hastane, hastane dolaştırıldığı ve çok zaman kaybedildiği söylentileri ortalıkta dolaşmaya başladığında; "keşke Özalın saçından örnekler alınsaydı, keşke otopsi yapılsaydı" denildi.
Bir ara Semra Hanımın, Özalın vefatı sonrasında ortaya çıkan dedikodular üzerine, saçlarından örnekler aldığı ifade edildi. Çok iyi hatırlıyorum, Semra Hanım ne var dedi, ne de yok.
Bunun üzerine hepimiz şu kanaate ulaştık.
Semra Hanım Özalın zehirlenerek öldürüldüğü söylentileri üzerine, durumu tespit için saçlarından örnekler almış ise, bunu niye ortaya çıkarmasın? Bende saç örnekleri var, araştırma yapılmasını istiyorum, niye demesin?
Özellikle Korkut Özal ile oğul Ahmet Özal hemen her mülakatta rahmetli Turgut Özalın suikast düzenleyen ekip tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü söyleyip durdular.
Özal ailesi Özalın zamansız kaybı ile ilgili olarak, zımnen çok şey biliyoruz, fakat şimdilik gizlemek zorundayız diyorlardı.
Rahmetli Özalın Kartal Demirağ tarafından gerek öldürülmeye teşebbüs eylemi ve gerekse sonrasında ani ölümü bizlerde hep şu düşünceyi çağrıştırmıştı.
Kartal Demirağ şöyle bir kafasına esti de, "gidip şu Başbakanı öldüreyim" biçiminde oluşan bir safsatayı hayata geçirmemiştir.
Onu yönlendirenler, para pul, silah temin edenler olayı çok iyi kurgulamışlardı. İlk kurşunla Özal kafasından vurulacak, Özalın kaybını görenler, Kartal Demirağı en azından linç edecekler ve her iki defter birden kapanacak. Ama hesap tutmadı. Özal 15-20 saniye içerisinde ortaya çıktı ve Allahın verdiği canı, ondan başka kimse alamaz diyerek, hayatta olduğunu ortaya koydu. Kartal Demirağ linçten kurtuldu.
Ne garip bir şey ki, Kartal Demirağ konuşturulamadı. Mı/
Hayır, bence konuşturuldu.
Özal daha o aşamada her türlü bilgiye ulaştı ve bunu çok yakınları ile paylaştı. İşte Ahmet Özal, Ergenekon faillerinin fahşolması sebebiyle şimdi o eylemin arkasında kimlerin olduğunu artık rahatlıkla isim vererek deşifre ediyor.
Ahmet Özal şimdi çok önemli bir şey daha yaptı ve Özalın ani vefatından sonra, onun zehirlendiği ve bunun saç tellerinden belli olacağı söylentileri üzerine, Annesi Semra Hanımın , babasının başından bir tutam saçı keserek aldığı yolundaki beyanları doğruladı. Ahmet Özal babasının başından alınan saç örneklerinin yurt dışında bir yerde saklandığını, Devletin bunu getirerek incelemeye tabi tutması gerektiğini söylüyor.
Aslında Özal ailesi şimdiye kadar, babamız eceli ile ölmedi, o kalp krizi geçirmedi, kalbi bir anda durdu. Bu zehirlendiğinin en önemli işaretidir derken, nasıl bu kadar net konuşabilirler diyenler, şu cümlenin altını çizerek okusunlar.
ÖZALLAR ELLERİNDE BULUNAN SAÇ TELLERİNİN BİR KISMI ÜZERİNDE YURT DIŞINDA BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ YAPTIRIP, TURGUT ÖZALIN ZEHİRLENEREK ÖLDÜRÜLMÜŞ OLDUĞUNU TESPİT ETTİRMİŞ OLMASINLAR!!!
Ahmet Özal, Kartal Demirağın Özala suikast girişimi ile ilgili olarak dönemin MGK Genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlunu,
Ani Ölümü ile ilgili olarak da, o dönem Turgut Özalın yaverliğini yapan, şimdi Genelkurmay İkinci başkanı olan Orgeneral Aslan Güneri işaret ediyor. Buna göre,
Şu altı soru derhal cevap bekliyor.
1-Korkut Özal, Ahmet Özalın şimdi ortaya attığı isimleri biliyor muydu?
2-Ahmet Özal bu isimleri 17 sene süreyle neden gizledi?
3-Semra Hanım, bu 17 yıllık süre içerisinde Turgut Beyin saçlarından aldığım örnekler bende, buyurun inceleme yapın neden demedi?
4-Özalın ani kalp durması sonucu vefatı üzerinde bu kadar spekülasyon yapılır iken, Özal ailesi saçlar üzerinde Avrupada veya ABD de inceleme yaptırmamış olabilir mi?
5-Özal ailesi böyle bir araştırma yaptırdı da, o nedenle mi çok açık konuşmaya ve isimler vermeye başladılar.
6-Ahmet Özalın beyanı üzerine Rahmetlinin saçları üzerinde Devlet tarafından inceleme yaptırılıp, zehirlendiği ortaya çıkar ise, bunun hesabı kime sorulacak?
Bir kardeş ağabeyinin, bir kadın kocasının, bir evlat babasının ölümünün gerçek sebebini bilsin de bunu 17 sene süreyle açıklayamasın ve ellerindeki delilleri ortaya koymaktan hiç kuşku yok "hayat korkusu" ile çekinsinler.
Korkuya bakın.